“Çözüm için en önemli şehir Gaziantep’tir” lafı fevkalade önemlidir!

YAYINLAMA: 08 Mart 2015 / 18.00 | GÜNCELLEME: 08 Mart 2015 / 18.00

Geçen haftayı Türkiye’de en karlı kapatan Gaziantep oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gelmesiyle bir sürü sürücemede kalan mesele en azından çözüm yoluna girdi.

Bunda en büyük pay Abdulkadir Konukoğlu’nun.

Önceki hafta TÜRGEV’in açılışında Cumhurbaşkanı ile yanyana gelen Konukoğlu’nun, “Gaziantep’e gelseniz, epey konuşacak şey var” teklifi ve daveti üzerine özel kalemi Hasan Bey’den hemen tarih soruyor ve kararlaştırıldığı üzere önceki gün geldi.

 

Ünlü bir işadamının cemaatle ilişkilendirilmesi, sıkıntı yaşayan bir işadamının gammazlanması gibi bireysel sorunların dışında, OSB’deki seçim huzursuzluğu, yaklaşan genel seçimlerdeki sıralama kaygıları ve bir sürü sorun masaya yatırıldı. Önümüzdeki günlerde kentimiz açısından olumlu sonuçları göreceğimizi tahmin ediyorum.

 

Gaziantep’teki sıkıntı yerelden ziyade ulusal politikamızın ekonomiye yansımasıyla ilgili.

Siyasi istikrar olmazsa, ekonomik istikrar olmaz!

Mali piyasaları rahatlatmak, güven sağlamak için bakanları ile birlikte ABD’ye giden Başbakan Davutoğlu’nun gezisini yazan Hürriyet Gazetesi’nin ABD muhabiri Tolga Tanış’ın gözlemleri tam da bunu kanıtlar gibi!

“… Toplantılar şunu doğruladı. Evet, bir sıkıntı var. Ama sıkıntının aşılacağı yer, New York, Londra, Hong Kong ya da İstanbul değil. Ankara.”

 

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, ilginç bir konuya değiniyor. “Yabancı yatırımcı görüşmelerine hiçbir zaman Başbakanlar katılmaz. Başbakanın yanına Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı alarak tanıtım ve ikna kampanyasına çıkması hükümetin ekonomide iyice köşeye sıkışğını, yangının büyük olduğunu göstermektedir. Ancak bu ziyaret de uluslararası yatırımcıları ikna etmeye, ülkede para ve döviz piyasalarının ateşini söndürmeye yetmeyecektir.”

Öztrak’ın değerlendirmesi, fırsattan istifade, abartılı ve politik olmuş! Bana kalırsa, Başbakan Davutoğlu, kurmaylarını alıp, gözlerden ırak, rahatça uzun uzun değerlendirme yapabilecekleri bir mekana gitmişler. Tabii, bu arada uluslararası aktörlerle temas ve havayı koklamak da son derece faydalı olmuştur.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki ve geçen hafta içindeki öfkesinin Gaziantep’te azaldığı farkedildi. Merkez Bankası’na yüklenmediği gibi, bir anlamda gönüllerini de aldı, “Sorunu çözecek olan onlar” dedi ve ekledi: “Başbakan Yardımcısı Babacan ve Erdem Başçı ile ABD dönüşlerinde çağırıp kendileri ile görüşeceğim. Bir çözüm bulacağız.

 

Doların ateşi artınca Merkez Bankası’nın elindeki en iyi enstrüman faizleri artırmaktır. Eh, bu da Cumhurbaşkanı tarafından yasaklanınca ortaya bu kriz çıktı.

Aslında, faizleri artırmak hastalığı tedavi değil, olsa olsa pansuman yapmak gibi bir şey!

Bakalım, Cumhurbaşkanı’nın bu sert tavrına karşılık, bugün gazetemizin manşetinde var, mali piyasalar nasıl yanıt verecek!

 

Ortada yeteri kadar üretemeyen bir ülke var! Türkiye’nin 2014 yılı ithalatı 242 milyar 224 milyon dolar. İhracatı ise, 157 milyar 715 milyon dolar. Aradaki dış ticaret açığı da 85 milyar dolar.

 

Bakın, ’üretmeden tüketen’ ülke demiyorum, birçok yazar gibi. Çünkü, Türkiye üretiyor, ama üretimin önündeki yollar düz olmadığı gibi, pazarlamada da aşılması zor dağlar var! Gaziantep, buna en iyi örnek.  Kentin sanayisi üretiyor, katma değeri yüksek mallar olmasa da önemli üretim yapıyor. Satmaya gelince siyasi istikrarsızlık nedeniyle hem huzursuzluk var, hem de yollar kapalı!

Kuzey Irak Kürt Yönetimi, kanatlı hayvanları taşıyan TIR’larımıza 7 bin dolar vergi koydu! Tuhaf değil mi? Mesaj mı veriyorlar?

 

Cumhurbaşkanı, bir süredir Esad’a dokunmuyor. Sisi’yi pek ağzına almıyor. Suudi Kral’a bir ayın içinde iki kez gitti.

Gerçi Kral’la görüşmesi 35 dakika sürmüş, tercümeyi çıkarırsanız, 17 dakikalık bir görüşme anlamına gelir. Bir de Kral Hazretleri o gün nedense Sisi’yi de Riyad’a davet etmiş!

Her neyse, siyasi bir çıkış aranıyorsa, bu bile olumlu.

Gaziantep’i rahatlatacak olan, sanayideki sıkıntıları giderecek olan siyasi istikrardır, başka bir şey değil.

 

Geldi; bizi gördü, dinledi. “Çözüm için en önemli şehir Gaziantep’tir” demesi hem doğrudur, hem de anlamlı. O halde, gerekenin yapılmasını da beklemek hakkımız değil midir?

“Çözüm için en önemli şehir Gaziantep’tir” lafı fevkalade önemlidir!