Siyasal markaj dönemi düşünceleri…
Yalnız değiliz. Birlikte olduğumuz/yaşadığımız nice insan, arkadaşımız/dostumuz yaşamımıza katkıda/etkide bulunup yönlendirirler bizi.
Toplumlarda “0rtak görüşler” böylece oluşur.
“Ortak görüşler” ne denli paylaşılırsa/büyürse o ölçüde de, kamuoyunun gücü olduğu ortaya çıkar. Çıkar ama, demokrasilerde ortak görüşün seslendirilmesi de ayrı bir sorundur toplumlar için… Hele de ortak görüş, demokrasi için bir tür ayar/akort ya da mihenk taşı ise…
Bu nedenle/amaçla çeşitli konularda anketler yapıldığını görürüz/yaşarız çeşitli konularda.
Örneğin, piyasaya sürülecek yeni bir ürün öncesi anketler yapılır. Edinilen bilgiler etrafında ürünün ambalajının şekline, rengine; hangi bölgelerde daha çok satış yapılabileceğine ve satış fiyatına ilişkin kararlar verilir. Bu, bir satış/pazarlama yönteminin gereğidir her işletme için… Burada yapılan, tüketicinin nabzını tutma anlamı taşır.
Siyaset dünyasında da; ön bilgi edinme, anketler, bire-bir görüşmeler büyük önem taşıyor günümüzde… Nabzı iyi tutan; seçim öncesi tutum, düşünce ve davranışıyla güven aşılayan her aday, “ kazanma hanesi”ne yazdırdığı (+) artılarla sandıktan zafer işareti vererek çıkar. Burada da birincil koşul, “Ortak görüş”ün ne gibi birlikteliklerle oluştuğunu bilmesi gerekir siyasete soyunanların. Tabii ki, siyasetin en kötü yönü/bilinmezi; “ortak görüş”ün kimilerince açık yüreklilikle ifade edilmemesi, siyaseti “sandık gizliliğine/mahremiyeti”ne hapsetmesi oluyor. O zaman da, bir bakıyorsunuz seçim öncesi tahminler, seçim sonrasında tekzip yemiş…
Şimdi yeni bir “seçim sath-ı maili”ne girmiş bulunuyoruz. Adettendir, yine ev-ev seçim ziyaretleri başlayacak, sıkı markaj yapılacak. Haneler üzerinden oy hesaplamalarında, ya yüzler gülecek, ya da yeniden kapılar çalınacak…
“-Mitingler yapılmayacak mı?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Onlar eskidendi… Artık ölçü olmakta çıkar oldu. Şimdi “ev-ev ziyaret/siyaset dönemi…”
X x x
Fi tarihinde… Bir gazeteci arkadaşımız akşam eve gelmiş. Yemekte olan-bitenini konuşurken, eşi, gündüz eve gelenlerden söz açıp mutlulukla anlatmış… Gelen siyasi partili bey ve yanındaki hanımlar, ülkeyi nasıl refaha kavuşturacaklarını anlatma bitirememişler. Gelen ekip kahve ve şeker/çikolata vb, hediyeler bırakırken kendisinden oy rica etmişler.O da “evet” demiş… Gazeteci arkadaşımızın eşi seçimde bu gelenlerin mensup olduğu partiye oy vereceğini eşine açıklayınca gazeteci arkadaşımız sormuş:
“- Sen bu gelenleri tanıyor musun?”
“- Yooo… Tanısam, tanımasam ne olacak?”
“- Canım orayı sonra konuşuruz. Sen bu gelenleri çok karılı sistemi savunduğunu biliyor musun?
“-Nereden bileceğim, sen söylüyorsun.”
“-Ama bilmen gerekir… Yarın bu adamlar iş başına gelince dört eş alınabileceğine karar verirlerse? Bir de kendi durumunu düşün… Erkek aday, yanına onca hanımı alıp gelmiş… Bir şey anlamadın mı?
Gazeteci arkadaşımızın eşi, bu soru karşısında bir an durduktan sonra;
“- Uyyy!.. b.. yiyenin herifi az daha kandıracaklardı beni… diye öfkesini kusar.
X x x
Dedim ya, fi tarihindeydi bu olay… Şimdi çok sular aktı/geçti seçim köprüsünün altından… Şimdilerde siyasilere gazete sayfalarından ilânı aşk edip köle olmak isteyen hatunlar var bu toplumda.
Ama bu da geçeeeer!..