Arınç ve Gökçek Sorunu Ne Olur?

YAYINLAMA: 24 Mart 2015 / 18.00 | GÜNCELLEME: 24 Mart 2015 / 18.00

Siyasal tarihimizi inceleyenler bilirler, her parti doğrudan bir hareket olarak yaşama geçmedi. Ya partide yaşanan iç hizip/anlaşmazlık sonucu ayrılanlar yeni parti kurdular ya da kapatılanın yerini alacak, o siyasal hareketi/anlayışı sürdürecekler  yeniden birleşip yola devam ettiler.

Bu tür siyasal oluşumların pek çok örneği var tarihimizde.

DP böyle bir anlaşmazlık sonucu  CHP’den kopan Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan tarafından kuruldu.

MP (Miilet Partisi) de daha kuruluş safhasını yaşayan  DP’den ayrılanlarca kuruldu. Sonraları  siyasal anlayışını da zaman içinde yenileyerek önce  KMP,  ardından CKMP ve en son MHP olarak siyasal arenada yerini aldı.

1950’li yılların ikinci yarısı 1954 genel seçiminden sonra DP’de  farklı düşünenler “Yaylacılar” olarak adlandırıldılar. Bu gruba dahil olan bir kısım DP’li milletvekili daha sonraları  Hürriyet Partisi’ni kurdular. DP kurucusu Fuat Köprülü bu yeni partinin kurucuları arasında yer aldı.

27 Mayıs 1960 askeri harekâtından önce TBMM’de DP, CHP, CKMP vardı.

“Kurucru Meclis” dönemi sonrasında kurulan   –CHP hariç-   partilerle siyasal alanda çekişmeler  bırakılan yerden tekrar başladı. O dönemde DP’lilerin kurup çatısı altında toplandıkları  AP (Adalet Partisi)  siyasal alanda etkinliğini hemen gösterdi. Ancak 1970’li yıllara gelindiğinde AP’de de iç hizipler Demokratik Parti’yi doğurdu.

1970’li yıllarda Erbakan’ın ve Türkeş’in başında bulunduğu partiler gelişirken,  demokrasiye yönelik iç huzurda kaygılar yaratan olaylar yaşandı. Ordu, siyasal ortamdaki huzursuzluğun ülke düzeyine yayılmaması için kendi iç dünyasındaki girişimleri bastırıp, demokrasi için yaraya yeni bir hamle ile neşter atması  yaşandı. Tutmayınca da 12 Eylül 1980 askeri harektı geldi.

Bu süreci tümüyle yaşadım.

1980 sonrası da malum…  Birlikte yaşadık.

                                                                  *****
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)’inde şu günlerde “çözüm süreci” konusunda kimi anlaşamamazlıklar yaşanıyor. Aslına bakıldığında bizim demokrasi tarihimize ters düşen bir manzara değil.

Geçmişte hep böyle oldu. Kiminde “kol kırıldı yen içinde kaldı.” Kimi zaman da yollar ayrıldı, yeni-yeni partiler zuhur etti.

“-Peki, şimdi ne olacak?”  diyorsunuz biliyorum.Falcı/kâhin değilim elbet. Hele de siyaset gibi pek de ilgilenmediğim alanda görüş belirtmem isabetli olur mu bilemem. Ancak bu konunun b ir de “görünen köy…” yanı var.

AKP yönetimi yaşanan son olumsuz durumu/sorunu basiretle/sağduyu ile çözüme kavuşturamazsa siyasal alandaRihter ölçeğinde deprem  olur mu?

                                                                   ***** 
Bizde siyaset hep böyledir.

Darılmalar/küsmeler, barışmalar, ayrılıp gitmeler olur ve sular bir yerde durulur. 

Arınç ve Gökçek arasındaki atışmanın bugünkü siyasal ortamda büyütülmesine izin verilmeyecek… “Kırılan kol”un  acısının sineye çekilip yola devam edilmesinden başka  yol yok ortada.

      Bana  -anladığım kadarıyla- böyle görünüyor.

 

Arınç ve Gökçek  Sorunu Ne Olur?