Karşı kapımızdaki cinayet örgütü

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

IŞİD olayı bana, “Türkiye’nin karşı komşusuna bir seri katil taşınmış” hissi veriyor.

İşin daha vahim boyutu ise, sayıları azımsanamayacak düzeydeki gençlerin, bu komşumuz seri katile büyük özenti duyması ve kendileri de birer seri katil olma hayali kurarak, onun tarafına katılması.

Zira, IŞİD’e Türkiye’den katılan militanların, sosyal paylaşım sitelerindeki fotoğraf ve mesajları, insanın tüylerini ürperten cinsten.

Tikrit’te bin 700 Şii’nin kurşuna dizilmesinin ardından, “Cesetler mis kokuyor” diye mesaj atan içimizdeki bu insanların durumuinsanda pek de iyi duygular uyandırmıyor.

Ama ne yazık ki bu cinayet örgütünün bu hale gelmesinde bizim evdekilerin katkısı hiç de azımsanacak gibi değil.

                                                          ***

 Aslında, bu seri katil karşı kapımıza yeni taşınmış değil.

Varlığı uzun zamandır söz konusuydu.

Şu yollarda durdurulan ve durduranların boyunun ölçüsünü aldığı TIR’ların içerindekilerle besliyorduk kaç zamandır onları.

Mesela Hatay bölgesinden Türkiye’ye kaçak olarak sokulan mazotun gelirinin doğrudan IŞİD’e gitmesi ve kaçak mazot ticaretinin örgüt tarafından yönlendirilmesi de daha dün ortaya çıkan bir durum değil. Türkiye olarak bunları biliyorduk ve el altından destek veriyorduk.

                                                               ***

Bu eli kanlı islami terör örgütü ile ilgili hazırlanan raporlara göre, “Örgüte katılmak amacıyla Türkler’in yasal yolların dışında yasadışı yollarla da Suriye’ye geçtiği, örgüt yönetiminin Türk vatandaşlarınaemirlik adıyla makam verip sorumlu konumuna getirdiği” ortaya çıkıyor.

Eee… bizim vatandaşımız, devletine sadıktır. Devletimiz bunları destekliyorsa elbette bir bildiği var diye düşündü zahir..

                                                               ***

Suriye’ye geçen Türkler’in bir bölümünün daha önce Afganistan ve Pakistan’da El Kaide kamplarında eğitim gördüğü belirtilen raporlarda, örgüte katılımların 3 bin kişi civarında ve genellikle İstanbul, Bursa, Eskişehir, Bingöl, Adana, Gaziantep ve Bitlis’ten olduğu belirtiliyor.

Anlayacağınız durum göründüğünden daha vahim boyutlarda.

Biz bu eli kanlı örgütün hem maddi hem manevi yönden gelişmesine katkıda bulunmuş bir ülke konumundayız şu durumda.

                                                               ***

PYD Eşbaşkanı Salih Müslimdün yaptığı açıklamada, “Defalarca söyledik, Suriye’deki istikrar bütün Ortadoğu’yu ilgilendirir. İstikrar olmazsa her yere sıçrayabilir demiştik, şimdi gerçekleşiyor, yarın başka yerlere Lübnan’a, Ürdün’e, Türkiye’ye de sıçrayabilir, Türkiye ile olası bir “işbirliği”ne ilişkin “Biz hep kapıyı çaldık, elimizi uzattık ama havada kaldı. Türkiye artık gerçekleri görmeli. Beraber bir şeyler yapalım, yoksa tehlike herkesin kapısına dayandı” diye açıklama yaptı.

IŞİD’in Türkiye’nin Suriye sınırındaki yoğun varlığının, Suriyeli Kürtler’le işbirliğini cihatçı grubun oluşturduğu tehdide karşı iyi bir seçenek haline getiriyor” yorumları yapılıyor.

                                                               ***

Amerika’nın Sesi radyosu, IŞİD’in Türkiye’nin Suriye sınırındaki yoğun varlığının, Suriyeli Kürtler’le işbirliğini cihatçı grubun oluşturduğu tehdide karşı iyi bir seçenek haline getirdiğini vurguladı.

VOA, IŞİD tehdidinin Türkiye’yi Kürtlerle yakınlaştırabileceğini vurguladığı açıklamasında, “IŞİD bölgede istikrarsızlık yaratırken, Ankara’nın ticari anlaşmalarını da tehdit ediyor” dediği haberini, “Türkiye’de barış süreci durma noktasında. Uzmanlar IŞİD’in bölgede nüfuzunun artması durumunda, Ankara’nın bölgede Kürtler’le ilgili siyasetini gözden geçirmeye zorlanabileceğini belirtiyor” yorumu ile noktaladı.

                                               ***

Kuşkusuz, bu yeni durum karşısında Türkiye’nin en akılcı politikaları seri şekilde uygulamaya koyması çok önemli. Beni en çok endişelendiren noktalardan biri de bu islam adına cinayet işlemeyi göze alan ve cesetlerin mis koktuğunu söyleyecek kadar şuursuz hale gelmiş olan içimizdeki seri katiller.

Mesela dün, Rize’den gidip IŞİD’e katılan ve orada bir çatışmada ölen Burak Yazıcı’nın babasının açıklamasını şaşırarak okudum.

Adam, “Asla Türkler’e zarar vermezler. Trilyon liralarla yaptıramayacakları reklamlarını Türkler’i esir alarak yaptılar. Artık isimlerini dünyaya duyurdular” diyebiliyor..

Başbakan Yardımcısı Bülent Arıç’ın, “IŞİD’in hedefinin Türkiye olmadığını” söylemesi de işin bir başka acıklı tarafı olsa gerek.

Başımızın çok ciddi anlamda dertte.

 

 

 

 

Karşı kapımızdaki cinayet örgütü