Bir ülkenin geleceğini karartmak

YAYINLAMA: 29 Eylül 2011 / 20.00 | GÜNCELLEME: 29 Eylül 2011 / 20.00




Libya konusunda sergilenen duyarsızlık karşısında gelecek için endişeleniyorum. İçim kararıyor.
Libya ile ilgili bazı gerçekleri rakamlarla anlatınca sizin de üzüleceğinizi tahmin ediyorum.
                                                             ***
Hatırlayın, Irak neden işgal edilmişti?
Saddam’ın dünyayı mahvedecek(!) nükleer silaha sahip olduğu iddia ediliyordu. Irak’ın altını üstüne getirdiler, 1,5 milyon insan öldü, Saddam’ı astılar, ama silahları bulamadılar!
İdam edilmeden evvel Saddam’la röportaj yapan ABD’li bir gazeteci hepimizin merak ettiği bu soruyu sormuştu:
“Nükleer silaha sahip olmadığınız belli oldu. Neden zamanında bunu açık seçik söylemeyip, gelen heyetleri reddettiniz, şüpheleri üzerinizde topladınız, adeta işgal edilmeyi beklediniz?”
Saddam bütün bu iddiaları reddetmişti. O zaman yayınlanan o çok uzun röportajı okumuştum. Bu soruyu şöyle yanıtlamıştı:
“Daha olaylar kızışmadan ABD Bağdat Büyükelçisi Sayın April beni ziyarete gelmişti. O zaman bana kesinlikle bir saldırının olmayacağı güvencesini vermişti. Heyetler konusunda da yanılıyorsunuz, bütün ciddi heyetleri kabul ettik. Ama ne yaparsak yapalım Irak’ı işgal edeceklerini anlamıştım.”
                                                              ***
ABD’nin Irak’ı işgal için harcadığı 1,5 trilyon dolar ve mahvolan bir ülke ile harap olan petrol kuyuları kim bilir kaç trilyon dolar?
O halde Irak neden işgal edildi?
Öyle gerekiyordu! Batı’nın petrol ve işe ihtiyacı vardı.
                                                               ***
Libya neden işgal edildi veya muhaliflere yardım edilip ülkenin altı üstüne getirildi?
Bu kez neden, Libya’yı gaddar bir diktatörün elinden kurtarıp, demokrasiyi kurmaktı.
Biz de ‘ileri demokrasi’ olduğuna göre Libya’ya düşünülen model herhalde daha mütevazı bir demokrasi olmalı, mesela ‘light demokrasi’ denebilir!
Irak’a yapılanların nedeni öyleydi, Libya’ya yapılanların da nedeni böyle!..,
                                                             ***
NATO’ya bağlı uçaklar, 31 Mart - 5 Eylül arası 8140 sorti yapmış, ülkenin su şebekesini, okulları, hastaneleri, binaları, yolları velhasıl bütün altyapıyı bombalayıp bir daha kullanılamaz hale getirmiş.
İlk kez denenen silahlar Libyalılara ölüm yağdırmış, o kargaşa içinde on binlerce insan mevta olurken, çoğu insan da yerinden-yurdundan olmuş.
Ünlü İtalyan gazeteci Yvonne de Vito şöyle diyor:
“Libya, Afrika Kıtası’nın İsviçre’siydi. Zengin, yaşam standardı yüksek bir ülkeydi. Bütün okullar ve hastaneler Libya halkı için ücretsizdi. Nereden bakarsanız bakın, kadın hakları ve kadınların durumu Arap ülkeleri ile mukayese edilmeyecek kadar iyiydi.”
                                                             ***
Şimdi sizi şaşırtacak bazı rakamlar vereceğim.
2009’da Libya’nın nüfusu 6 milyon 420.
Nüfus yılda yüzde 2 artıyor.
Nüfusun yüzde 28’i 0-14 yaş arasında.
Hayat beklentisi 75.
Fert başına düşen yıllık gelir, sıkı durun, 16 bin 502 dolar (2009 itibariyle.) Nerede ise Yunanistan standardında.
Ülkenin borcu: Sıfır.
Okuma - yazma oranı, yetişkinlerde (erkek) yüzde 94, (kadın) yüzde 83.
Gençlerde, sıkı durun, erkek - kadın yüzde 99.9.
Üstelik bu istatistikler Libya’ya ait değil. UNESCO’ya ait.
Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick’in açıklamasına göre, Libya’nın, dünyada ancak birkaç ülkenin uygulayabildiği, temel gıda mallarında istikrarlı bir sistemi vardı. Bu sistemin varlığı hayranlıkla kaç kez BM uzmanlarınca teyit edilmişti.
                                                              ***
Düşünebiliyor musunuz, ülkenin beş kuruş borcu yok, kasasında da 150 milyar doları var. Bu paranın 99.06 milyar doları, NATO Ülkeleri’nde. Dondurdular. ABD’de 34 milyar, İngiltere’de 19.2 milyar, Fransa’da 10.56 milyar, Belçika’da 19 milyar, İtalya’da 9.73 milyar, Hollanda’da 4.17 milyar ve Kanada’da 2.4 milyar dolar. Bakalım bu parayı geri verecekler mi? Veya ne kadarını verecekler?
                                                                ***
42 yıldır ülkesini demir yumrukla idare eden Kaddafi, altyapısı ile, fert başına düşen büyük geliri ile, sağlık ve eğitim hizmetlerinin bedava olduğu, borçsuz ve kasadaki 150 milyar doları ile, İtalyan gazetecinin söylediği gibi Afrika Kıtası’nda bir İsviçre yaratmış.
Batı’nın 42 yıl sonra birden aklına Kaddafi’nin diktatör olduğu geliyor ve bu güzel ülkeye ‘ılımlı demokrasi’ getirmeyi akıl ediyorlar!
                                                                ***
Şimdi ne olacak?
Buna “füze diplomasisi” diyorlar.
Önce füzeleri atıp ortalığı kel Ali’nin bağına dönüştürüyorsun, sonra her şeyi yeniden yapmak, inşa etmek için ülkeye bonkörce kredi veriyorsun.
Dünya Bankası, IMF, dev bankalar, fonlar hepsi ‘Emrin olur!’ mantığı ile kredi vermek için sıraya girdiler.
Hani eskiden ‘Harem Pavyon’ vardı. Konsomatrislere senet imzalatılır ve avans verilirdi.
Zavallılar öde öde borcu bitiremezlerdi.
Gençlikleri borç ödemekle tükenirdi.
İşte artık Libya’da böyle olacak.
Borçla bir kez tanışsın, bakın görün bir daha iflah oluyor mu?
Diyeceksiniz, kendi parası var, onu kullanır.
O parayı verirler mi hiç!
Güvence parası, gelen ay, çıkan ay, derken o para deve olur!
Zaten şimdiden tahribatın bedelinin 500 milyar doları aştığı hesaplanmış, BM uzmanlarınca. Yani, sizin anlayacağınız Libya’nın petrolü ipotek altına alındı. Artık kimse çözemez!
                                                                 ***
Hadi, Batı’nın medyası soyguna çanak tuttu diyelim. Peki, El Cezire televizyonuna ne oluyor, onlar niye hep muhaliflerin ve Batı’nın yanında yer aldı?
Bilmiyorsanız, bu soruyu yanıtlayayım:
El Cezire Televizyonu BBC’nin, yani İngilizler'in!..
                                                               ***
Şikayet için gidebileceğiniz bir yer yok, Türkiye de dahil.
AİHM’e giderseniz, bu dava 10 seneden fazla zaman alır. On sene az zaman değil, Allah kerim, onun da bir çaresi bulunur elbet...

Bir ülkenin geleceğini karartmak