Kahraman piyonlar!..

YAYINLAMA: 14 Nisan 2015 / 20.00 | GÜNCELLEME: 14 Nisan 2015 / 20.00

Futbolseverlerin kabus gibi üzerine çöken Fenerbahçe otobüsünün kurşunlanması ve liglere verilen ara, Cumhurbaşkanının müdahalesi ile önceki gün sona erdi ve maçlar yeniden başladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın davetiyle Yıldız Sarayı’nda bir masa etrafında biraraya gelen takım kaptanlarının o süt dökmüş kediler gibi mahsun, sakin, saygılı, birbirlerine sevgi dolu, o candan halleri yok mu, beni perişan etti!

Gazetelerde adı verilmeyen bir kaptan o toplantıda şöyle konuşmuş:
Sayın cumhurbaşkanım, kimse kimseye sarılamıyor. Taraftar baskısından, başkanların atışmasından dolayı!..

Buna inanıyorum çünkü doğru bir tespit.

Benzer şeyleri televizyonda bir tartışma programında Avukat Kezban Hatemi de söylemişti:

Beni üzen bir şey de, milletvekillerinin halkın karşısında  birbirlerine demedik lafı bırakmadıkları halde meclis birlikte yemek yiyip, çay kahve içip sohbet ediyor olması.

 

Tribünlere oynayanları iyi tahlil etmek lazım. Sahada veya mikrofon karşısında öfkesine kapılanlar, nefret ve şiddet gösterisinde bulunarak paye toplamaya çalışanlar, yaratılan yanlış algı nedeniyle kahraman gibi gösteriliyor. Oysa, insanlar gerçek kişiliklerini bu gibi davranışlarıyla ele veriyor. 

Topluma kötü örnek olan bu piyonların arkasındakileri nasıl halledeceğiz, asıl buna çare bulunmalı.

 

 

Kent milliyetçileri

Bazı siyasilerin, “Bizde ithal aday yok” demesini hem yadırgıyorum, hem de bilinçsiz söylenmiş boş, yakışıksız  laf olarak değerlendiriyorum.

İthal, kelimesinin manasını TDK sözlüğü şöyle açıklıyor: 1. İçine alma 2. Bir ülkeye başka ülkelerden mal getirme veya satın alma 3. Başka ülkelerden alınan mal.

Oldu mu şimdi? Umarım bu çirkinlik tekrarlanmaz.

 

Bu söylem aslında seçmenlere karşı da saygısızlık değil midir?

Gaziantep’te oy kullanan seçmenlerin hepsi Antepli mi?

Aday adaylarına “Kaç göbekten beri Anteplisiniz?” gibi yakışıksız sorular sorulabilir mi?

İyi bari, bundan sonra aday adaylarından ‘şecere’ de sorulsun!

 

İtalya’nın Inter Milan takımı Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupasını kaldırdığında, 80 bin kişilik San Siro Stadyumunda bütün İtalyanlar’ın sevinçten başları dönmüş, kendilerinden geçmişti. Çimin üzerinde şampiyonluk turunu atan takıma baktım, içlerinden birisi bile İtalyan değildi!

Demem odur ki, başarı için kurduğunuz takım/ekip önemli, etnisiteye bakanlara bu zamanda uygar denmiyor...

 

 

Hillary Clinton adaylığını açıkladı

ABD’de gelecek sene Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimi için hareket başladı.

Hillary Clinton, şimdilik aday adayı. Önce önseçime girecek ve kendi partisi Demokratların adayı olmak için çalışacak.

Yapılan bütün anket ve araştırmalarda ismi açık ara ‘Demokratların adayı’ olarak çıkıyor. Henüz erken diyeceğim ama geçenlerde Obama da destek verdi, “Hillary mükemmel bir başkan olur” dedi.

 

Diğer parti, Cumhuriyetçilerin adayı ise Jeb Bush(62).

O da partisinden olağanüstü destek görüyor. Henüz aday adaylığını açıklamadı ama vakıfların ve şirketlerinin yönetim kurulu üyeliğini bırakmasından anlaşılıyor ki, bu işe soyunacak.

 

Hillary, eski başkan Bill Clinton’ın eşi. Jeb ise baba Bush’un oğlu, yani son başkan Bush’un küçük kardeşi. Söylenen, eski Florida valisi Jeb’in kariyeri ve kalitesinin kardeşininkinden çok daha iyi olduğu...

 

Şimdi...

320 milyonluk Amerika’da adamın ‘köküne gıran mı girdi’ ki, başkanlık babadan önce büyük oğula, sonra küçük oğula, kocadan karısına kalıyor!

Amerika’da AK Parti’nin kuralı geçmiyor, yani akrabalık adaylığı etkilemiyor. Suç, nasıl bireyselse; demokratik haklar da özgür...

Avrupa’da böyle değil. En azından takip ettiğim son 50 yıllık süreçte  böyle bir şey hatırlamıyorum.

Amerika’da Kennedy ailesinden de iki kardeş başkan olmuştu. Ama Amerikalılar onları öldürdüler.

Türkiye’de Özal ailesi bu işe biraz yanaşır gibi olmuştu ama olmadı.

Ama onlarda olmayıp da bizde olan başka bir şey var.

Bizde derneklerin, federasyonların, cemiyetlerin, meslek odalarının 30, 40 hatta 50 yıldır değişmeyen başkanları var. Hayat standardı artıp, yaşam süresi uzayınca bu rakamlar inşallah 60’a, 70’e falan çıkabilecek! Bu da bizim standardımız.

 

 

 Kızı yaşlı ağaya verin,

sorun bitsin uğraşmayalım…

 Biz de nasıl bir algı oluşturdularsa, AK Parti’de hiç kavga ve küskünlük olmaz, olsa bile asla dışarı sızdırılmaz, iç bünyede hemen halledilir!..

Oysa, hiç de öyle değil! Diğer partilerde nasıl çekişmeler, kavgalar, kırılmalar varsa AK Parti’de de var.

Eski Anadolu Ajansı Genel Müdürü, Yeni Şafak gazetesi yazarı Kemal Öztürk AK Parti’den Sakarya milletvekili aday adayı olmuştu. Aday listelerinin açıklandığı gün büyük şok yaşayan yandaş kalem Öztürk, YSK’ya sunulan listede adını göremeyince nedenini ‘Bülent Arınç-Melih Gökçek kavgasına’ bağladı.

Aklım başıma geldi” başlıklı dünkü yazısında Öztürk, adını kimin çizdiği üzerine kafa yordu, hakkında dolaşan ‘söylentilere’ değindi.

Bülent Arınç’a savaş açan Melih Gökçek’in oğlu Osman Gökçek aday yapılmayınca, buna karşılık “Arınç’a ceza olarak” kendisine “siyasi berdel” yakıştırmasında bulundu.

Öztürk dün köşesinde bu olayı şöyle değerlendirdi:

Bu tez doğruysa, acaba büyüklerimiz ‘yahu Kemal,  Arınç’ın oğlu değil, ayrıca Arınç’a danışman olduğu kadar, Erdoğan’a da yakın danışmanlık yaptı, niye kesiyoruz adamı’ demek niye akıllarına gelmemiş? Demek ki, ‘kızı yaşlı ağaya verin, sorun bitsin uğraşmayalım’ der gibi düşünmeden, çizdiler üzerimizi!

Lakin, Öztürk’ün durumu vahim! AK Parti’nin bazı icraatlarını eleştirirse, ‘Aday olamadı, eleştirmeye başladı, nankör’ diyecekler. Eleştirmezse, ‘Hala beklentisi var AK Parti borazanının!’ damgasını yiyecek!

Siyasi berdel olmak işte böyle zor bir durum.

Kahraman piyonlar!..