Gaziantep, bir dünya kenti

YAYINLAMA: 19 Eylül 2011 / 20.00 | GÜNCELLEME: 19 Eylül 2011 / 20.00



Zeugma’yı dünyaya tanıtan ‘kahraman’ımız ünlü gazeteci Stephen Kinzer’in tanıştırmasıyla arkadaş olduğum değerli ve önemli bir işadamını ağırladım, birkaç gün için...
Arthur Sculley, dünyanın en büyük yatırım bankası JP Morgan’ın Türkiye, Ortadoğu ve Güney Asya Başkanlığını yapmış, daha ziyade ülkelerin merkez bankaları ve çok büyük holdingleriyle muhatap olmuş.
Daha sonra ayrılıp birkaç arkadaşı ile birlikte bir danışmanlık şirketi kurmuşlar. Ellerinden trilyon dolar geçtiği için kimde para var, kimin paraya ihtiyacı var, nereye yatırım yapılır haliyle en iyi onlar biliyor. Bu tecrübelerini, bilgilerini daha mütevazi kurumlar için de değerlendirmeye karar verip, kurdukları danışmanlık şirketi ile yola koyulmuşlar.
“Son zamanlarda gazeteler hep Türkiye’den sözediyor, şöyle hızlı kalkınıyor, böyle krizlerle alay ediyor diye haberler çıkıyordu. Biz de Türkiye’yi merceğimiz altına almaya ve bu ülkeyi detaylı incelemeye karar verdik. Ama Türkiye’nin bir yerinden başlamak gerekiyordu. Bunu düşünmeye bile gerek kalmadı çünkü hangi taşı kaldırsak altından Gaziantep çıkıyordu. Buraya gelmeye karar verirken bir de Kayseri’yi inceliyelim dedik. Orası da Cumhurbaşkanı’nın şehri, müsamaha gören bir yer olabilir diye düşündük” diyen Arthur, sonra da bana bir taşla nasıl iki kuşun vurulduğunu anlattı:
“Ben Amerika’da önemli bir Vakfın yönetim kurulu üyesiyim. Birçok konuda söz sahibi olan ve yönlendirici özelliği bulunan Vakıfımız da bana başka bir görev verdi. Herkes Anadolulu işadamlarının nasıl böyle kısa zamanda parladığını, ‘Anadolu Kaplanları’ adını aldığını, mucizeler gerçekleştirdiği merak ediyor. Bu sorunun da cevabını arıyorum.”
Hemen başında söyleyeyim, 4 gün ayırmış Gaziantep ve Kayseri’ye. Ama bunun üçünü kendi isteği ile Gaziantep’te geçirdi, geriye yarım gün kaldı, onu da Kayseri’de Organize Sanayi Bölgesi’ni dolaşmakla geçirecek.
                                                             ***
Yığınla sorular, sorular... Aramızda çok güzel bir diyalog gerçekleşti. Bir sürü not aldı, epey rahatladı.
istedim ki bir de başka bir gözlemciden faydalansın, sorularına belki değişik bir vizyondan yanıtlar bulsun.
Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Mehmet Aslan hem kibar hem de kentini çok seven, çalışkan ve bilgili bir insan.
Arthur’u Cumartesi günü kahvaltıya davet etti.
Mükemmel donatılmış masayı görünce, Arthur etkilendi ve birazda şaşırdı, ne diyeceğini bilemedi. Mehmet Aslan ona yardımcı oldu:
”Sizde ekonomi, bizde de böyle masa işte...” deyince kahkahalar koptu.
Arthur güzel esprinin altında kalmadı:
“Artık ne eski Amerika, ne de eski ekonomi kaldı! şimdi Türkiye ve de Gaziantep var...”
Aslan, önce güzel bir ufuk turu yaptı sonra detaylara girdi ve sonunda da Arthur’un sorularını yanıtladı.
Aslan’ın akıcı üslubunu ve bilgi hazinesini, etkileyici bir şekilde ingilizceye çeviren GTO’nun genç Dış ilişkiler uzmanı Baran, Arthur’dan tam not aldı.
                                                               ***
Baran daha sonra Arthur’u OSB’de Gaziantep’in gururu, bir dünya şirketi olan Beşler’e götürdü. Çok beğenmiş ve etkileyici bulmuş.Oradan da ‘Halı Fuarı’na... Baran’ın söylediğine göre Arthur’un nerede ise dili tutulacakmış...
GTO’nun davetlisi olarak gidilen imam Çağdaş’ta, kendisine, “Bak burası için senin ülkenin en büyük gastronomi dergisi Food and Wine ile Los Angeles Times ‘Dünyanın en iyi kebabını ve baklavasını yapan yer’ diyor. Ona göre...” dedim.
“Az bile yazmışlar” dedi, oratada ne var yok silip süpürdükten sonra!..
                                                                 ***
Başka merak ettiği konulardan birisi de, Gaziantep’in Suriye ile ticareti idi. O konuda da tatilinden fedakarlık yaparak Ziraat Bankası Müdürü Caner Yıldırım yardımcı oldu, kendisini Suriye ile ticaret yapanlarla tanıştırıp tercümanlıklarını yaptı.
                                                                ***
Pazar günü, yani dün de güzellikler bütün ihtişamı ile sürdü.
Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey, Arthur’a bir araba tahsis etti, Derman Tuzlu’da kendisine eşlik etti, bütün müzeleri ve Kale ile Kültür Yolun’u gezdiler, birlikte öğle yemeği yediler.
Arhur, akşama doğru biraz yorgun ama müthiş bir keyifle geldi, Zeugma Mozaik Müzesi’ni kastederek, “Ben hayatımda böyle muhteşem bir müze görmedim. Bunu raporlarımın başına yazacağım, burayı bütün dünyada ki insanlar görmeli...” demez mi, ben de hemen, “Bu sözde kalmamalı, bunu hem Asım Bey’e yazmalısın, hem de bütün Amerika’ya duyurmalısın” dedim.
                                                                 ***
Bu arada bir şey öğrendim. Büyükşehir Belediyesi’nin Dış ilişkiler Departmanı varmış. Derman Hanım’ın refakatından Arthur o kadar etkilenmiş ki, durmadan anlattı, “Ben bu kadar güzel organize olmuş kurumlar pek görmedim desem, yalan olmaz. Gaziantep Ticaret Odası da, Büyükşehir Belediye de beni çok etkiledi” dedi.
                                                                  ***
Doğrusunu söylemek gerekirse, bende biraz şaşkınım. Gençlerimizin Gaziantep’in önünü açan bilgileri, davranışları ve nezaketleri beni sonsuz mutlu etti.
Belki de yakın bir gelecekte Gaziantep’e gelecek önemli yatırımlara önayak oldukları ve destek verdikileri için Mehmet Aslan’a ve Dr. Asım Güzelbey’e teşekkür ediyorum.

Gaziantep, bir dünya kenti