Hamsi de olmasa…
Şu sıralar Karadeniz’de kime; “Sofranızda en çok neyi tüketiyorsunuz?” diye sorulsa alacağınız yanıtın;
“- Hamsidur da!..” olacağını sanıyorum.
Peki, nedir/nasıl bir şeydir bu hamsi denen balık?
Üstadımız Rahmetli Hamamizade İhsan Bey’e sordum, “Hamsiname” adlı kitabında şöyle diyor:
“-Hamsi balığı hayvanlar sınıflandırmasının sarkık yüzgeçliler fırkasının karınlılar kısmının renkliler türüne bağlıdır. Kırım kıyılarında, en çok Azak Denizi’nde bulunur, oralarda yumurtlar. Bu süre, yaklaşık olarak Mayıs ve Haziran ayına rast gelir. Yumurtalar ince bir ip gibi uzundur. Kasım ayına kadar büyürse de bir kısmı cinsen küçük ve ince kalır. Azak denizi sığ ve nispeten soğuk olduğu için, hamsi yemlenmek üzere enginlere açılır, Karadeniz’e çıkar. Ancak, ona yüzme kudretini veren küçük kanatları dalgalara karşı duramaz, kendini bırakır, bu cihetle denizin yüzünde sürülerle gezer.”
Hamsinin Karadenizlinin ekonomisindeki önemini uzun-uzun anlatacak değilim. Bu önemi herkes biliyor. Biliyor da yaşamı boyunca hamsi üzerine binlerce dörtlük yazan “Hamsi Şairi Baba Salim”( Öğütçen) bu konuda “Mübarek Hamsi” başlıklı şiirinde ne diyor bir de ona bakalım:
“Hemen bayram yapın durman uşaklar/ Çok şükür yetişti imdada hamsi/ Amanin gevşesin belden kuşaklar/ Yiyin bir batmandan ziyade hamsi/
İnerdik yalıya her gün ağlardık/ Ha geldi diye ümit bağlardık/ Bir kayık gördük mü coşar çağlardık/ derdik ki, göründü deryada hamsi/
Neden bu sene ağlattın bizi/ Beddua etmekte erkeği kızı/ Tutmazken milletin ayağı dizi/ Aferin, set çektin feryade hamsi/
Kalktı üstümüzden züğürtlük dağı/ Geçti Trabzon’dan fakirlik çağı/ Neyleyim şekeri, neyleyim yağı/ Küplere girmeye amade hamsi/
Hamd olsun ki gördük gümüş yüzünü/ Ziyaret eyledik mercan gözünü/ Hastalar bilseler senin özünü/ Kalırdı tabipler piyade hamsi/
Ey Baba, hamsinin büyük şanı var/ Bütün mahlukattan başka kanı var/ Billurlardan parlak bir gerdanı var/ Melekler de yiyor semada hamsi.”
“Baba Salim”in hamsi üzerine böyle daha nice şiirleri var. Aslında O’nun yazdığı hamsi şiirleri “1940’lı , 50’li yıllarda Karadenizlinin bir ekonomi atlası/tarihi olacak denli de önem taşıyor bugün…
***
Hamamizade’ye bir gün bir toplantıda sormuşlar:
“- Hamsiyi nerede, ne zaman yemeliyiz? Ne zaman daha faydalıdır?” diye…
O da gülümseyip şöyle yanıt vermiş:
“-…………. Bu mübarek mahluku bulduğunuz zaman, bulduğunuz yerde yemelisiniz. Faydalı olduğu vakti de soruyorsunuz. Hamsi, Cuma, Cumartesi, Pazar, Pazartesi, Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri geceli-gündüzlü yenildiği zamanlar faydalıdır. Bundan gayrı vakitlerde zinhar yenmemelidir.”
Şu sıralar dağda-bayırda, salonlarda, lokantalarda sofralarımıza bereket getiren hamsiyi avlayan Karadeniz balıkçısına “-Rastgele…” demek borcumuzu anımsatıp, herkese bol hamsili günler diliyorum.