Bir röportaj üzerine yorum…

YAYINLAMA: 08 Temmuz 2015 / 20.00 | GÜNCELLEME: 08 Temmuz 2015 / 20.00

Sabahleyin gazeteyi açıp da haberi görünce gülümsedim, “Helal olsun, bizim adam koca Bülent Arınç’a fark atıyor…” dedim.

Gazetenin manşeti şöyle:

Uzer’den salvolar!.. Uzer sessizliğini bozdu. Listede üçüncü sıradayken son dakikada çıkarıldı. Uzer, partinin sinir uçları yorumladı…

 

Bunları okuyunca ne düşünürsünüz?

Bülent Arınç, seçimden önce Melih Gökçek için “Ankara’yı parsel parsel sattı. Seçimden sonra bunların hepsini açıklayacağım” demişti.

7 Haziran seçiminden sonra 8 Haziran’da gazeteciler Arınç’a sözünü hatırlatıp beklenen patlamayı yapmasını istediler. Arınç ne demişti, hatırlayalım:

Seçimden sonra dedim, doğru. Ama daha bugün erken. Bir tam gün geçmedi ki! Sabırlı olun, bekleyin…

Tahmin edileceği gibi işi orada kaldı, daha sonra gazetecilere bu konuyla ilgili soru sordurulmadı ve kaynayıp gitti…

 

İşte ben bütün bunları düşününce, Uzer’den gelecek salvoları okumadan evvel, helal olsun bizim adama, dedim içimden.

Tanıyan arkadaşlarım hep bana çok aceleci olduğumu söylerler, nitekim bu kez de öyle oldu!

Gazete herhalde haberini okutmak için alakasız, abartılı manşet atmış! ‘Salvolar’ diyor; sözlük anlamı, ‘Genellikle topla yapılan yaylım ateş” demek. Günlük kullanımda da, ‘yaylım ateş’ anlamındadır.

Yaylım’ından vazgeçtik, eski piyade tüfeğinden çıkan tek kurşun bile yok tam sayfalık röportajda!..

 

Ama bakın neler var…

Ahmet Uzer’in Büyükşehir Belediye Başkanlığını istediği, hem de çok istediği, bilinen bir gerçekti. Olmadı, milletvekilliği istedi. Zaten bunu kendisi de söylüyor. Hem söz de verilmiş. Samimiyetine inanıyorum. İsminin üçüncü sırada olduğunu ben de duymuştum. Kendisi de rahattı zaten.

Peki, ne oldu da, son saniyede ışınlandı?

Uzer, bunu şöyle açıklıyor: “Tabii neden milletvekili aday listesinde yer almadığımıza dair bir izahat parti üst yönetimi tarafından bize yapıldı. Ancak bunu kamuoyunda paylaşmak bize yakışmaz. Son olarak bir hafta önce Ankara’da Cumhurbaşkanımızla bir iftar yemeğinde bir araya geldik. Kendisi beni görünce gülümsedi. O zaman ben de gülümsedim ve orada çok güzel bir ortam oluştu. Milletvekili olmuşuz, olmamışız bu çok da önemli değil…

Eh, bu durumda, olay tatlıya bağlanmış, aynen masallardaki gibi olmuş, “Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine…(*)

 

Uzer, halkın neden AK Parti’ye oy vermediğine doğru teşhis koyuyor:

İnsanlar AK Parti’ye bir ders vermek istediler. AK Parti’nin diktatörlüğe doğru gittiği yönünde algıya kapıldılar. İnsanlar AK Parti’ye bir ikaz vermek istediler. Ama bu ikazın ölçüsü biraz kaçtı.

Bunu söyleyen Uzer, hemen arkasından öyle bir kelam ediyor ki, konan teşhise doğru ilaç yazamayan acemi bir doktorun hatasına düşüyor!

“… Genel kanı tek parti iktidarının gideceğini bilseydik Ak Parti’ye oy vermeye devam ederdik!..

Olur mu öyle şey! Partililer oy vermeyerek hedefine ulaşmış. Muhtemel bir erken seçimde, diktatörlüğe gideceğini bildikleri bir partiye, ne değişti ki oy versinler?…

 

Uzer, “… Ama son seçimde Türkiye’de AK Parti 9 puan gerilerken Gaziantep’te 14 puan gerilemek düşündürücü bir durum” derken bence doğru mantık şöyle olmalı: Gaziantep’te AK Parti yüzde 47.03 ile Türkiye’de alınan yüzde 40.8’in 7 puan önünde oy almak başarısını gösterdi.

Uzer, böyle bir mantık kursaydı daha rasyonel, ayağı yere basan değerlendirmeler yapabilirdi.

Ancak, AK Parti’nin MHP’ye ve HDP’ye kaptırdığı oy yüzdelerindeki tahminleri doğru.

AK Parti 15 puan kaptırmış, 3 puan da CHP, etti 18 puan.

MHP 8 puan, HDP de 10 puan kazanmış, etti mi 18 puan.

Uzer, partisinin oy kaybının 5-6 puanı HDP’ye, 8-9 puanı da MHP gittiğini düşünüyor. Metamatik Uzer’i doğruluyor.

 

Bazı belediyelerimizin halkla ilişkiler kısmında bazı sıkıntılar olabilir” diye belediyelere biraz dokunmaya teşebbüs ediyor ama sonuçta “Açıkçası belediyelerimiz ellerinden gelen hizmeti yaptılar” diyor. Bu yetmez!

Keşke belediyelerin ismini ağzına hiç almasaydı veya daha doğrusu ve gerçeği, belediyeler olmasaydı AK Parti’nin oy yüzdesi Gaziantep’te çok daha düşük çıkardı, diyebilseydi ‘bravo’ derdim.

Bu şehirde bir belediye dürüst davranıp imar planına aykırı davrananlara yasaları uygulayabiliyorsa, ayakta alkışlamak yerine eleştiriliyorsa buna ‘ayıp’ tan başka ne denebilir ki!..

 

Ve en alıcı konu: Suriyeliler…

Ahmet Uzer korkunç yanılıyor! Suriyeliler’in AK Partisi’nin oy kaybında hiçbir rolü yok, diyor.

Bu kadar rapor yayınlandı, hiçbirisini okumadı mı Uzer?

Ben ona daha yeni çıkan bir kitabı tavsiye ediyorum. Her şeyi bir kenara bıraksın, yalnız bunu okusun, fikri, düşünceleri, yorumları değişecek!...

M. Murat Erdoğan’ın ‘Türkiye’deki Suriyeliler-Toplumsal Kabul ve Uyum’.

 

Sonuç…

Ahmet Uzer’in Bülent Arınç’ın bırakın önüne geçip fark atmasını, gersinde kalmış…

Bir de… Siyaset meslek değildir, onurlu bir görevdir. Tadında bırakılırsa, anılarda hep tatlı kalır…

(*) ‘Laf olsun, torba dolsun; maksat muhabbet olsun…’

Bir röportaj üzerine yorum…