DÜN DÜNDÜR BUGÜN BUGÜNDÜR SİYASETİ

YAYINLAMA: 22 Aralık 2015 / 18.00 | GÜNCELLEME: 22 Aralık 2015 / 18.00

Halka sorsanız genel egemen siyaset anlayışını, size ikiyüzlü, çıkarlarına geldiği gibi bir tutum içinde olduklarını söylerler. Ve siyasetin bu ikiyüzlü tutumundan kaynaklı olarak ta siyasetle uğraşmayı çok düşünmezler. Temsili demokrasinin tanıdığı imkan dahilinde 4 veya 5 yılda bir önüne konan sandığa gider o dönem popüler olanı tercih eder, ''sorumsuz'' bir hayatın tadını çıkarmaya çalışırlar.

Halkın bu düşüncede olmasının aslında haklı gerekçeleri vardır. Dün dündür bugün bugündür diye formüle edilen genel burjuva siyaseti halkın bu algıya sahip olmasında önemli olmuştur.

Mesela son dönemde AKP'nin dış politikada ya da iç politikada nasıl değiştiklerine bir bakalım.

Mavi Marmara gemisinin Gazze'ye insani yardım götürmesi engellenip İsrailli askerlerin ölümlü saldırısı yaşanınca dönemin başbakanı Erdoğan ''One Minute'' çıkışı ile Ortadoğulu müslümanların gönlünü fetih etmişti. Ortadoğu da İslam ülkelerinin liderliğine soyunan bir dış politika hedefleniyordu. O nedenle de ''siz öldürmeyi iyi bilirsiniz'' diyerek İsrail’le diplomatik ilişkilerin en alt düzeye inmesi sağlanmış ilişkiler gerginleşmişti.

O dönem Suriye Devlet başkanı Esad kardeş oluvermişti. Aile boyu Esad Türkiye'yi ziyaret etmiş Erdoğan’ın konuğu olarak tatil yapmıştı. Erdoğan maç nedeniyle Halep'e gitmiş orada halka seslenmişti. Suriye vatandaşlarının gözünde Erdoğan büyük bir kurtarıcı gibi görülüyordu. Bunu bizzat ben Suriye gezilerimde gözlüyordum.

Avrupa Birliği ile ilişkilerde sıkışınca Rusya'ya yanaşmış Şanghay ülkelerine göz kırpmışlardı. Şanghay beşlisi ile olan ilişkiyi AB ye karşı tehdit olarak kullanmışlardı.

İçeride otuz beş yıllık çatışmalı süreci sonlandırmak için ''Kürt açılımı'' yapılmış Oslo'da bizzat Kandil temsilcileri ile görüşülmüştü. Sonrasında Öcalan, Kandil, HDP arasında devlet ile görüşmeler yapılmış en son Dolmabahçe mutabakatına varılmıştı.

Ortadoğu'da domino taşları gibi bir bir eski yönetimler yıkılınca sıra Suriye'ye gelmişti. Esad altı ayda gider diye düşünen Türkiye Suriye muhaliflerinin yanında yer almış, sonunda İŞİD'e silah mühimmat destek sağlayacak kadar savaşın içine müdahil olmuştu. Böylece kardeşim Esad bir anda Esed olmuş, halkına zulüm eden bir diktatöre dönüşmüştü.

Rusya IŞİD'e karşı savaş kararı alıp Suriye'de İŞİD bölgelerini bombalamaya başlayınca Türkiye Rusya'ya sırt çevirmiş Rus uçağının düşürülmesine kadar işi vardırmışlardı.

Rusya ile ilişkiler bozulunca NATO'ya daha da yakınlaşmış, AB ile müzakere görüşmelerinde yeni fasıl açma hedefleri konulmuştu. AB'ye vizesiz giriş müjdesi iç siyaseti tahkim etme aracı olarak sunulmuştu.

Rusya ile ilişkiler bozulunca bu kez O öldürmeyi iyi bilen İsrail ile yeniden yakınlaşma başlamış, ilişkilerin düzelmesi için öne sürülen şartlardan vaz geçilerek İsrail ve İsrail halkı Kadim dostlarımızdan olmuştu.

Rojava'da Kürtlerin eli güçlenince içeride PKK'nin elini zayıflatacak hamleler başlatılmış, çözüm masası devrilmiş bugün Kürt kentleri ablukaya alınmış, iç savaş yaşar gibi tanklarla toplarla şehirlere saldırılmış Kürt yaşam alanları insansızlaştırılmaya, halk göçe zorlanmıştır.

İçerde Kürtlerle ilişki bozulunca bu sefer Güney Kürdistan ile ilişkilerde yeniden çıta yükseltilmiş Barzani ile diyalog arttırılmıştır. Güney Kürdistan üzerinden Musul'a müdahil olunmak istenmiş Irak, İran ve Rusya'nın direnci karşısında orada ki askerlerini Güney bölgesine çekmek zorunda kalmıştır.

Şu kısa özetini verdiğimiz olaylar son 5 yılda yaşanmıştır. AKP dün dost dediğine bugün düşman demiş, dün düşman dediğine bugün dost demiştir.

Böyle bir zikzak çizen siyaset ilkesellikten ve stratejiden yoksundur. Derin strateji diye dış politika çerçevesi çizen Davutoğlu bugün Başbakan’dır. Ancak bölgesel politikalarda Irak'ta, Suriye'de müttefik dediği güçlerin bile desteğini alamamıştır.

Başa dönersek, siyasette ilkesizliği ilke belleyip dün dündür bugünde bugün derseniz halkın siyasetçiye güvenmemesinin sebebi olursunuz. Siyasette halkın siyasete katılım kanallarının tıkalı olduğunu düşününce bu ülkede neden siyasetçilerin yıllarca siyaset sahnesinde kaldıklarını anlamak mümkündür.

 

DÜN DÜNDÜR BUGÜN BUGÜNDÜR SİYASETİ