SENİ DİKTATÖR YAPTIRMAYCAGIZ BİLESİN
1 Kasım seçimlerine giderken partiler seçim bildirgelerini ardı ardına açıklıyorlar. Halkların Demokratik Partisi de seçim bildirgesini açıkladı. Merkez ve yandaş medya bu toplantıyı canlı vermekten imtina ettiler.
HDP seçim bildirgesinde ekonomiden, demokratikleşmeye, kadınlardan çocuklara birçok konuda yapabileceklerini ortaya koymuş. Diyanet işleri başkanlığının kaldırılması yerine alternatif Din İşleri yüksek Kurulu oluşturulacağını söylemesi AKP'nin 7 Haziran seçimlerinde bu konuda suçlamalarına zemin vermemek hedeflenmiş. İyi de olmuş.
HDP'nin 7 Haziran seçimlerinde ''seni başkan yaptırmayacağız'' sözü yerini aynı zamanda ''seni diktatör yaptırmayacağız'' vurgusuna bırakmıştı. Bu vurgu önemlidir. Çünkü son zamanlarda Erdoğan tek adam diktası olma yönünde Kürt illerinde sonuçları ağır olan bir saldırı furyası başlatılmasını istedi. Sokağa çıkma yasağı ilan edilen her ilçede mutlaka sivil insanlar ölüyor, evler yaşanmaz hale getiriliyor. Silvan, Nusaybin hala şu an itibarıyla abluka altında sivil ölümler var.
Kürt illerine yapılan bu saldırılar yetmedi. İlçe seçim kurulları ile ilçelerde ve illerde sandıkların başka bir ''güvenli'' bölgeye taşınması kararları aldırıldı. Bu kararın saraydan verildiğinin çok somut belirtisi şudur ki, daha koalisyon görüşmeleri sürerken AKP'liler ''doğuda PKK baskı ile oy alıyor, bunun için sandıklar köylerden taşınarak PKK'nin baskısı engellenecek'' diyorlardı. Bir AKP il yöneticisine sormuştum.1 Kasım seçimlerinde sonuç değişir mi diye, aldığım cevap ''sandıklar korunursa neden olmasın'' olmuştu. Bende sormuştum yanıtını alamadığım bir soruyu, sahi sandıkları asıl koruması gereken AKP'liler mi yoksa diğer partiler mi?
Neyse ki Yüksek Seçim Kurulu Sarayın talimatlarıyla alınan bu sandık taşıma gibi bir hukuksuzluğa son kararı verdi. YSK bu konuda yetkisiz olduğunu belirtti. Aslında YSK dan önce de AKP genel başkan yardımcısı Mehmet Ali Şahin bu konuda sandık taşıma işinin hukuksuz olacağını söylemişti.
Cumhurbaşkanı Meclisin açılması dolayısıyla geleneksel bir konuşma gerçekleştirdi. Konuşmada meclise misafir olduğu bir mekanda milletvekillerini azarlar gibi konuşması bir yana, MHP ve CHP'lilere ''gidin doğuda teşkilat açın'' diyerek hala cumhurbaşkanlığı öncesi ''Sivas'ın ötesine gidemez bunlar'' söylemini terk etmediğini gösterdi. Konuşmalarının büyük bölümünde HDP'yi hedef aldı. Bir siyasi parti başkanı gibi davranarak tarafsız cumhurbaşkanı ilkesini ayaklar altına aldı. HDP böylesi yanlı, ülkede yaşayan herkesin cumhurbaşkanı olamadığı gerekçesi ile Erdoğan Meclis kürsüsüne çıkarken salonu terk etti.
Bence HDP'nin bu tavrı da Mecliste gerçek muhalefetin temsilcisinin HDP olduğunu gösterdi.
HDP seçim bildirgesinin en öne çıkan yanlarından birisi de İnadına HDP, İnadına Barış söylemi oldu. Bu vurguda önemliydi. Zira dikta özlemleri taşıyan birisinin bu hayallerine son verecek olan HDP'nin yeniden daha güçlü bir biçimde meclise girmesi, barajı aşmasıydı. HDP'nin güçlü bir meclis gurubuna ulaşması sadece bir diktatörün özlemlerini bitirdiği gibi, aynı zamanda ülkenin ekmek, su, hava gibi ihtiyacı olan Barışında yeniden mümkün hale getirilmesi için bu ülkenin HDP'ye ihtiyacı vardır.
Bugün AKP'nin hukuksuzluklarından, yolsuzluklarından, Suriye politikalarından, çatışmalı savaş siyasetine dönülmesinden rahatsız olan herkes, Erdoğan’ın tek adamlık siyasetinin panzehiri olan HDP'yi desteklemesi kaçınılmazdır.
İçinde bulunduğumuz çatışmalı sürecin ve 7 Haziran sonrası koalisyon kurulamamasının sebebinin Erdoğan olduğuna inandıklarını söyleyenlerin oranı oldukça yüksek. Bu farkındalık AKP'nin oylarının yükselmediği sonuçlarıyla birlikte değerlendirildiğinde HDP'nin ''Seni Diktatör Yaptırmayacağız'' söyleminin gerçekleşme payının da yüksek olduğunu gösteriyor.
Öyleyse hep birlikte seni diktatör yaptırmayacağız diyebilmek için 1 kasım seçimlerinde oy vermek için sabırsızlanacağız.2 Kasımda farklı bir eğlenceye tanıklık etmek, bir diktatörün umutsuz, donuk, gelecek kaygısı ve yargılanma korkusu taşıyan yüz ifadelerini görebilmek için gün sayacağım, sayacağız hep birlikte..
Celal DENİZ