Yalnız ‘Marka’ değil, ‘model’ kent Gaziantep

Ülker Grubu, Migros’tan 600 milyon TL’ye satın aldığı ‘Şok’ marketlerde içki satışını yasakladı.
1235 marketlik bir zincire sahip ‘Şok’un cirosunun yüzde 6’sı içkiden geliyormuş. Büyük rakam!
Bir kalemde bunu silmenin ticari mantıkla nasıl bağdaştığını anlamakta zorluk çekiyorum.
Ülker’e geçtikten sonra ‘Şok’ marketler bir garipleşti. Müşteriye sunulan malın hem kalitesinde, hem de çeşitliliğinde düşüş ve çok değişiklik oldu.
Her zaman alış veriş yaptığım markette benim alıştığım, almak istediğim değil de, almak zorunda bırakıldığım malları bulabiliyorum.
Kalitesine güvendiğim, büyük market zincirlerinin Gaziantep’teki şubelerinin çoğu kapandı, öyle anlaşılıyor ki diğerleri de kapanacak. Yerli market veya marketler zinciri benim adıma düşünecek, ben de onun benim için ne düşündüğünü kabullenerek, o malı ve çeşitleri alacağım!
Benim adıma düşünenler, benim içki içmediğimi veya içmemem gerektiğni düşündükleri için her türlü içkinin satışını da yasaklıyorlar.
                                                                                ***
Ben bunu bir ‘Toplum Mühendisliği Projesi’ olarak değerlendiriyorum.
AK Parti nasıl bir toplum arzu ediyorsa, ona göre mühendislerine tasarım yaptırmış, projelendirmiş ve başarıyla uyguluyor.
                                                                                ***
Geçtiğimiz günlerde Ünilever’in dünya başkanı Paul Polman Türkiye’ye geldi.
Temizlikten gıdaya kadar hergün kullandığmız ürünleri üreten ve pazarlayan, sektöründe dünyanın en büyük kuruluşu kabul edilen Ünilever’in patronunun İstanbul’da söyledikleri çok ama çok ilginçti:
“Eğer bugün global ölçekte faaliyet gösterecek bir şirket kurmak istenirse, bu şirketin global merkezini Türkiye olarak belirlemenin en doğru seçim olacağını düşünüyorum. Önümüzdeki 40 yıl içinde dünyada 2 milyar insan daha doğacak. Bu gerçeğin kimse farkında değil. Ve bu 2 milyarın büyük çoğunluğu Müslüman olacak. Doğu ile Batı’yı birleştiren gelişmiş bir demokrasi ve ekonomi olarak Türkiye, bu 2 milyar insan için yaşamsal değer taşıyan mal ve hizmetlerin üretimi için çok önemli bir merkez olabilir. Örneğin şu anda helal gıda dünyada çok hızlı büyüyen bir kategori. Türkiye helal gıdada tüm dünyanın üretim merkezi olabilir. Bunun için örneğin en büyük gıda markamız olan Knorr’da helal gıda için Türkiye’yi nasıl bir merkez haline getirebiliriz diye çalışıyoruz.”
                                                                               ***
Bu durumda ben yanılıyorum.
Paul Polman‘dan daha iyi bilmem mümkün olmadığına göre…


                                                                           ------------------      

                                    Bütün mesele petrol


ABD, Suriye, PKK, İsrail ile dünya kadar birşeyler okuyorsunuz, televizyonlarda tartışma programları izliyorsunuz.
Lütfen aşağıdaki tabloya dikkatli bakarsanız, okuduklarınız ve izlediklerinizi daha iyi yorumlayabilirsiniz..
(Yalnız petrol rakamlarını veriyorum, doğal gazı da verip kafanızı karıştırmak istemedim. Bu rakamları BP’nin yeni yayınlanan raporundan aldım. Doğru rakamlar.)

                         


Burada önemli olan şu:
ABD, dünyadaki bilinen/kanıtlanan petrol reservlerinin yüzde 2.2’sine sahip. Ancak, dev bir tüketici olarak, her yıl üretilen petrolün yüzde 21.1’ini tek başına tüketiyor. 2010’da 2009’a göre yüzde 2’lik bir artış var. Yani, bu yüzde her sene artacak!
Peki, petrol nerede?
Yüzde 55’i Ortadoğu’da.
Bunu bilelim ki, Ortadoğu’da neler oluyor, ileride neler olacak, daha iyi yorumlayabiliriz.
                                                                             ***
Türkiye bölgesindeki, dünyadaki olaylara eskiden olduğu gibi fransız kalmıyor. Artık Türkiye ‘Global’ bir oyuncu. Takım arkadaşları ve diğer takımların tanıdığı genç ve istikbal vaadeden büyük bir yetenek…
Türkiye oyunu kuralarına göre oynuyor.
Ancak diğer takımlardan; ABD, AB ve oyuncularından; Obama, Clinton, Merkel, Cameron faullü oyanamamız, kavga çıkarıp rakibi dövmemiz için tahrik ediyorlar!..
                                                                           ***
Ortadoğu’nun iyi haber kaynaklarına sahip yazarlarından Pinhas Inbari’nin yazısından ilginç şeyler öğreniyorum.
Türkiye, Suriye’ye reform baskısı yaparken, Esad’a şart koştuğu, medyamızda hiç dile getirilmeyen bir isteği varmış: Yeni kurulacak hükumette ‘Müslüman Kardeşler’ de yer almalıymış.
Inbari’ye göre ‘Müslüman Kardeşler”, Hamas’ın aynı aileden bir ferdi. (Offshoot)
                                                                          ***
Suriye’nin müttefiki, akıl hocası İran’ın dışında Rusya açıkça Suriye’nin yanında yer aldı. “Esad’a istifa çağrılarına katılmıyoruz. Tam tersine Esad’a açıkladığı reformları gerçekleştirmesi için zaman tanınması gerektiğini düşünüyoruz” dediler.
Net tavrını açıklamayan bir tek Çin kaldı. Gerçi Çin’in tarafları sükunete çağıran açıklamaları oldu ama tarafını net belli eden açıklaması henüz gelmedi.
Ona da ben cevap vereyim.
Çin, dünya petrol üretiminin yüzde 10.6’sını tüketiyor.
Günlük 740 bin varil Suudiler’den, ikinci sırada ise 544 bin varil İran’dan petrol satın alıyor.
İran, Çin için hayati önemde bir tedarikçi.
                                                                       ***
Zannederim şimdi bulmacayı daha kolay çözersiniz!