Türban ve ılımlı islam
Haftasonu iki açıklama önemli ve dikkat çekiciydi.
Birincisi CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, "Türbana hiç bir zaman saygı duymadım, asla duymam, Arap erkek egemenlerinin kadını aşağılama aracıdır türban, Arap erkekleri 7. yüzyılda, 9 yaşındaki kızları koynuna alıyordu, şimdiki Türk IŞİD'çiler 9 yaşındaki çocukları türbana sarıyorlar, 7. yüzyıldan 21. yüzyıla aynı mantık" şeklindeki açıklamasıydı.
Yüzde yüz katılıyorum.
Her türlü özgürlükten yana olmakla beraber, türbanın bir özgürlük aracı olduğuna hiçbir zaman katılmadım.
Bu türban dedikleri şey, Anadolu kadınının yüzyıllardam beri taktığı başörtüsü, eşarp, tülbentle hiçbir ilgisi olmayan bir simge.
Annelerimiz, ninelerimiz, teyzelerimiz hep başörtülü idi.
Ama dini istismar, kadını geri plana iteleme gibi bir anlamı ve amacı yoktu o başörtüsünün.
Türbent, eşarp, yaşmak taktı diye hangi Anadolu kadınına müdahale edildi?
İsteyen istediği şekilde başını bağladı, bugün de bağlamaya devam ediyor.
Ama ne zaman ki bu başa bağlanan bez parçasına dinsel bir anlam yüklendi, ne zaman ki tıpkı Aygün’ün dediği gibi kadını aşağılama, geri plana itme aracı haline geldi, ne zaman ki dini istismar simgesi oldu, işte o günden bu yana toplum iki ayrı kutba bölündü.
***
Kadını dışlama, cinsel kimliğinden dolayı aşağılama, kadının saçını ve boynunu erkeği tahrik eden unsurlar olarak algılama hep ilkel Arap kültürünün bir unsuru idi ve din istismarı olarak çıktı karşımıza.
“Türban üniversitelere girsin, türbanlı kızlarımızın eğitim hakkı elinden alınmasın” diye bir dayatma ile çıktılar, “Tamam üniversite yaşına gelmiş bir kadın illa da başını şekilden şekile sokarak tanrıya iman ettiğine inanıyorsa veya bu tip giyim tarzı ile bir takım dışlanmışlıklarını, ezilmişliklerini tedavi etmek için bir gruba aidiyet duyacaksa varsın ne yaparsa yapsın, kimseyi ilgilendirmez” dendi.
Ama olayın, meselenin kadını ve dini istismar olduğu o kadar ayan beyan ki, artık orta öğretimde de türban serbest diye o yaştaki çocukların arasına bir simge sokup, toplumu daha o yaşlardan ayrıştırmaya yelken açtılar
***
AKP iktidara geldiğinden beri, “Bunlar gün gelecek herşeyi dayatacaklar, özgürlükler elden gidecek. Türkiye’yi din devleti yapacaklar” diye feryad edenlere, “Aman yapmayın canım! O kadar da uzun boylu değil. Burası dağ başımı” diye yaptığımız itirazların bugün geldiğimiz noktada pek de inandırıcılığının kalmadığını görmek, sıkıntılı bir durum.
Zira bugün apar topar ortaokula giden kızların başını bağlatma girişimi, gelecekte daha başka adımların da atılabileceğini göstermesi açısından artık kaygı verici bir nokta.
Her türlü özgürlüğe evet, ancak özgürlük adı altında dini dayatmalara, ilkelliklere, kadını, kız çocuklarını geri plana itme, aşağılama, toplumdan dışlama, eğitimden uzaklaştırma anlamına gelen bu uygulamalara kesinlikle hayır!
***
Hüseyin Aygün’ün, "Türbana hiç bir zaman saygı duymadım, asla duymam, Arap erkek egemenlerinin kadını aşağılama aracıdır türban, Arap erkekleri 7. yüzyılda, 9 yaşındaki kızları koynuna alıyordu, şimdiki Türk IŞİD'çiler 9 yaşındaki çocukları türbana sarıyorlar, 7. yüzyıldan 21. yüzyıla aynı mantık" değerlendirmesine yürekten katılıyorum.
Çağdaş demokratik bir ülkede dinsel simgelerin dayatılmasının özgürlüklerle hiçbir ilgisi olamaz.
***
“Ilımlı islam diye birşey yok” diyen Anadolu Stratejik Araştırmalar Vakfı Başkanı Profesör Gökhan Çapoğlu, Amerika’nın bölgede ılımlı islamı destekleyerek bir bataklık yarattığına dikkat çekerken, bunun çok ciddi bir yanlış olduğunu söyledi.
Gökhan Çapoğlu’nun sözlerine de katılmamak mümkün değil.
Ilımlı islam da neymiş?
İşte en ılımlısı gözümüzün önünde. Kız çocukları saçını kapatacak ki, erkekler tahrik olmasın diyor.
Böyle bir dini inanç, bir dinin böyle istismar edilmesi hangi mantığa ve insanlığa sığabilir.