SAHİ SİZ HİÇ İÇ SAVAŞ YAŞADINIZ MI ?
Siz hiç iç savaş yaşayan bir ülkede yaşadınız mı? Ya da iç savaş yaşamış bir ülkeyi gezdiniz mi?
Ben 2000 yılında Lübnan'ın başkenti Beyrut'a Gaziantep Ticaret Odası Meclis üyeleriyle birlikte Gaziantep ve Kilis valilerinin de katıldığı bir seyahatte gitmiştim. Suriye üzerinden karayolu ile girdik Lübnan'a. Beka Vadisi üzerinden Beyrut'a vardık. İç savaş 10 yıl önce sona ermişti. 1975 yılında başlayan iç savaş 1990 yılına kadar sürmüştü. O dönemin siyah beyaz televizyonlarından ya da radyolarından Lübnan'da ki çatışmalardan haberler dinlerken çokta önemsemiyordum. Çünkü savaşın yakıcılığını, orada yaşanan acıları hissetmiyordum. Ne ki Beyrut'un sokaklarında gezerken savaşın yıkımını çok net bir biçimde görüyorduk. Yüksek otel binalarının bir tarafı ağır silahlarla göçertilmiş, evlerin balkonları briketlerle sadece ya ışık almak için ya da savaşta ateş edecek bir açıklık elde edilmesi için örülmüştü. İç savaşın akıllardan çıkmaması için balkonlara örülen duvarlarda, binalarda ki kurşun izleri de restore edilmemişti.
Beyrut Ticaret Odasında yapılan toplantıda ekonomik konular konuşuldu. Heyetimiz içinden Lübnan'ın ekonomisi ile ilgili sorular soruldu. Ancak benim aklım iç savaştaydı. İç savaşın sonuçlarını bugün nasıl yaşadıklarını, sosyal hayatta iç savaşın ne tür etkisi var türünde bir soru sordum. Tercüman çevirdi. Ancak bu soruyu cevaplamak istemediklerini, iç savaşı hatırlamak bile istemedikleri cevabını aldım.
Çünkü Lübnan iç savaşında 200 binden fazla insan ölmüş,350 bin insan yaralanmış, bir milyondan fazla insan Lübnan'ı terk etmişti. Benim uzaktan bir akrabam o yıllarda Beyrut'ta bir otelin havaya uçurulmasında ölmüş, cenazesine bile ulaşılamamıştı. İç savaşın ekonomik, politik sosyal zeminde ağır hasarları vardı. Ancak bunu yaşayan bilirdi.
Dünya'da iç savaş örnekleri yaşayan ülke sadece Lübnan değildi.1861-1865 arasında Amerikan Eyaletler iç savaşı, 1936-1939 İspanya iç savaşı ve son olarak 2011 de başlayan Suriye iç savaşı yaşanmış acı örneklerdi.
Bu iç savaş örneklerini aklımızda tutarak ülkemizin son durumuna bakmak gerekli diye düşünüyorum.
AKP'nin, Erdoğan’ın ihtiraslarının itkisiyle uyguladığı savaş politikaları ülkeyi bir iç savaş ortamına getirdi. Dağlıca da askerlerin, Iğdır da polislerin öldürülmesinden sonra ülkenin birçok yerinde Kürt ailelere, Kürtlere ait işyerlerine, mevsimlik Kürt işçilere veya inşaat işçilerine saldırılar yoğunlaşmıştır. HDP binaları ya da Kürtlere ait mekanlar yakılmış, salt esmer olduğu için Kürt sanılarak dövülen Türkler oldu. Kürt illerine ait otobüs firmaları taşlandı, yolcular kimliklerine bakılarak Kürt olanlar dövüldü.
En önemlisi bu saldırlar bir arada yaşama zeminini dinamitledi. Cumhurbaşkanı'nın ve AKP’li yetkililerin konuşmaları gerginliği tetikledi, Türkler ile Kürtler arasında ''duygusal'' bir kopuşu daha da arttırdı.
Komşumla konuşurken Cezire'de 7 yaşında ki sivil çocukların öldürüldüğünden söz ettim. O kadar duygu ve vicdan yoksunu bir ifadeyle dedi ki '' ölsün zaten büyüyünce terörist olmayacak mı'' ? Dedim o zaman bölgeyi bombalayın bütün Kürtleri imha ederek kurtulun. Komşumun bu düşüncesi bir çok insan da mevcut. Artık şiddet ortamı öylesine ki toplumsal çeşitliliğin bir arada bulunmasına imkan tanımayacak kadar duyguları birbirinden uzaklaştırmaktadır.
Tüm bunlar yetmedi. Devlet Cezire'de 9 gün sokağa çıkma yasağı ilan ederek orayı iç savaş yaşanan bir cehenneme çevirdi.21 sivil insan öldü/öldürüldü. Bu 9 günlük sokağa çıkma yasağının sonunda ne oldu? Cezire halkının devlete karşı düşüncesi duygusu değişti mi? Yoksa daha da bir kopuş mu yaşandı? Orada PKK silah yığdı denilerek operasyona gerekçe gösterildi ancak bir tek silah yakalandı mı ya da yakalandıysa neden televizyonlarda bunun görüntüleri yayımlanmadı?
Devlet bu sokağa çıkma yasaklarıyla devlet şiddetini uygulayarak Diyarbakır Sur ilçesinde, Varto'da, Silvan'da, Silopi'de, Cezire ve Yüksekova'da hangi sonucu aldı? Hangi sorunu çözdü? Sadece Kürtleri biraz daha bir arada yaşama düşüncesinden uzaklaştırdı. Hatta Kürt milliyetçilerinin elini biraz daha güçlendirdi.
Belki önümüzde ki süreçte bu şiddet ortamı bitecektir. İnsanlar şimdi ki içlerinde ki nefreti belki azaltacak ya da bitirecekler. Ancak duygular incinmeye görsün. Kalp bir cam bardak gibi kırıldığında yeniden yapıştırmakta fayda etmez.
Bertol Brecht Kopan İp şiirinde diyor ya ''Kopan ip, bağlanabilir yeniden / Tutar tutmasına ama / Kopmuştur işte bir kere / Belki karşılaşırız yine, ama orada / Beni terk ettiğin yerde / Bulamazsın beni bir daha ''
Bu ülke de bir arada yaşamak için birçok nedene sahibiz.
Bugün Nefret duygularıyla Kürtlere saldıranlara şu soruyu sormak isterim. Sahi siz hiç İç savaş yaşadınız mı?