Ağaç

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Vatani görevim için 1963 senesi ekim ayında Sivas’a gitmiştim. Sivas Selçuklu Devleti’nin önemli şehirlerinden biri idi. Bu şehirde Selçuklu mimarisi eserlerin varlığı beni çok etkilemişti. Aklımda kalanlar içinde Sivas’ta tarihi bir hamam vardı. Yine asırlarca hizmet vermiş, tıpkı Bursa’daki tarihi hamamlar gibi . Buralarda geçirdiğim iki sene yaşamımda önemli bir bölüm olarak derin izlerle abide gibi durur. 27 Mayıs’ın önemli kişilerinden birisi olan Mithat Ceylan Paşa, Tümen komutanı olarak görev yapmaktaydı.

 

Aynı tarIhlerde  Kara Kuvvetleri Komutanı ise Türk Silahlı Kuvvetleri’nde özel bir yeri olan Cemal Tural Paşa görevde idi.  Bence Türkiye’nin Silahlı Kuvvetleri tarihinde önemli bir yeri işgal ettiğini düşünmekteyim. Önemli bir askerdi. O kadar kuralcı bir komutandı ki uçakla Erzurum’a giderken Erzincan üzerinden geçişte havaalanında mutlaka bir birlik selam duruşunda beklerdi. Bir ihtimal uçak Erzincan’a inerse hava alanında mutlaka bir birlik hazır olda beklerdi.

 

Kara kuvvetlerine bağlı birlikler her an teftişe hazır bekler, sadece Cemal Tural ismi duyulsa bile oldukları yerde ayağa kalkar, esas duruşa geçerlerdi. Askeri disiplin bu komutanın hem Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevi sürecinde vardı, hem de Genel Kurmay Başkanlığı  döneminde de devam etmişti. 

 

Askeri yönetimi konusunda herhangi bir söz söylemeye mezun olmadığımı düşünmekteyim. Çünkü fazla bir araştırma yapacak veri tabanına ulaşamadım. Fakat Cemal Tuıral Paşa hakkında bildiğim çok önemli bir ayrıntı mevcuttur. Tural Paşa bir doğa hayranı insan olduğunu bilirdim. Hatta Karar Kuvvetleri komutanlığı döneminde bütün birliklere tamim göndererek askerin boş zamanında taş taşıtma işlemi yerine ağaç diktirerek değerlendirilmesi konusunda bir emri olduğuna şahit olmuştum.

 

Bu nedenle birlik komutanları bulacağı her köşe bucağa ağaç dikilmesi bir önemli görevdi. Bu görev yapılışı zamanında çeşitli görevlerde bulunan bir albay, Cemal Tural Paşa’nın bu emirlerini yerine getirmek için görev üstlenirdi. Özcan Sunay Albay, Tural paşanın ilk telefonla aradığı insan olurdu. Bilhassa Erzurum’a  giderken uçakta saptadığı yerleri, hava alanına indiğinde hemen Sunay albayı arayıp gördüğü çıplak tepelerin koordinatlarını verir, buralara ağaç dikilmesini hemen emir buyururdu. Sunay albayım ne yapar eder o yörenin iklimine giden ağaçları temin ederdi. En yakın birliğe gönderip dikilmesini sağlardı.

 

Yüzlerce, binlerce ağaş diktirdiği bir gerçektir. Ağaçla yatar ağaçla kalkardı Sunay albayım.  Albayımın ne gecesi nede gündüzü ağaçsız geçmezdi. Sivas’ta bile yüzlerce ağacı kepenek pınarının etrafına diktirildiğini hatırlarım. Sunay albay emekli olduktan sonra Ankara’ya yerleşir. Gel zaman git zaman emekliliğin keyfini çıkarır , ağaç konusunda alıştığı dikim yörelerini hiç unutmamıştır. 

 

Bir kaç sene evvel Sunay Albayım hakkın rahmetine kavuştu. Evlatları ve sevenleri kendisini ağaç ve tabiata adamış olan bu insanın vefatına doğal olarak çok üzülürler. Mezarlıkta müstesna bir yere defnederler. Bu doğa aşığı özel insanın mezarına bir sene sonra giden evlatları mezarın ayak tarafında ve baş tarafında birer ağacın kendiliğinden yeşerip büyüdüğüne şahit olurlar. Bu gün Ankara’daki mezarlıkta çok uzaktan seçilebilen 327 ada I-1 parselde ki rahmetli Özcan Sunay albayın  biri ayak ucunda diğeri ise baş ucunda duran iki büyük ağaç, sulh ve sukun içinde uyuyan Sunay albayın mezarını süslemektedir.

Ağaç