Yeni Türkiye

YAYINLAMA: 22 Haziran 2014 / 20.00 | GÜNCELLEME: 22 Haziran 2014 / 20.00

Büyük değişimin farkında olduğunuzu düşünüyorum.

Başbakan Erdoğan sürekli söylüyor, en son Fransa’nın Lyon kentinde yaptığı konuşmada söyledi:

Biz o eski Türkiye dönemini artık kapattık. Yeni Türkiye özüyle, ruhuyla kucaklaşan bir Türkiye'dir. Yeni Türkiye 23 Nisan 1920'de Ankara'da Türkiye'nin her rengini ihtiva eden bir Türkiye'dir. Türk'ü, Kürt'ü, Çerkez'i, Roman'ı, Arap'ı, Laz'ı, Gürcü'yü barış içinde bir tutan Yeni Türkiye’de kimse dilinden, dininden, mezhebinden, etnik kimliğinden ötürü horlanmıyor, dışlanmıyor, ötekileştirilmiyor. Türkiye, bütün renklerine, bütün unsurlarına, bütün kimliklerine eşit olarak sahip çıkıyor, herkese birinci sınıf insan muamelesi yapılıyor.”

 

Ana Muhalefet Lideri, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da, Diyarbakır’da katıldığı ‘Dicle Diyalogları’ toplantısında, “Artık eski CHP yok, yeni CHP var. buraya sitem etmeye, sitem dinlemeye geldim. Sizi barışa götürecek olan CHP’dir” diye konuşması değişim değil de nedir?

 

Ortadoğu’da da büyük değişimin ayak sesleri her geçen gün biraz daha gür geliyor!

Dünkü ‘The Independent’ gazetesinde, Patrick Cockburn’un haberinin başlığı, “ABD ve İran’ın artık güvenmediği Maliki’nin günleri sayılı” idi.

 

Basında Başbakan Erdoğan, Obama ile konuşamadığı için ancak yardımcısı Joe Biden ile görüşebiliyor diye dalga geçen yazılar çıktı! Bu imalı yoruma karşı da Erdoğan, “Irak konusu ile Biden ilgileniyor, ben de onunla görüşüyorum” demiş, ancak pek inandırıcı bulunmamıştı!

 

Gerçek ise Erdoğan’ın dediği gibi.

2006 yılında Delaware Senatörü Joe Biden, Bush yönetimine Irak’la ilgili çok iyi hazırlanmış, detaylı bir plan sunuyor. Biden’a göre Irak 3 bağımsız bölgeye bölünmeliydi: Şii, Sünni ve Kürt bölgeleri.

 

Bush yönetimi böyle bir şeyin pratikte mümkün olmadığı, hatta çok kanlı olabileceği kanısıyla değerlendirmeye gerek bile görmedi!

 

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, dün Kahire’de Mısır Dışişleri Bakanı Sameh Hassan Shoukry  ile görüşürken.

 

 

Ama rapor hala rafta duruyordu. Aradan 8 yıl geçti, şartlar değişti ve yeni başkan Obama, “Haydi Joe, o raporu gözden geçir ve gereğini yap…” dediğini yazıyor, The Dallas Morning News gazetesi.

 

Dallas gazetesinde ilginç bir de anekdot yer alıyor. Biden, raporu henüz teslim etmeden bir gün New York’tan Washington’a uçmak için beklerken o zaman The New York Times gazetesinin muhabiri, arkadaşı Leslie Gelb ile karşılaşıyor. Ona Irak’ı anlatıyor. Tam 3 saat Irak’ı konuşuyorlar.

Aradan uzun zaman geçiyor, Gelb, şimdi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı olarak o zaman dinlediği raporu hatırlıyor. Eh, raporun sahibi de zaten Obama’nın yardımcısı, Irak konusunu en yi bilen yönetici…

 

Irak’ın 3’e bölüneceğini söylemek için artık kahin olmaya gerek yok. Zaten, Kürt Bölgesi’nin Başbakanı Neçirvan Barzani’de, “Artık Irak’ta hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” dememiş miydi?

 

ABD-İran ilişkileri 30 yıldan beri olabileceği en iyi seviyeye geldi.

ABD, 30 yıldan beri İran’ı İsrail’e karşı terörizm hareketlerinin sponsoru, Ortadoğu’nun da  istikrarsızlığı için radikal gruplara destek veren terörist bir ülke olarak tanımıştı.

Bu şimdi değişiyor. Geçen hafta Cenevre’de yapılan, ABD’nin başmüzakereci olarak katıldığı İran’ın nükleer programına ilişkin görüşmelerin başarılı geçtiği belirtiliyor. Uzun yıllar İran’da sürgünde kaldıktan sonra Irak’ın Başbakanı olan Şii lider Maliki’nin görevinden ayrılması konusunda da ABD ile İran anlaştılar.

 

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry dün Kahire’deydi. Mısır’ın bölgenin durumundan önce derdi, para! Her yıl aldıkları 1.5 milyar Dolar askeri yardım kesildiği için büyük sıkıntıdalar. 200 milyon Dolar almışlar. 572 milyon Dolar için de bu ayın başında anlaşma sağlanmış. Gerisi için de Kerry, hem ‘Hayırlı olsun’ ziyaretinde bulunuyor, hem de bölgenin durumunu ve arta kalan parayı konuşacaklar! Sonra Irak, İran, Maliki ve beklenen değişime yol haritası çizilecek…

 

Tekrar yurda dönersek, Ortadoğu’daki değişimin neresindeyiz, belli değil! Rehineler ve IŞİD konusunda yayın yasağı var.  Buna bitmez tükenmez iç kavgamızı ve de Cumhurbaşkanlığı seçimini eklerseniz, yakınımızdaki değişimin ne kadar uzağında olduğumuz kolaylıkla anlaşılır. Dünyanın öbür ucundaki gazetelerde bile bizim basından daha çok Irak haberi yayınlanıyor.

 

Başbakan Erdoğan değişim için ‘Yeni Türkiye’ mesajı verirken, Kılıçdaroğlu da ‘Yeni CHP’ derken hep barışa vurgu yapıyorlar.

Ama, bu kin ve intikam duygularıyla nasıl barış sağlanacak, bunu da düşünmek lazım!

Erdoğan’ın paralel yapıya olan nefreti, öfkesi ve kini duracak gibi değil; her geçen gün artıyor, depreşiyor!

Bunlardan hesap hemen sorulacak. İnlerine girmeye başladık. Öyle 34 sene beklemek gibi bir tahammülümüz yok!” diyor.

 

Joe Biden, 2006 yılında yaptığı konuşmada (Bu resim o zaman çekilmişti) Irak’ın hemen 3’e bölünmesinin zaruretini anlatırken, “Bugün olmazsa yarın mutlaka olacaktır” demişti.

 

 

 

Diğer taraftan Balyoz Davası’ndan tahliye edilen askerlerde, kin ve nefretlerini dile getirerek, hesap sorup intikam alacaklarını ifade ediyorlar. Onların da beklemeye tahammülleri olmadığı anlaşılıyor.

 

Cumhurbaşkanlığı seçimi çoğu şeyi çözer mi?

Zannetmiyorum!

Seçimin neticesine bakmak lazım önce. Erdoğan aday olacak mı? Olur da kazanırsa  bir şey, kazanamazsa başka bir şey!..

 

Ortadoğu meselesinde örneğin bir Trabzonlu ile Antepli’nin konumunun aynı olmadığını bilmeliyiz. Bizim elimiz taşın altında! Yakınımızdaki yangın bizi de yakabilir, yakmazsa da aşırı ısınmadan yine zarar görecek olan biziz!

CHP’nin hazırladığı rapora göre Irak krizinin Türkiye’ye faturası 8.5 milyar Doları bulacak. Bunun 4.5 milyar Dolar’ı artan enerji faturası olurken, 4 milyar Dolar’ı da Irak’a yapılan ihracatın azalması ve karayolu ile Ortadoğu ülkelerine yapılan ihracata darbe vurması şeklinde izah ediliyor.

 

Bu izah tarzından Gaziantep’in Irak’a ve Ortadoğu ülkelerine ihracatı olumsuz etkilenecektir. Zaten etkileniyorda…

 

 

İntikam tamtamları çalıyor

 

Başbakan Erdoğan da, Balyoz Davası sanıkları askerler de aynı adrese kin ve nefretlerini kusarak, intikam alacaklarını, hesap soracaklarını ifade ediyorlar.

Geçen hafta Gaziantep’te ‘The Anatolian Hotel’de ‘Tasarım kenti Gaziantep Farkındalık Toplantısı’ yapıldı.

 

Toplantıya Gaziantep’teki üniversitelerin rektörleri konuşmacı olarak davet edildiler.

Gaziantep Üniversitesi Rektörü Coşkun, Sanko Üniversitesi Rektörü Sınav ve Hasan Kalyoncu Üniversitesi Rektörü Yılmaz.

Zirve Üniversitesi Rektörü davet edilmedi.

 

Başbakan Erdoğan hem çok öfkeli, hem de çok sinirli. “Bu adamlara ne verdiyseniz geri alın” diye belediyelere emir vermişti.

Belediyeler, belli ki bir takım uygulamalara başladılar. Nitekim, paralelciler dışlanıyor.

 

Ancak, sakıt paralel başkan bunlara neler verdi, bilmiyoruz. Geçenlerde kayıkhanenin tahsisi iptal edildiğinde halimize önce acıyıp sonra epey gülmüştük! Bu kadar da olur mu, diye!

 

O kadar çok ihbar mektubu geliyor ki, neredeyse bütün kentin rantı paralelcilere teslim edilmiş. Bunları ayıklayıp, araştırıp, hangisi doğru, hangisi abartmalı tasnif etmek bizim işimiz değil! Ancak, bir tanesini herkes biliyor. Üniversite karşısındaki tenis kulübünün yeri Zirve Üniversitesi’ne verilmişti. Sosyal tesisler ve bilmem ne yeri olarak!

Hala geri alınmadıysa ve de bu duyulursa tatsızlık olabilir.

 

 

 

 

 

 

Yeni Türkiye