“Özerklik” çıkışının düşündürdükleri…

YAYINLAMA: 21 Ağustos 2015 / 20.00 | GÜNCELLEME: 21 Ağustos 2015 / 20.00

      Geçen gün bu köşede “kafayı sıyırma” üzerine yazdım ama devamında yarar görüyorum. Karşınızdaki kişi;  size ya da başkalarına saygıda kusur ederse onu  “münasebetsiz!...” olarak değerlendiririz değil mi?  Peki,  Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gülten  Kışınak’ın akortsuz konuşmasını  “-Münasebetsiz!..”  deyip geçiştirecek miyiz?

      Ne diyor bu başı dönmüş hanım? 

      Diyarbakır’ın Sur ilçesinde geçtiğimiz günlerde  “Özerklik”  ilan eden DBP ve Sur  Belediyesi  Eşbaşkanları düzenlenen operasyonla gözaltına alınınca; durur mu Gülten Kışınak  “esti gürledi” aklınca: 

       “- Devlet gelip benim belediye başkanımı gözaltına alırsa, ben de özerklik ilan ederim.” demiş.

       Hööst!.. Kendine gel...

       Dikkatinizi çekerim, bu haddini bilmez “özerlik ilan ederim”  diyor da;  ilan etme eylemini sonraya bırakıyor.  “Özerklik ilan ettim” demiyor. Aklınca kurnaz tilki rolü oynuyor. “Ettim” dese ya, başına gelecekleri biliyor.

       Hadi, ilan et, seni de bir görelim.

       Gülten Kışınak;  Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin Başkanı…  Yani 657 sayılı Yasaya tabi Devlet görevlisi…  Ama devlete  “kafa atma” cüretini kendinde gören bir kafa… Şimdi bu kafanın verdiği mesajın içeriğini biraz irdeleyelim:

       “Bu halkın özerklik talebi, siyasi bir haktır. (…….) Bu halkın seçilmiş temsilcisine yapılan muameleyi yapan hukuk devleti değildir. (……..) Burada halkın iradesini temsil edenin sırtına basamazlar. Bunu yapan devlet, meşru bir devlet değildir. Bunu sorgulamak bizim hakkımızdır. Derhal gözaltına alınan arkadaşlarımız serbest bırakılmalıdır.”

       Emredersiniz Kışınak Hanım.  “Arkadaşım”  dediğiniz adamlar devletin içinde “özerklik ilanı” yapacak ve devlet de bu küstahlığa alkış tutacak!  Öyle mi?

      “Ben halkın seçilmiş başkanıyım. Beni halkım sorgular. Özerklik ilan ettim” demenin hiç sorgusu, cezası olmayacak. Oh, ne alâ!..

      Al devletten maaşı… Sonra  devlete hakaret et, kafa tut…

      İşte  “Kafayı sıyırma…” buna denir.

                                                                       *****

Doğu ve Güneydoğu’da  yıllar öncesinde açılan yaranın kabuk bağlamasını isteyen yok maalesef…  Dış ve iç kaynaklı hain odakların 1918’in tarihe gömülü kararlarını günümüzde uygulamaya kalkan  “kafayı sıyırmış”ların bu şaşkınlıkları da  -onlar adına- hüsranla son bulacak…  Hayal peşinde koştukları için bu gerçeği göremiyorlar.

                                                                        ******

        Bilinen bir gerçektir ki,  her şaşkınlığın, her hainliğin sonunda bir bedel ödeme vardır.

 

“Özerklik” çıkışının düşündürdükleri…