Paşalar gibi
Her insanın bir akıl kapasitesi olduğunu düşünürüm. Benim akıl kapasitemle bir başkasının akıl kapasitesi aynı olmayabilir. Hani bilgisayarlarda bulunan bellek kapasitesi gibi, kimileri doğuştan akıllıdır, kimisi ise zamanla akıllanır. Hani bilgi sayarımız zaman içinde bilgi sayması yavaşlarya, o zaman ilave bir bellek ile kapasite arttırılır. Algılama hızı artar. Üniversitemize bir bilgi sayar gelmişti. Fortran III gibi bir ismi vardı. Daha sonra bu sistemin IV’ü de gelmişti. Cihaz tren gibi bir uzun koridora konulmuş, elimizde baskılı delikli kartlar, program yapıp problem çözmeye çalışırdık.
Gün geçti insanoğluna bu kapasite yetmedi başka bilgisayarlar yapılıp çalışanların problemlerini çözmeye yönelik kapasite arttırımı ile bellek geliştirildi. İş hayatımda bir firmada çalışmaya başladığımda, bir bilgisayar firmasının temsilciliği yapmaktaydık. WANG isimli bu bilgisayarı bir odaya yerleştirmiştik. Oda klimalı, içeriye giren insanlar belirli bir ısıda çalışır, hatta cihazın çalışması için gerekli voltajın bile oynamaması için bir voltaj regülatörü bile alınmıştı. Sistemi sadece bir operatör çalıştırır, bizde trene bakar gibi bakardık. Daha sonraları sistemler küçülmeye başladı, ve küçüldükçe kapasitesi büyümeye başlamıştı.
İlk rakkamları ışıklı hesap makinamı aldığımda, dünyalar nerdeyse benim olmuştu. Hesaplarımızı slide rule adı ile andığımız bir sürgülü cetvelden, tuşlu hesap makinasına terfi etmemizde, bir bilimsel tekamül olsa gerek. Bu sistemlerin hepsinde bir kapasite bulunmakta idi. Tıpkı insan beyni gibi bir şey. İnsan beyni bazen algılamak istemediği konulara karşı, bazı geçitleri kapatır, algılamak istemediği konuları başka yönlere çekerler.
Geçtiğimiz hafta içinde Türkiye bir konuya kilitlendi ve bu olaylar zincirinin devamı Büyük Millet Meclisinde vekillerin tartışması ile devam etti. Bu tartışma konusundan toplumun bilinçlenmesi engellenircesine ekranlardan kaçırılmasının çok ayıp olduğunu düşünmekteyim. Hani bir tarihte ANA Vatan Partisi iktidar iken, bir Devlet Bakanı hakkında rüşvet iddiası öne sürülmüştü. Bu bakanı Başbakan korumamış, adalet önünde hesap vermesini istemişti. O da Yüce Divana çıkıp Paşalar gibi hesap vermiş, sonucuna katlanmıştı.
Şimdi ortada bir iddia bulunmakta, bu iddiaların doğru olup olmadığını bilmeyen toplum, konunun aydınlanması için bir soruşturma yapılmasını istemekte. Komisyon kurulursa ne olur diye kendimize sorarsak, bir şey olacağını pek ihtimal vermiyorum. Soruşturma yokken vekillerin kendilerini savunmak için başkalarının hazırladığı müdafaa yazısını okurken, komik duruma düştüler. Bu nedenle ekranlara çıkıp gösteri yaparcasına, Voyvoda vari meydan okumak, bir insanın masum olduğunu kanıtlamaz diye düşünmekteyim.
Hediyeler almak insanları sevindirir. Hele kaliteli ve marka bir takı, veya bir saat bana hediye edilse, çok sevinirim. Siz de alsanız sevinirsiniz. Ama birisi size, hele bir iş adamı tarafından çok pahalı bir hediye verilse, siz kabul edermisiniz? Ben etmem , hatırlarsınız rahmetli Turgut Özal da Jaguar marka hediye otomobili iade ettirmişti.
Siz Bakan olarak Türkiye’de yaşayan yurdum insanını temsilen o koltuklarda oturuyorsunuz. Bu nedenle çok temiz olarak bu mekanları bir sonrakine devretmek mecburiyetindesiniz. En ufak bir şaibeye bile açıklık gelmesi, topluma karşı olan saygı gereğidir. Ama topluma saygınız yoksa o başka bir konu. Adam, Türkiye’de yaşayan yabancı bir iş adamı. Ekranda çok önemli bir iddiada bulunmakta. ‘’Türkiye’nin cari açığının %15 ni ben ihracaatla kapatıyorum ‘’ gibi bir beyanı dile getirmekte. Bu kadar ihracaat yapan bir kimse, hiçmi vergiye tabi olmaz? Bu kişi acaba ne kadar vergi ödemiştir?
Yoksa çok hatırı sayılı bir vakıf kurumuna, mesela TÜRGEV’e yüklü bir miktar bağışta bulunup vergidenmi düşmüştür, diye insanın aklına yüzlerce soru gelmekte. Benim yurdum insanı bunlardan bihaber eline avucuna gelen üç kuruşla geçinmeye çalışırken, bazıları ceplerini doldurmakta. İnsaf edin, ekranlarda bağırıp çağırmayın, varsa bir iddia , soruşturma yapanlara derdinizi anlatın, onlar sizi dinler. Kendinizi ifade etmekte sorun yaşıyorsanız, olayları hatırlamaya çalışın, bunun için belleğinizi arttırın, tıpkı bilgi sayarlardaki gibi.
Çıkın yüce divana, Paşalar gibi aklanın, sonra toplum içine temiz dönün, yoksa bu yaftayı siz sabunla temizliyemessiniz diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.