Kin ve nefret tohumları nihayet uç vermeye başladı
Basın Konseyi, “İstanbul’da kartopu oynayan bir gazeteciyi, camına kartopu isabet ettiği gerekçesiyle rahatlıkla bıçaklayarak öldüren esnafla, TBMM’de İç Güvenlik Yasa tasarı görüşmelerinde 4 milletvekilinin hastanelik edilmesi tesadüf olabilir mi?” diye sordu.
Tesadüf olur mu?
Düpedüz, en tepedekilerin son 10 yılda her gün ektikleri kin ve nefret tohumlarının artık filizlenerek amacına ulaşmaya başlamasının sonucu tüm bunlar.
İş tamamen çığırından çıkmış durumda.
İnsanlar, yarın hangimizin başına ne geleceğinin endişesini ve korkusunu taşıyarak yaşamaya başladılar.
***
Özgecan vahşetinin ruhumuzda yarattığı ürpermeler dinmeden, gazeteci yazar Nuh Köklü, Kadıköy'de arkadaşlarıyla kar topu oynarken saldırıya uğradı ve hayatını kaybetti. Çünkü attığı bir kartopu bir esnafın vitrinine denk gelmişti.
Bunun üzerine dükkanından çıkan esnafın saldırısına uğrayan gruptan yere düşen bir arkadaşını kaldırmaya çalışırken, dükkan sahibinin bıçaklı saldırısına uğradı. Esnaf, henüz 46 yaşındaki Nuh Köklü’yü kalbinden bıçakladı.
***
Daha kısa bir zaman önce eski bir kameraman olan Yılmaz Koçyılmaz, Ayaş’tan Ankara'ya özel aracıyla gelmesine izin vermeyen trafik polisiyle yaşadığı sözlü tartışma sonrasında yere yatırılıp kelepçelenmek istenmesi sırasında yaşanan arbedede kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Çünkü trafik polisi, 'Yapmayın ben tansiyon hastasıyım, kelepçelemeyin' diyen Koçyılmaz’ın sözlerine kulak asmamıştı. Nuh Köklü bir ay içinde pisi pisine kaybettiğimiz ikinci meslektaşımız oldu.
***
Başta TBMM üyeleri olmak üzere, tüm medya dilinin ayrıştırıcı, ötekileştirici ve nefretten arınmış olmasının önemini vurgulayan Basın Konseyi, “Topluma, rol model olma gayretinde olanların, ‘Bizim esnafımız gerektiğinde, cephede vatanı savunan şehit gazidir. Kahramandır, asayişi temin eden polistir. Adaleti sağlayan hakim, hakemdir’ dememesi gerektiğini, bu olaylarda bir daha, bir daha anlıyoruz. Şimdi önemli olan, son günlerde yitirdiğimiz iki meslektaşımız için, suçluların adaletli şekilde yargılanmasıdır” şeklinde açıklama yaparak “en üsttekiler”i ve medyayı bir kez daha uyardı.
Bu uyarıların işe yaramasını temenni etmekten başka elimizden birşey gelmiyor.
***
Bir de işin asıl vahim tarafı bunlar gözönünde olan birkaç olay, oysa her gün onlarca insan benzer sudan sebeplerle ya canından oluyor veya başkasının canına kastediyor. Daha bir süre önce Antep’te bir maganda “arabama boya bulaştırdın” diye çarptığı boyacıyı öldürmedi mi?
Tepedekiler, “ayrıştırarak yönetme” yolunu tercih edip, davranış ve söylemlerini bu sistem üzerine kurunca, zaten altyapısı dökülen bir toplum olarak bu tahriklerden nasibimize düşeni hemen alıveriyoruz.
Son zamanlarda yaşadığımız vahim olaylar, bu ayrıştırma, kin ve nefret tohumları ekme yönteminin toplumu içten içe nasıl ele geçirdiğini gözler önüne seriyor.
***
Daha önce de defalarca yazdım, toplum olarak zaten birbirimizi sevmiyoruz ve kıskanıyoruz. Karşımızdakinin mutluluğu mutsuzluk, mutsuzluğu mutluluk sebebimiz adeta.
Bir de bunun üzerine kin ve nefret empoze edildikçe eğitimsiz, altyapısız toplum birbirine iyice diş biler hale geliyor ve en küçük bir olay, karşıya acımasızca saldırının zeminini hazırlıyor. Ekonominin bozuk olması, işlerin iyi gitmemesi, gelir dağılımdaki adaletsizlikler, sosyal dengesizlikler de fitili ateşleyen diğer etmenler oluyor.
***
Geldiğimiz noktadan bakıldığında, durum pek içaçıcı ve kısa zamanda düzelecekmiş gibi görünmüyor. Siz siz olun sakın olur olmaz şeyler için kimseyle tartışmayın!