Ateşle duman

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Çocukluğumuzda biz izci olarak çok öğretilere sahip olduk. İzcilikte her bir derecede imtihana girer, iyi not alırsak bir üst dereceye geçerdik. Hani resmi geçitlerde yürüyüş yapan izci seviyesinde değil, bir çok becerileri kazandığımız bir kurumun elemanı olmuştuk. Elimize çok az bir azıkla hafta sonları çadırlarımızla kamp yapmaya giderdik. Bu yolculukları araçtan ziyade gideceğimiz kamp yerine yayan gider, ertesi günü yine yürüyerek geri dönerdik. Bu mesafe en az 15-20 kilometre olurdu ve okuldan çok uzak bir yere giderdik.

Gün batmadan çadırlarımızı kurmak ve civarı gezip, kampa çalı çırpı toplamak çok önemli idi.  Kamp ateşi genelde çadırların ortasında yakılırdı. Bu ateşin sabaha kadar yanmasını sağlardık. Geceleri açık alanda her türlü hayvanat gezindiği için, kampın selameti, bu ateşin yanar tutulması ile sağlanırdı. Ateşin nöbeti izciler tarafından tutulurdu. Düşünün; yaşları 11 ile 15 yaşlarında çocukların gecenin bir karanlığında ateşin karşısında nöbet tutmalarını, bugün olsa ben çocuklarıma yaptırmazdım. Fakat biz bu nöbeti severek tutardık.

Yaban hayvanları bu ateşe gelmezlerdi. Kimi zaman Şeker Fabrikası’nın yanında bulunan sazlıkta kamp kurardık, göl kenarındaki kampta nöbet tutmak çok neşeli olurdu. Nöbet sırasında kurbağların bitmeyen senfonilerini dinlerdik. Yaktığımız her ateşi, topladığımız odun parçaları ile desteklerdik. Bazen gecenin soğuk olmasından ve rutubetin çökmesi ile dal parçaları nemli olurdu. Bu dalları ateşin üstüne koyduğumuzda, yoğun duman etrafı kaplardı.

Sabah gün ağırmaya başladığında son nöbetçi ateşi çoğaltmak adına üzerine yeniden dalları koyardı. Sabah kahvaltımızda yediğimiz ve adına ‘pan cake’ dediğimiz, su ile unu karıştırır, içine bir miktar şekerde ilave ettiğimiz  bulamacı, ateşin üzerine koyduğumuz saça kaşık kaşık dökerdik. Kızgın saçta bir güzel pişirirdik. İsli ateşte pişirilen bu tava ekmeği adı ile andığımız gıdayı biz ekmek yerine yerdik. Biraz zeytin, birazda peynir bu ekmeğe katık olurdu. Genelde kamp yerimizi terk etmeden evvel ateşi mutlaka söndürürdük.

Kamp yaptığımız yer, ateşin dumanından uzak mesafelerden görülebilirdi. Bazen daha evvel kamp yapılmış yerleri tercih ederdik. Bu yerlerde kullanılmamış ve yarı kömürleşmiş odun parçaları bulurduk. Bu nedenle daha evvel kamp yapılmış yerler revaçta olurdu.  Kamp ateşi enterasandır, dumanı mutlaka olur, soğuk günlerde ateşe karşı oturduğumuzda önümüz ısınır arkamız buz keserdi. Kamp ateşi etrafında çeşitli hikayeler anlatılır, hatta filmlerde seyrettiğimiz Kızılderili kabilelerin ateş ve dumanla haberleştiklerini bile konuşurduk. Çinliler’in ise yine ateşi kullanıp, ayna vasıtası ile haberleştikleri söylenir. 

Yani Graham Bell telefonu keşfetmemiş olsa idi ne olur bilmem. Zaten insanlık tarihini değiştiren bir kaç buluştan biri de, telefon olsa gerek. Tekerlek bulunduktan sonra beşeriyet büyük bir adım atmış oldu. Telefon bulunduktan sonra ise iletişim yükü haberci güvercinlerin sırtından kalkmış oldu. 

Çocukluğumuzda yatılı okulda manyetolu bir telefon vardı ve bu telefonla köydeki 1 odalı Postaneye bağlanırdık. Köydeki postane ise Kayseri’ye yine manyetolu telefonla bağlantı yapardı. Bir telefon konuşması yapmak, bir kaç günde bile gerçekleşmeyebilirdi. Şimdi ise cebinizdeki telefon, size dünyanın her yerini arayabilme imkanı getirmekte. Burada bir husus çok önemli; yaptığınız her telefon konuşmasının, başkaları tarafından dinlenebilir olmasının ihtimal dahilinde olduğunu unutmamak gerekir.

Konuşma yapılırken sizin yanınızda olmaları da gerekmemekte. Çok uzaklardan bile olsa bugünkü teknoloji sizi dinlemelerini mümkün kılmakta. Bu nedenle telefonla konuşma konusunda daha dikkatli davranmak gerekir. Hatta iki kişi konuşurken dudak okuyabilen çok yetenekli insanlar, sizin ne konuştuğunuzu bile deşifre edebilirler. Watergate otelinde bir odada Amerika’nın Başkanı yapmış olduğu bir telefon görüşmesinin dinlenmesi sonunda, bu görüşme onu istifa etmek mecburiyetinde bırakmıştı.

Bugünlerde çok sıcak olaylar yaşamaktayız. Ekonomik özgürlüğünüz varsa, bütün dünyaya meydan okuyabilirsiniz. Bu sizi içerideki vasat halk tarafından kahraman ilan etmeye yeter. Yaşadığımız ülke olarak tek başımıza yetebilmemiz için çok önemli bazı özelliklerimiz olması gerekir. Kıbrıs’ta soydaşlarımızı kurtarmak için adanın bir bölümünü istila ettik. Sonuçta bu hareketimizin bize pahalıya mal olduğunu bizim nesil yaşadı.

Şimdi ise sınır ihlali vesilesi ile vurulan bir Rus uçağı konusunda ortaya çıkan politik kargaşa bulunmakta. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Suriye’de üretilen petrolün Türkiye’den pazarlandığını iddia eden bir Başbakanın var olması, zaten zedeli olan 17-24 Aralık kapanmamış bir bilinmeyenli denklemde, akıllara bir çok soru işaretini beraber getirmekte. Hani derler ya  bir kamp ateşi varsa orada mutlaka duman tüter’’ diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

 

Ateşle duman