Neden felaket tellallığı yapıyoruz?

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Son yıllarda bakıyorum, yağmur ve kar ile ilgili haberlerin hemen tamamı neredeyse aynı “felaket” başlıkları ile veriliyor.

Kara teslim olduk

Beyaz esaret

Kar yağışı hayatı felç etti

Yağmur nedeniyle yollar göle kesti

Yağmur yüzünden evleri sel bastı

Oysa küresel ısınma yüzünden giderek kuraklaşan dünyada o yağmur ve karlar o kadar hayati değer taşıyor ki!

                                                               ***

Benim ilkokula gittiğim yıl Antep’te muhteşem bir kar yağmıştı.

Büyük kar” diye anılan karın kaç gün, kaç gece sürdüğünü hatırlamam ama okula, bakkala, fırına gidebilmek için karların arasından koridorlar açıldığını ve günlerce bu koridorların arasından gidip geldiğimizi çok iyi hatırlarım.

O altyapısızlık ve daha bir yoksulluk ortamında hiç kimsenin aklından buna “Büyük felaket” demek geçmedi. “Büyük kar” denildi hep…

Keşke bugün de öyle karlar yağsa da hep birlikte çocuklar gibi kendimizi o karların üzerine atsak… Ertesi gün hastalansak…

                                                               ***

Toprağın suya doyması, yeraltı sularının beslenmesi, barajların dolması, bitkilerin soğuma ihtiyacının giderilmesi…. Tüm bunlar için kara ihtiyaç var.

Geçenlerde İbrahim Yılmaz anlattı. Ekinlerin birkaç santim baş vermelerinden sonra üzerine kar yağması çok faydalıymış… Ekin bu karın altındayken bir de don olursa… Ekin o karın altında donu hissetmezmiş… Ne kadar enteresan değil mi?

Yağmur, Türkiye coğrafyası engebeli olduğu için akıp gidip, akarsulara denizlere karışıyor. Ama kar, olduğu yerde, yavaş yavaş eriyerek toprağın canına işliyor. Ağaç kökleri toprağın altına inen o suları uzun yaz dönemi boyunca yavaş yavaş emerek yaşamını sürdürüyor.

                                                               ***

Yağmur kötü mü? Olur mu canım? Hele de nisan yağmurları! O kadar önemliymiş ki? 

Bahar yağmurlarının güzelliğini doya doya seyretmek ne büyük zevktir..

Yazın kavurucu sıcağında kıvranırken aniden bastırıp, ortalığın tozu toprağını bastırıp, adeta nefesimizi açan yaz yağmurlarını sevmez miyiz?

Ne deriz şiddetli yağmura? “Bardaktan boşanırcasına…

Yağmur da kar da doğanın insanoğluna sunduğu inanılmaz güzellikteki ik mucizedir.

                                                               ***

Günümüzde gazeteler veya internet sitelerinin çok azı kar yağışını “mutluluk” vurgulu haberlerle veriyor.

Nedense yere kar düşer düşmez, gazete ve gazeteciler  bir felaket tellalı haline geliyor.

Oysa gelecek kuşaklar belki de bu iki mucizeye hiç tanıklık edemeyip, o zevki yaşayamayacaklar…

Zira fosil yakıtlar yüzünden dünyamızın iklimi ne yazık ki giderek kuraklaşıyor… Yağışlar azalıyor. Su kaynakları yağış azlığından veya barajlar yüzünden hızla azalıyor. Yeraltı suları çekiliyor. Böyle bir tehlike tehdidi altındayken bile…

Yağmur ve kar haberleri genelde bir “felaket haberi” gibi veriliyor.

Soğuk ve yağışlı havalar, ısınma sorunu yaşayan yüzlerce insan için mutlaka bir felaket, ama dünyanın devamı için elzem…

AYrıca yağmur ve kar yağdığında büyük kentlerdeki trafik sorununun katmerlenerek artmasının sorumlusu da kar ve yağmur değil, yıllardan beri bu kentlerin altyapısına gereken titizlik ve özeni göstermeyen yerel yönetimlerdir. Bir felaket yaşanıyorsa, onlara hesap sormak lazım…

 

.

 

Neden felaket tellallığı yapıyoruz?