HELAL VE HARAM

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Neye helal veya neye haram deriz? Bu kelimelerin nereden geldiği, kaynağı eğer Arapça ise ne anlama gelebilir diye bir araştırma yapayım dedim. Belki bizim anladığımızla Araplar’ın anladıkları ayrı bir helal ve değişik bir haram olsa gerek diye düşündüm. Benim helalim, sizin haramınız olabilir mi, bu da mümkün olabilecek  bir anlayış olsa gerek.

Geçtiğimiz seneler içinde Hamburg kentinde bir sebze satan dükkanı gördüğümde şaşmış kalmıştım: ‘’Etlerimiz helal kesilmiştir’’ diye dükkanın tabelasının ortasına yazılmıştı. Anlamakta güçlük çekmiştim. Etin halal kesilmesi olabilirmi diye düşünüp dükkandaki bu yazının resmini bile çekip arşivimde sakladım. Aslında sadece etmi  konu olabilir, ‘’Yiyeceklerin içinde domuz eti bulunmamaktadır ‘’ diyen bu izahatı anlayabilirim.

Hac görevini yaptıktan sonra  kayınpederime Amerika’da yediğim yemeklerin içinde domuz olabileceğini söylediğimde ‘’Sahi mi?‘’ diye hayretini gizlememişti. Bu etin haram veya mekruh olduğunu, uhrevi konularda fetva verenler işaret buyururlar. Bence sıhhı beslenen ve hijyenik usulde kesilmiş bulunan her hayvanın etinin yenebileceğini inanmaktayım.  Sadece gıdada helal-haram olmadığı da bir gerçektir. Alın teri ile kazanılmış, vergisi verilmiş her kazanç, kazanan için helal anlamda kabul edilmesi gerekir. Birilerini dolandırıp, gayri meşru yollardan elde edilen kazanca da haram denildiğini bilmekteyiz. Helal olan konularda her insanın fikir birliğinde olduğunu düşünmekteyim. 

Hani benim için haram olan şeylerin sizin için helal olmayacağına inanırım. Benim helalim sizin haramınız olur mu? Tabi ki olur. Benim eşim bana helaldir, amma size haram olduğu bir hakikattir. Neyin helal, neyin haram olduğu  aslında insanın vicdan muhasebesinin içinde kalmaktadır. Bana helal olacak konular, başkalarına helal olmayabilir. Benim haram olarak nitelediğim şeylerin bir çok insana helal olarak görünebilir. Servekilin meydanlarda ‘Ben evlatlarıma hep haram lokma yedirdim ’ diye haykırması, bir sürç-ü lisan olduğunu düşünmekteyim. Bir başka açıdan bakarsanız doğru da olabilir. Hiç helal lokma yedirmemiş olmasını kınamamak gerekir. Belki ömrü boyunca helal zannettiği şeyler haramdı da, evlatlarına onları sundu diye algılanabilir.

Ne kadar acıdır, benim haram dediğime, hazret helal demeden ‘Yahu bunlar beni dinlemişler ‘ demekte. Hani çık ortaya delikanlı gibi “Ben yolsuzluk yapmadım,  bunlarin hepsi birer düzmece yalan, isterseniz gelin araştırın” de,  sen de rahat et, biz de rahat edelim, yurdum insanı da rahat yatıp uyusun.

Bizim artık toplumdan gizleyecek herhangi bir konumuz olmaması gerekir.

-Yahu beni de dinlemişler  demek yerine, buyurun beni de dinleyin, benim kimseden saklayacak bir konum yok diyebilmek bir erdemdir. Ama sizin evinizde toplumun görmesini istemediğiniz nakit paralar varsa, tabi ki bundan tedirgin olursunuz, yahut bu havuzun içindeki parayı, nereden geldiğini isbat edemezseniz, işte bu da bir başka izah edilmesi gereken mesele olur.

Adam gitmiş Servekilin meydan konuşmasına. Üzerinde bankamatikten yeni çektiği emekli maaşı. Vatandaş Mehmet Efendi Servekili dinlerken sözlerinden etkilenip, kendinden geçmiş. Yurdum insanı, Servekilin, toplum psikolojisini çok iyi bilen ve onları hipnotize edebilme kabiliyeti olan bir kişiliğe sahip olduğunu bilmeden vatandaş dinlemekte. Kendini konuşmanın hamasi konularına kaptırmış huşu içindeyken, birden arka cebinde bir hareket hissetmiş..

Birisinin cüzdanını ve emekli maaşını götürmekte olduğunu anladığında bağırarak:

- İmdaat hırsız var , diye bağırır,

Bu şekilde yüreği yanarak bağırmasına bir polis hemen dibinde bitiverir.

Çalınan aslında bir aylık nafakası, ama buna aldıran kim?

-Baba gel seni karakola götürmem gerek, neden böyle bağırıyorsun ?

-Peki cüzdanım çalınınca ne diyeyim ?

-Ne dersen de be adam, burası hırsız var diye bağırılacak yeri mi?

Yurdum insanını  yaka paça götürürler karakola, tutuklarlar.

-‘’Yahu beni niye tutuklarsınız, hırsızı yakalayıp tutuklayın, benim cüzdanımı çalanı hırsızı yakalasanıza komserim.

-Be adam neden bağırırsın hırsız var diye bizim Servekil alınır bu sözlere

-Peki ne diyeyim hırsız var yerine?

-Ne dersen de, hırsız var deme be adam! Servekile dokunmakta bu cümle.

Bu olayın geçtiği yer Türkiye’de bir şehir, kişiler de siz, ben ve herkes olabilir. Bunun gibi boş ayakkabı kutusu gösteren insanların bile tutuklanmasını izah etmek mümkün değildir. Bu davranışa diktatör denilmesini kimsenin yadırmaması gerekir. Bu davranışların tamamının totaliter rejimlerin tipik göstergesi olduğu aşıkardır.

Dün kendime yeni bir ayakkabı aldım. Kutusu ile birlikte paket edip bir torbaya koydular. Hemen itiraz ettim tezgahtara, “Delikanlı o kutuyu sakın paket edip bana verme. Gümrükten geçerken bu ne diye sorduklarında, ‘ayakkabı kutusu’ diye beyan etmeme kızanlar çıkabilir” dedim. Sonra başım belaya girer, sen en iyisi ayakkabıları ayrı sar, kutu sizde kalsın.

Ne günlere kaldık diye düşünmekteyim. İnsanların artık kendi gölgelerinden korkmaya başlamaları hayra alamet değil diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.   

HELAL VE HARAM