Bu Seçimin Düşündürdükleri…
İnsanoğlunun zaafıdır, ayna önüne geçip haline/durumuna bakmaz da karşısındakinin ayıbını/noksanını arar.
7 Haziran sonrasını siyasal manzarasında şimdi –aklı evveller- partilerin durumları üzerinden söz ederken şaşkınlık içinde oldukları gözleniyor.…
AKP “Dimyat’a giderken evdeki bulgurdan oldu mu desek?.. Yoksa,” “Tek başına iktidar” iken bu kez eve kuma gelmişliğin üzüntüsü mü desek?... “Balkon konuşmaları”nın o çok coşkulu manzarası mazide kaldı mı desek?..
Sonuç o ki; önceki seçimlerdeki rüzgârı parti olarak yakalayamamanın, muhalefeti arkadan izleyip eleştirilere yanıt yetiştirememenin alınan sonuçta etken olduğunu göz ardı etmemek gerek… Bu durum seçmen üzerinde olumsuz bir kanı yaratmış olacak ki, AKP oy kaybıyla çıktı bu seçimden. “Üç dönem” uygulamasının da seçim heyecanına olumsuz etki yarattığı da ayrı bir gerçek.
Aslında siyasal barometredeesecek rüzgarın ne denli şiddetli olacağını kaptan köşkü iyi biliyordu. Biliyordu ve Doğu illerindeki partisel çözülüşün önü söylemlerle kesilmeye çalışıldı. Çalışıldı, ancak barajın dolduğu/taştığı noktada yapılacak müdahalenin bir yararı olamazdı elbet. Nitekim olmadı, Doğu illerinde oy kaybı yaşandı.
CHP’nin “aş kotarıp, mutfak çerçevesi”nden götürdüğü seçim kampanyası görünürde “kabul görmüş” olmasına karşın bunun sandık sonuçlarına yansımaması siyasetin bir cilvesi! olsa gerek. Bu kadarla da olsa belki katlanılır… Bunca coşkulu mitinglere karşın CHP’nin önceki seçime göre oy kaybı yaşaması çok manidar bir durum değil de ne? Görünür manzara, parti yurt düzeyinde nerede kadınlar ve gençlerle seçime sarılmışsa o illerde başarıyı yakalamış olması… Bir de, partiye yönelik eleştirilerde halâ “kıtlık yılları” ve de 1946 yılında demokrasiye geçişteki ilk seçimin olumsuzluklarının siyasal arenada geçerli anlayış ve geçer kabul görmesi… Bu da parti olarak kimi seçmene kendini ifade edememe/tanıtamama olsa gerek…
MHP’nin yükselen bir grafik çizeceği görünür bir manzara idi. “Rüzgârı arkaya almış” hava vardı partide… Aslında “Ana muhalefet Partisi” kimliği kazanılabileceği de parti çevrelerinde söyleniliyordu. Seçimden en kârlı çıkan parti oldu MHP… Bu sonuçta, son dönmede “Türk” kimliğine yönelik anlamsız, hatta zaman-zaman hakarete varan saldırıların yarattığı karşı tepkinin payı olduğu bir gerçek... MHP için asıl sınav şimdi başlıyor. Kurulacak koalisyon hükümetinde yer alır-almaz bilemeyiz ama, bugünkü siyasal çizgisini/başarısını korumak için ödünsüz bir tavır mı, yoksa ülke gerçeklerini de göz önüne alıp o koşullarda bir siyaset rotasına mı girecek bilemeyiz. Elbette en önemli olan ülkenin içine itildiği açmazdan/labirentten sağlıklı kararla alınarak çıkması…
HDP bu seçime daha öncelerden yapageldiği ölçümlemelerin verilerini dikkate alarak kararını verdi. Yoksa bir kişi yüzde yüz kaybedeceği bir güreşe, siyasal yarışmaya girer mi? Kimi çevrelerin barajı aşamaz olumsuz propaganda pompalamasına karşın alınan sonucun değerlendirmesini siyasal çevreler gerçekçi bir gözle görüp, analiz etmeliler. Sonuçta HDP bu seçimde TBMM’ye seçimle gelmiş bir parti olarak ülke siyasetinde yerini almış oldu. Bundan sonrası göstereceği ülke severlik onun en büyük sınavı olacak…
SON SÖZ olarak şunu söyleyelim: Bu ülke hepimizin. Birlikteliklerle çok güzel anıtlar dikebiliriz bu kutsal topraklara… Ama, bozguncu anlayış da hiç tutunamaz bu milletin önünde…