İmdaaaaaat!.. Karadeniz ölüyor!
Denizlerimizde av sezonu açılalı bir ay oldu. “Vira bismillah…” deyip denize ağ seren balıkçıların bol balık avı umudu boş çıktı gözüküyor. En azından görüntü bu merkezde… Balıkçı tablalarında mevsim balığı palamut kayıp/yok. Tek-tük olanının da yanından geçilmiyor. Hamsi erken gözüktü onun da fiyatı cüzdan yakıyor.
Oysa eskiden bu mevsime ulaşan balıkçılarımız öylesine heyecanlıydılar ki… 1946 yılında Trabzonlu Şair İbrahim Karadeniz ne de güzel ifade etmişti o zamanki heyecanı:
“Takayı attık suya, asılalım küreğe/ Çıkalım palamuta, çek Trabzon uşağı!/ Denizde balık varmış, reis çıktı direğe/ Göründü baba torik, çek Trabzon uşağı!”
“Ağı çektik kıyıya, kemençeci vur yayı/ Trabzon yalısında gör horon oynamayı/ Oyun dönsün bıçağa, belindeki kamayı/ Sıyırıver kınından, çek Trabzon uşağı…”
Nereye gitti onca balık türü?
Karadenizlinin umut kapısı deniz, o dönem bereketli mi bereketli… Palamut, torik, sargana, karagöz, barbun, tekir, kırlangıç, kıraça, çinekop, kalkan, lüfer, mezgit, istavrit, kefal, kofana, izmarit ve hamsi vardı bu denizde, Karadeniz’de… Hem de ne vardı. Balık avı sezonunda adeta denizden taşan balıkları -özellikle hamsiyi- kıyıya/sahile vurduğu için sepetlerle avlardı insanımız. Ben de birkaç kez, kofana ve lüferin kovaladığı hamsileri karaya vurdukları için sepetle avladığımı ve yiyemediklerimizi mandalina ağaçlarımıza gübre olsun diye bahçeye serptiğimizi unutamam…
Ne günlerdi o günler… Şimdi, nerede o günler diyor yaşayanlar.
Hamsi bayramı yaşanırdı
Balığın bol avlandığı yıllar Karadeniz kıyılarında daha canlı/hareketli bir yaşam olurdu. Hamsi dolu motorlu/motorsuz tekneler kent/kasaba kıyısına çekildiğinde dağdan/bayırdan ellerinde kovalar, külekler, boş gazyağı tenekeleri, sepetlerle koşup gelen kadınlı-erkekli köylüler hamsi alma yarışı yaparlardı. Aldıktan sonra da bayram…
Böylesi durumların Şairi/Halk ozanı Trabzonlu “Baba Salim” (Öğütçen) hiç durur mu, hemen dizelerini konuşturmuştu 1940’lı yıllarda:
“Hemen bayram yapın durman uşaklar/ Çok şükür yetişti imdada hamsi/ Amanin gevşesin belden kuşaklar/ Yiyin bir batmandan ziyade hamsi.”
“İnerdik yalıya her gün ağlardık/ Ha geldi, diyerek ümit bağlardık/ Bir kayık gördük mü coşar çağlardık/ Derdik ki, göründü deryada hamsi.”
“Kalktı üstümüzden züğürtlük dağı/ Geçti Trabzon’dan fakirlik çağı/ Neyleyim şekeri, neyleyim yağı/ Küplere girmeye amade hamsi.”
Şimdi nerde küplerde tuzlama hamsi yapmak… Geçen gün balıkçıda gördüm, almadım. Fiyatı 5 lira idi. Karadeniz son yarım yüzyılda çok değişti. Değişti değil de, insanoğlunun eliyle kirletildi. Kirletilince de eski verimliliği, barındırdığı balık türleri giderek azaldı. Sadece üç-dört tür balık kaldı koca denizde…
Bölgesel yıllık yasak alan
Balık avı sezonu açıldığında yazmıştım. “Balık avı yasağı” uygulaması bir yıl boyu denizde belli alanlarda/kıyılarda dönerli olarak uygulanmalı… Böylece balıklar için bir yıl boyu yumurtlama/üreme alanı yaratılmalı. Bir yıl sonra bir başka alan ava kapatılmalı… Görülecektir ki, balık türü eskisi gibi çoğalacak, av sezonları daha bereketli geçecek. Eskiden böyle öneriler yazdığımızda ilgililer olumlu/olumsuz yanıt verip bilgilendirme yaparlardı. Şimdilerde yazılanlar “karavana atış” görülüyor anlaşılan.
Karadeniz bu kıyı insanlarının “ekmek kapısı” olmaktan giderek çıkıyor. Bu olumsuzluk da Karadeniz insanını gurbete çıkmaya zorluyor. Başka bir ifadeyle iç göçmenlik olayını yaşamaya mahkûm ediyor.
Çözüm mü? Karadenizliye “denizciliği/balıkçılığı unutturmamak” ve önerdiğimiz bölgesel av yasağı uygulamasına geçmek…