Anıt-Kabir
Kurtuluştan sonra sıra imara gelmişti. Atatürk beraberindekilere küçük bir tepeyi göstererek, “Bu tepe için benim bir fikrim var” dedi ve ilave etti:
-“Benim için nasıl bir kabir tasavvur edersiniz? Ölüm beşerin değişmez kaidesidir. Marifet unutulmamaktır.” Sonra da şunları söyledi:
-“Şu küçük tepede bana küçük ve güzel bir mezar yapabilirsiziniz. Dört yanı açık, üstü kapalı olsun. Açıklardan esen rüzgârlar bana yurdun her yanından haberler getirir gibi kabrimin üstünde dolaşsın. Kapıya bir kitabem yazılsın, her geçen, her zaman okusun!”
Sonra ilave etti:
-“Mamafih, bütün bunlar benim düşüncem. Türk milleti elbet bana münasip göreceği şekilde bir mezar yapar.”
Aradan yıllar geçti. O tepe hatıralar tepesi diye anıldı. Daha sonra Türk milleti Ata’sına layık olduğu Anıt-Kabir’i inşa etti. Sonra da dağı ile taşı ile gökte uçan kuşu ile ağladı Ata’sına:
“Dökün yaprağınızı, dallarım dökün
Akın yaslı yaslı sularım akın…
Bükün boynunuzu bayraklar bükün,
Bir alınmaz kalem vardı yıkıldı!”