Bülent Arınç depremi…
Siyaset ve iş dünyasının CNN Türk televizyonuna kitlendiği Hakan Çelik’in Bülent Arınç’la söyleşi yaptığı program adeta nefes almadan izlendi.
Kaçıranlan CNN Türk’ün internet sitesinden bulup izleyebilirler.
Eğer AK Parti’de neler oluyor diye bir merakınız varsa, önce Ahmet Sever’in ‘Abdullah Gül ile 12 Yıl – Yaşadım, gördüm, yazdım’ isimli kitabını okuyun (199 sayfa, çok sürükleyici, aklınızdaki hemen her merak ettiğiniz soruya yanıt veren mutlaka okunması gereken bir kitap) sonra da Bülent Arınç’ın Hakan Çelik’le söyleşisini dinleyin, AK Parti’de neler oluyor diye başkalarına soru sormanıza gerek kalmaz.
Deprem söyleşisine dönersek…
Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak, söyleşinin özetini iki kelime ile yapmıştı dünkü gazetesinde: “Son derece ‘öfkeli’ ve ‘kararlı’ydı…”
Albayrak’ın şu tespiti de hoşuma gitti:
“Kime ve neye soruları sanırım bu iki kelimeyi daha anlamlı hale getiriyor. Programın başında ‘Kenara çekildim, evdeyim, eşim çok memnun’ dese de tam aksine; motor devrini artırmak için aragazı verdiği anlaşılıyor.”
Albayrak, yazısını şöyle bitiriyor:
“Ne oldu ki, 40 yıllık yol arkadaşlarınız şimdi hedefiniz oldu? İstediğiniz kadar hitabet yeteneğinizle ambalajlayın. Türkiye tarihinin en kritik seçimine bir hafta kala, velinimetiniz olan partiye karşı içeride ve dışarıda görülmemiş bir şer cephesi oluşturulmuşken, siz iki saat boyunca bu kirli ittifaka (Cemaatı kasdediyor olmalı. A.T.) tek kelime etmediniz ama yol arkadaşlarınızı yerden yere vurdunuz. Nedir bu öfke Sayın Arınç, nasıl bu kadar değiştiniz?..”
Söyleşiye doğal olarak ilk tepkiyi twitter’dan Şamil Tayyar, kanıksanan ağır üslubuyla verdi:
"2 canlı bombayla Ak Parti’nin yükselişini durduramayanlar Arınç bombasına sarıldılar. Rabbim Reisi korusun."
Bülent Arınç’ın 2 saat boyunca CNN Türk’te söylediklerinin, Beştepe’nin olmayan huzurunu daha da kaçırdığını bilmem söylemeye gerek var mı?
Söyleşinin zamanlaması da doğrusu tesadüf değil.
AK Parti’nin 1 Kasım’da oyları düşerse bunda Arınç’ın rolünün hissedilir olacağını zannediyorum.
Bir de bilmem farkında mısınız? Erdoğan’a muhalif cephelerin sayısı sürekli artıyor!
Cumartesi günü Gaziantep’te konuşurken bir hayli yorgun gözüktü. Sesi de geçirdiği enfeksiyon nedeniyle kısıktı.
Bütün bunlar şunu gösteriyor, kader seçimi diyoruz ama bu iş seçimle biteceğe pek benzemiyor.
Sonuç, 3 aşağı 5 yukarı aynı çıkarsa, belirsizlik sürerse, bu kadar sorunun altından nasıl kalkılacak, galiba insanları asıl endişelendiren bu…
Arınç’ın, Hakan Çelik’in yeni bir parti kurma konusunda yönelttiği soruya verdiği net ve makul yanıt Devlet Bahçeli’nin 5’inci parti yorumunu çürüttü.
Arınç, AK Parti’nin kurucusu olmak bir yana bu felsefenin temel düşünürlerinden birisi olduğunu vurgulayarak, gitmesi gerekenler varsa, bunun kendileri olmayacağını sarih bir şekilde izah etti.
Arınç’ı dinlerken bir kez daha ikna oldum ki, Dr. Güzelbey’in adaylığı bir Truva Atı saikiyle gönderilmiş ama Beştepe üzerine çarpı koymuş!
AK Parti milletvekili bir dostumuzun söylediğiyle örtüşüyor: Asım Bey risk aldı!..
Kanada’dan haber var!..
Yeni Akit’in kendisinden daha ünlü yazarı Abdurrahman Dilipak geçen gün Kanada’nın yeni seçilen başbakanı Liberal Justin Trudeau’yu yazmış.
Trudeau’nun, seküler, profan (Dinsiz demek A.T.) bir aileden gelmesi, kendisini feminist olarak tanımlaması, kürtaja devletin değil kadınların karar vermesi gerektiğini söylemesi, LGBTİ konusunda bu çevrelere verdiği destek ve marihuanayı yasallaştıracağı yönünde açıklamaları sayesinde seçim kazandığını iddia ediyor.
Başka şeyler de söylüyor ama köşeme almak istemedim. Ama beni ilgilendiren söylediği bir şey var:
“Justin Trudeau adını bundan sonra daha sık duyacağız. Kanada Türkiye’nin gündeminde daha çok duyulacak gibi.. Çünkü, Paralelin yeni merkez üssü Kanada.. Avrupa’daki bazı terör suçlularının da Kanada’ya gitmeye başladıkları söyleniyor…”
Kanada deyince kulak kabartıyorum. Çünkü orada yaşayan ünlü Antepliler var!
Bütün partileri mutlu edecek formül…
Seçim tarihi yaklaştıkça Gaziantep her gün başka bir ünlü gazeteciyi ağırlıyor.
Celal Başlangıç’ın intibaları şöyle:
Kentte genel hava şu ki, AK Parti 6 olan milletvekili sayısını 7'ye; 2'şer milletvekilliği alan CHP, MHP ve HDP, bu sayıyı 3'e çıkarmaya uğraşıyor. Yani dört partinin de amacı bu kentte bir milletvekilliği fazla almak.
Tayyar'a göre Gaziantep'te de MHP yönetimine ciddi bir öfke var. Meral Akşener'in aday yapılmaması, Tuğrul Türkeş'in ihracı, koalisyona karşı tavırları nedeniyle MHP seçmeninde bir çözülme yaşanıyor. Tayyar'ın tespitlerinden biri de yaklaşık 200 bin işçinin olduğu organize sanayi bölgelerine dönük. Bu işçilerin çok büyük bölümü Kürt ve yoksul. Kentin imarsız bölgelerinde oturuyor. Buradaki sorunlar çözülemediği için de HDP seçmeni olmayı sürdürüyorlar. Bu alana girmesi gereken CHP de bu konuda başarılı olamıyor. AK Parti bu sorunun çözümü için kente yapılacak 6. Organize Sanayi Bölgesi'yle birlikte TOKİ'nin inşa edeceği 50 bin konut 1 Kasım seçim vaatleri arasında.
Tayyar'ın seçim sonuçlarına ilişkin görüşü, AK Parti'nin 6 milletvekilini 8'e çıkaracağı, CHP'nin 2 milletvekilliğini koruyacağı, MHP ile HDP'nin birer milletvekilliği kaybedeceği yolunda.
7 Haziran seçimlerine göre daha görünür hale gelen partilerden biri de CHP. Liste başına getirilen Akif Ekici'nin amacı kaybedilen oyları geri alarak, oyları arttırarak CHP'nin milletvekili sayısını 3'e çıkartmak. Giydirilmiş 32 minibüs, 5 otobüs ve kurulan onlarca kadın ve gençlik gruplarıyla kentte etkin bir propaganda faaliyeti yürütüyorlar. "Bütün camiamızda büyük bir istek var" diyor Ekici, "1 Kasım'da çok ciddi bir patlama bekliyoruz."
CHP'nin sevilen ve iyi çalışan adayı Ali Peri’ye göre de 7 Haziran seçimlerinden sonra yaşananlar CHP'ye güveni pekiştirmiş, kente sunulan projeleri daha yeni yeni algılamaya başlamış seçmenler.
7 Haziran'da milletvekili seçilen ve bu seçimde de HDP listesinin başına getirilen akademisyen Mahmut Toğrul, seçim öncesi kentteki atmosferi “Sessizlik var" diye anlatıyor, "İnsanlar kaygı duyuyor. Çocukların patpatısı bile tedirgin ediyor. İnsanlarda tepki yok, durgunluk var."
Nüfus olarak karışık bir yapısı var Gaziantep'in. Sanayi kenti olması nedeniyle yoğun göç almış. Nüfusun büyük bölümü ilçelerde değil, il merkezinde toplanmış. Urfalıların, Kilislilerin, Maraşlıların, Adıyamanlıların toplandığı bir kent. Özellikle 1990'lı yıllardan sonra savaş mağduru Kürtler de kentin çevresinde çok büyük gettolaşmaya neden olmuş. Bu yüzden kenti iki ana bölgeye ayırıyorlar. Birincisi imarlı, ikincisi de imarsız. İşte HDP'nin de en çok oy aldığı yer bu imarsız bölge.
6-8 Ekim'de Kobane olayları nedeniyle kentteki Kürt mahallelerine yapılan saldırıların, 7 Haziran seçimlerinde çok etkili olduğunu söylüyor HDP Milletvekili Toğrul:
"AK Parti'ye bile oy veren Kürtler de yaşanan olaylar nedeniyle, 'Bize Kürdüz diye saldırdılar. HDP'li diye değil' düşüncesine sahip oldu. Birbirlerine sahip çıkmaları gerektiğini anladılar. Şu anda insanlar 7 Haziran'a göre AK Parti'ye daha da öfkeliler. Bu yüzden bir içe kapanma var buradaki Kürtler arasında. Biz şu anda AK Parti'den yüzde 3 oranında daha oy alacağımızı düşünüyoruz bu seçimde."
MHP Gaziantep İl Başkanı Dr. Muhittin Taşdoğan, Cumhurbaşkanı Erdoğan yüzünden halkın siyasetten soğuduğunu, insanların seçime ilgisinin azaldığını savunuyor. AK Parti'lilerin iddiasının aksine esas çözülmenin MHP'de değil, AK Parti'de olduğunu söylüyor.
Formül: Gaziantep’in milletvekili sayısını 16’ya çıkarmak!..