Zaman Öldürmekten Başka Ne Yaptık ki?

YAYINLAMA: 31 Mayıs 2015 / 20.00 | GÜNCELLEME: 31 Mayıs 2015 / 20.00

1953’den bu yana tam 62 yıl geçmiş…  Bu benim gazetecilik yaşım.

Zaman nasıl akıp gitti? 

      Anlayabildim mi acaba?   Geçen gün, 62 yıllık süreçte gazetelere /dergilere/ajanslara yazdığım haberleri, röportajları ve karikatürlerimi görünce dolu-dolu yaşadığımın farkına vardım.

Gazetecilik yaşamımda olsun, özel yaşamımda olsun; yaşayıp havasını soluduğum, suyundan,  nimetlerinden yararlandığım bu toprakları, bu insanları düşünerek yararlı olmanın sevdasına kapılıp, mutluluk kapıları araladım kendime.

Şimdi, görüyorum ki; öylesine çok, öylesine küçüklü-büyüklü mutluluk kapıları açmışım ki yaptığım haberlerle/ropörtajlarla… Ne kadar da isterdim,  bu kupürlerinden oluşan bir sergi açayım. Açayım da;  62 yıl sonra ülkemin/kentiminnereden nereye nasıl geldiğini yetişen yeni kuşaklar, kente  yeni gelenler  görüp öğrensin/bilsinler.

“Sonradan gelenler”;  hazır buldukları hizmetlerin/olanakların  “kendilerinden öncekiler”in bir hediyesi/fedakarlığı olduğunun farkına varamadığı sürece ne yaşadığı ortamın nimetleri için şükretmeyi bilir, ne de gelecek için artı hizmet  isteğini kafasında oluşturabilir.

 Ne yazık ki bunu yaşıyor ülkem…

*****  

Zaman akıp gidiyor. Her an akıp giden ve yeterincedeğerlendiremediğimiz için de;  yaşam hanemize “zarar” olarak yazılan küçüklü-büyüklü “zaman dilimlerimezarlığı”mızın ne denli önemli bir yitik olduğunu bir anlayabilsek/bilebilsek.

 Bilebilseydik,  kim bilir daha neler katardık dünyamıza. Ama zaman akıp gitti.  “Zaman zararı”  yaşamımızın utancı olmuş, ne yaparsın ki..  Böyle bir durumda ayna önüne geçip kendimizle bir sayışma/muhasebe yapabildik mi? Yapabiliyor muyuz?  Yapamadık ve yapamayız da…

      Çünkü… Siz,  hiç gördünüz mü geçmişin zaman dilimlerini “zarar hanesi”ne yazmış bir kişinin pişmanlık çırpınışını?  Ben görmedim/göremedim. Siz de görmediniz, tanık olmadınız biliyorum.  Nedeni de, yeterli kültürel birikimi olmayan bir toplum olarak geçmişin hatalarını tekrarlamak, aynı hataya düşmemek gibi bir “yaşam dersi” okumadık da ondan.

      “Günü gün eden” bir anlayışın kısır döngüsü içinden bir an sıyrılıp 62 yıl öncesinin haberlerini ve fotoğraflarını görünce bunları düşündüm. Üzmüşsem bağışlayınız.

 

                                                                             *****

“Çok Partili Döneme” geçeli de yarım yüzyıldan fazla zaman oldu. Zaman akıp gitti. Hâlâ demokrasi adına cebelleşip duruyoruz. Zaman öldürmekten ve birbirimizi batağa/çamura sokup çıkarmaktan başka ne yaptık ki?

 

Zaman Öldürmekten Başka Ne Yaptık ki?