Gazeteler/Gazeteciler arasındaki savaş…
Eskiden, eskiden dediğimse bundan 50-60 yıl önce Babıâli’de de gazeteler arası savaşlar olurdu. Gazetelerin sahipleri “gazeteci”, yazarları “yazar” dediğimiz edebiyatımızın ünlü kalemleriydi.
Gazete sahipleri mi? Haldun ve Erol Simavi’lerin babaları Sedat Simavi… Vatan gazetesinin sahibi, başyazarı Ahmet Emin Yalman, Yeni Sabah gazetesinin sahibi Safa Kılıçlıoğlu, Tercüman gazetesinin sahibi Cihat Baban, Son Posta gazetesinin sahibi Selim Ragıp Emeç, Gece Postası gazetesinin sahibi Ethem İzzet Benice, Tan’ın sahibi Zekeriya Sertel, Yeni İstanbul’un sahibi Habib Edip Törehan, Cumhuriyet’in sahibi Yunus Nadi, Yeni Gazete’nin sahibi, Halil Lütfü Dördüncü, Akşam’ın sahibi Necmettin Sadak, Dünya gazetesinin sahibi Falih Rıfkı Atay…
Sadece gazeteleri vardı
Her biri gerçek gazeteciler… Düşünce dünyalarını sadece evleri ve gazeteleri dolduruyor. Heyecanları, düşleri hep daha nasıl yararlı/güzel gazete çıkarırım üzerine… Hepsi Babıâli denen gazeteler dünyasının içinde/ikliminde yetişmiş hem yazar, hem de gazete sahibi kalem erbabı…
Yazarlar mı? Öylesine ünlüler ki… “Çankaya” yazarı Falih Rıfkı Atay,” Yaban” Yazarı Yakup Kadri Karaosmanoğlu, “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu” yazarı Peyami Safa, Şeyh-ül muharririn Burhan Felek, Hüseyin Cahit Yalçın, Bedii Faik, Kadircan Kaflı, Refi Cevat Ulunay, Nurullah Ataç, Necip Fazıl Kısakürek, Uğur Mumcu ve şu an anımsayamadığım nice değerli isimler…
Gazeteler yeni-yeni atılımlar yapar, yazar transferleri yaparak bunları büyük-büyük afişlerle kamuoyuna duyururlardı. Hiç unutmam, 1950’li yılların ortaları… “Yeni sabah” gazetesi o dönem “Demir Perde”nin başı Sovyetler Birliği’nin başkenti Moskova’ya ünlü romancı Esat Mahmut Karakurt’u bir yoldan göndermiş ve bize göre “kapalı kutu” olan Sovyet dünyasını anlatan röportajlar yapmıştı. Gazete bu atağını okurlarına duyurunca adeta kıyametler koptu. DP iktidarı başlayacak yayını derhal durdurdu. Tabii ki, DP iktidarı ile Yeni Sabah gazetesi arasında büyük bir soğukluk… Ve muhalefet…
Kalemle kavga ustaları…
1960 Darbesi oldu… DP yanlısı Havadis, zafer, Son Posta gazeteleri “tu kaka!..”; yazarları, okurları “kuyruk” oldular. O dönemde “Dünya” gazetesinde Bedii Faik ile “Son Posta”da Necip Fazıl Kısakürek arasında karşılıklı birbirlerini aşağılayan yazıları günaşırı tefrika gibi okuduk. Küfrün edeplisi de yapılırmış meğer!
“Kalem kavgaları”nda Ahmet Emin Yalman, Peyami Safa’nın, Bedii Faik’in Nazım Hikmet, Necip Fazıl, Uğur Mumcu bu işi bilen kalemşörlerdi.
Bugün de var buna benzer kavgalar/polemikler…
İncir çekirdeğinden “ yağ çıkarma sevdalanmaları”na kapılıp kalem oynatanlar çoğaldı şimdilerde. Siyaset kendi dünyasının egemenlik sınırlarını aşıp; yargının, yasamanın, basının/medyanın kapısını çaldığında demokratik yaşamın yeni-yeni yeşermiş yapraklarının “eylül yaprağı” gibi sararıp düştüğünü göremiyoruz maalesef… Özellikle de kimi demokrat geçinen medya mensupları…
Eskiden gazeteler “gazetecilik yarışı” yaparlardı. Şimdilerde medya grupları işin içine siyaseti de katıp birbirlerini öldürme, yok etme kavgası yapıyorlar.
Siz karar veriniz. Hangisi doğru?