KORKUDAN KORKMAK

YAYINLAMA: 28 Ekim 2015 / 20.00 | GÜNCELLEME: 28 Ekim 2015 / 20.00

Aziz Nesin kısa boylu, ak saçlı tombulca ve sevimli bir adamdı. Bir kez karşılaştım, bir akşam sohbetine tanıklık ettim.15 kişilik bir sofrada uzun bir gecede ''aziz nesinlik '' hikayeler anlatıldı ancak onun yüzü hiç gülmedi. Onca mizahın yazarı bu gülmeyen yüzüyle yazarken bizi güldürmeyi nasıl beceriyor diye şaşırmıştım.

Aziz Nesin aynı zamanda bizi düşündüren de bir adamdı. Kendisi de cesurdu.12 Eylül karanlığında ‘’Aydınlar Dilekçesi’’ ne önderlik ederek 12 Eylüle karşı tek kişilik bir örgüt gibi mücadele edebilmişti.

Daha çocuk yaşta tanışmıştım Kitaplarıyla. 1988 yılında ''Korkudan Korkmak '' adlı bir kitabı çıkmıştı. Kitabında ''Korku, en beşeri duygudur. Benim iktidarlara başkaldırışımı görenlerden kimi beni korkusuz insan sandılar. Oysa ben korkarım. Ne var ki, bende, başkalarına yararlı olacaksa, doğru bildiğimi, inandığımı söylemek, açıklamak duygusu, korku duygusuna her zaman üstün gelmiştir. Korkarım, yine söylerim....

Toplumsal yahut kişisel felaketlerin çoğunun kaynağı, “korkudan korkmaktır’’ Korkmayın korkularınızdan, onlar kendilerini yok etmezler zira, beklemeyin boşuna… Savaşın, gerektiğinde biniyle bir meydanda… Ne öldürürseniz kardır gelecek yavrularınıza… Belki, o sırada, o meydanda konuşuverirsiniz korkularınızla… Ve aslında onların da sizden korktuğunu öğrenirsiniz… Ve belki, olmaz görünse de biraz size; lahza korkulacak bir şey yokmuş meğer deyiverirsiniz… Ama yüzleşmeden bilemezsiniz…'' der Aziz Nesin

1 Kasım seçimlerine günler kala Aziz Nesin'in bu kitabı ve sözleri aklıma geldi. Çünkü AKP tek başına iktidar olmanın keyfini uzun süre yaşadı.7 Haziranda bu avantajını kaybedince yeni bir seçimi dayattı bizlere.

AKP'nin korkusu vardı. Erdoğan'ın korkuları vardı. Yolsuzlukların, hırsızlıkların ve hukuksuzlukların hesabı sorulacaktı. En başta yargılanma korkusu. Ancak korkusunu bastırmak için korkutmak yöntemini seçti. Ülkede, ekonomide ''istikrar'' vurgusu yaptı seçim kampanyasını buna göre şekillendirdi. Ancak anket sonuçları bu korkunun tutmadığının verilerini ortaya koyuyordu. Başta Saray olmak üzere AKP genel merkezinde ki saray memurlarına ulaşıyordu bu veriler.

O zaman farklı bir korkutma devreye sokulmalıydı. Başbakan Davutoğlu Van'da ''biz gidersek burada Beyaz Toroslar dolaşır'' diyerek tehditin dozajını biraz daha arttırdı.

Oysa bölgede yaşayan insanlar zaten sokaklarda Beyaz Torosların yerini plakasız Land Roverlerin aldığını yaşayarak biliyordu. Onca sokağa çıkma yasakları, silahlı saldırı, bombalama, havan toplarıyla ateş, öldürme ve tutuklamalar karşısında bu halk geri adım atmamıştı.

Neden?

Çünkü Aziz Nesin'in dediği gibi bu halk korkudan korkmamayı öğrenmişti. Biliyorlar ki artık korkutmak isteyenlerinde korkuları vardı. Ve biliyorlardı ki korkan insan en çok bağırırdı. Bakın seçim sürecinde en çok bağıran kimdir? Kılıçdaroğlu mu, Demirtaş mı, Bahçeli mi biraz da Davutoğlu Mu? Yoksa en çok bağıran Erdoğan mı? Evet en çok bağıran en çok korkandı. O kişi Erdoğan'dı.

Korkunun ecele faydası yok.1 Kasım AKP'nin ve Erdoğan'ın tükenişe doğru yol aldığının göstergesi olacaktır.

Her yeni eskinin bağrından doğar. Bugün savaş siyasetinin yerini barış siyaseti alacaktır. Bugün korku siyasetinin yerini direniş siyaseti alacaktır.

Yeter ki korkudan korkmayalım.

 

 

KORKUDAN KORKMAK