Demokrasi bu anlayışla gelişmez...

YAYINLAMA: 26 Ekim 2015 / 20.00 | GÜNCELLEME: 26 Ekim 2015 / 20.00

Görünen köyü tarife ne hacet... Gide-gide varılan noktadan; görünen manzaranın kimi mat/flu noktalarını kimse inkar etmiyor. Etmiyor, ama olayın detaylarına sıra gelince uzlaşmak/barışmak ne mümkün...
      Düğümü çözme noktasında farklı görüşlerin oluşması ulusal birliği tehdit eder noktaya varması düşündürücülüğünü hala koruyor. Ne kadar "iyi niyet" gösterileri varsa bir o kadar, belki de ondan fazla karşı koyucu dışa bağımlı "kötü niyetin" varlığı; mevcut kördüğümü yarattığını  herkes gördüğü halde; nedense "birliktelik" konusunda uzlaşı sağlanamaması çok düşündürücü bir manzara bugün...

      Şimdi geçmişe bakıp "siyaset pazarı"nın  hep kavga ve de anlaşmazlık üzerine tezgahlandığını görenler sanıyorlar ki bu tutum doğrudur ve de haklıdır... Oysa bulundukları noktada azıcık kendilerini yorumlasalar, "-Ben neyim, ne için varım?" diye öz eleştiri yapsalar, yani demokrat olsalar ya...
      Bulanık akan siyaset ırmağı durulacak...
      Ülke insanının morali yerine gelecek... Yüzü gülecek... Ama nerede?
                                                       ***
       Bizde siyasetin zeminine başlangıçtan bu güne birbirinin ayağının altına sabun sürüp düşürme düşüncesi egemen olunca, bu "körü körüne" siyaset anlayışının tutsağı olmuş bir demokrasi kendiliğinden gelip yerleşti beyinlere ister-istemez.
       Hele de bu manzaraya, bu anlayışa bir de dini açılımlarla tarikatlardan renk kompozisyonu kazandırmak isteyen kimi siyasetçiler  de çomak sokunca, demokrasinin özüne  kibrit suyu dökülmüş oldu ne yazık ki...
       Siyasi tarihimizde kimilerin "Tek Parti" olarak tanımladığı dönemi karalama yarışına kalkanlar, nedense bir çocuğun bile hangi süreçte oluştuğunu/doğduğunu işlerine gelmediği için unutuyorlar.
       Demokrasi bu ülkeye gökten zembille inmedi ki, 1946'da yakılan ışığın aydınlığında ulusça ilerlerken yeni-yeni ışıklar yakılarak bu günlere gelinmedi mi?
       Her siyasal dönemde 'artı demokrasi' getirileriyle çağı yakalamak ve ulusun daha çok aydınlatılarak/bilinçlendirilerek çağdaş demokrasi hedeflendirilmesi gerekirken; bugün dönüp arkaya baktığımızda birbirini karalama, var olanı Arap Saçı"na dönüştürme, bir bocalama, bir kuşku/korku, bir ağız kavgası yaratma yarışının varlığından yakınmayın/ şikayet etmeyen var mı?

       Bunun ne yarar! getirdiğini anlayan var mı aramızda?
                                                    ***
       Bir  hafta  sonra bugün 1 Kasım... Benim Dünya'ya merhaba dediğim gün...  Ama ne yazık ki, yurt dışında bulunduğum için oyumu kullanamayacağım. Yurttaşlık görevimi yanlış uygulamalar nedeniyle yapamayacağım.Tabii ki üzgünüm.
       Dileğim, 1 Kasım 2015 tarihinin ülkemde bir demokrasi zaferi olarak yaşanması, siyasal barış havasının beyinlerimizde yerleşmesidir.

 

Demokrasi bu anlayışla gelişmez...