Coğrafya kaderdir!..

YAYINLAMA: 04 Mayıs 2015 / 20.00 | GÜNCELLEME: 04 Mayıs 2015 / 20.00

Bugünlerde yine Suriye konusu gündeme oturdu.

Gazete haberlerine göre komşu vilayetlerde Suriyeliler ile gerginlik yaşanıyor. Bıçakla yaralamalar oluyor. Ölümlü vakalar değil ama endişe verici gelişmeler yaşanıyor.

Gaziantep’te seçim çalışması yapan medya çalışanlarına  en çok iletilen şikayet konusu Suriyeliler!

 

Halkın şikayetleri tabii ki dikkate alınmalı ve incelenmeli. Ancak, bu şikayetlerin çoğu bireysel, toplumu hedef alan cinsten değil! Örneğin, Suriyeliler’in ucuz işgücü, Antepliler’in işini elinden aldığı en yaygın şikayet konusu.

Ancak, istatistikler bunu doğrulamadığı gibi tekzip de ediyor.

Suriyeliler’in kentimize gelmeye başladığı 2011 yılında Gaziantep’te işsizlik oranı yüzde 14.4 iken 2013 yılında bu oran yüzde 6.9’a gerilemiş. Yani, şikayetlerin gerçekle bir ilgisi yok. Üstelik, Gaziantep’te çalışmak isteyen herkese iş var. Ama daha kazançlı, daha az yorulacağınız bir iş arıyorsanız, bu da insanların hakkıdır, fakat işsizlik tablosunu değiştirmez.

 

Kaçakçılık, kadın ticareti, organ mafyaları Gaziantep’in ve bölgenin olmazsa olmazı! Ancak, bunlar Suriyeliler’den önce de vardı, şimdi de var.

Gaziantep, büyük bir metropol. Sınıra yakın, kozmopolit, yaşamı büyük ölçüde kayıtdışılık, spekülasyon üzerine kurulmuş, girişimciliği dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar gelişmiş, nev-i şahsına münhasır bir kent vesselam!

Kahkenin üçü, Antep’in içi’ darbımeseline sahip bu şehirde, Suriyeliler’in esamesi mi okunur Allah aşkına! Bu şehir adama külahı ters giydirir!

 

Ekonomide, ‘self-enslavement’ deyimini duydunuz mu hiç? Kendini gönüllü olarak köleleştirmek anlamına geliyor. İtaat ediyorsun ve riyakarlığın da ödülünü alıyorsun. Aslında bu konuda çok şey yazmak isterim. Çünkü, bu deyimi derinlemesine anlatmak için bundan daha güzel bir mekan olmasa gerek bütün dünyada!..

Konu Suriyeliler, sapmak istemiyorum.

 

Böyle bir kentin ‘şikayetçi’ olmasını yadırgıyorum. Hem adamları ucuza çalıştır, kullan, istismar et, sonra da Suriyeliler düzenimizi bozuyor diye şikayetçi ol!

Düzenin düzen olsa, gel gözümün yağını ye!

Gaziantep, çatlak sesler bir kenara, bu durumdan şikayetçi değil zaten! Kurt puslu havayı severmiş, biz de bu puslu havadan daha çok yararlanmanın yollarını aramalıyız.

Çünkü, bu puslu hava bugünden yarına dağılacak gibi değil. Bilimsel raporlarda bile daha yıllarca sürecek diye saptamalar var.

 

Coğrafya kaderdir! Coğrafya ülkelerin/kentlerin kaderini belirler. Bunu biraz deşmek istiyorum.

1332 yılında Tunus’ta dünyaya gelen ve 1406 yılında Kahire’de vefat eden İbn Haldun’un yüzyıllarca önce söylediği söz: Coğrafya kaderdir.

Coğrafi tarihi ve sosyo-ekonomik verilere dayanan gücü ifade etmek için günümüzde, jeopolitik terimi kullanılmaktadır.

Napoleon Bonaparte(1769-1821), Ülkelerin/kentlerin  kaderlerini coğrafyaları belirler sözü ile jeopolitiğin önemini vurgulamakla birlikte, jeopolitik tanımlamasının ilk kullanımı 19’uncu yüzyılın sonlarındadır. İsveçli bir coğrafyacı olan Rudolf Kjellen(1864-1922),jeopolitiğiCoğrafi teşekkül veya yer içinde, ilmi olarak araştırılmasıolarak tanımlamıştır.

Bir başka deyişle jeopolitik, tabiat kanunları ve insanların davranışları açısından araştırma ve değerlendirilmesidir.

General Profesör Karl Ernst Haushofer (1869-1946) ise jeopolitiği, “Coğrafi bölgenin ve tarihi gelişmelerin etkisi altında, üzerinde yaşanılan yer ile ilişkisi olarak ifade etmiştir.Yine Haushofer’e göre jeopolitik; Yeryüzü ilişkilerinin siyasi gelişmelerle olan bağlantısının ilmidir.

 

Bu kadar bilimsellikten sonra, Gaziantep’e ve Suriye’ye, Suriyeliler’e dönersek, puslu havada kaderimizi değiştirecek o kadar çok fırsat var ki…

Coğrafya kaderdir!..