16. Yüzyılda Ayntab Şehri

YAYINLAMA: 03 Şubat 2016 / 18.00 | GÜNCELLEME: 03 Şubat 2016 / 18.00

Daha önce, 2009 yılında kitapçı raflarına çıkan Hülya Canbakal, Harvard Üniversitesi’nde hazırladığı ve daha zonra kitap olarak basılan tezi ’17. Yüzyılda Ayntab’ kitabı da şer'iyye sicilleri’ne dayanıyordu. Kitabın neredeyse yarısı dip notlardan oluşuyordu. Yani, kitap olmaktan epey uzaktı. Hazzetmedim.

İbrahim Etem Çakır’ın Yeditepe Yayıncılık’tan çıkan kitabı çok daha derli toplu, okuması da daha kolay ve zevkli.


Tanıtım Bülteni
’nde şöye deniyor:

Ayntâb, günümüzde Gaziantep olarak adlandırılmaktadır. Gaziantep, Akdeniz Bölgesi ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin birleştiği noktada, Suriye'ye komşu bir sınır ilidir. Ayntâb ve çevresi ilk çağlardan itibaren pek çok insan topluluğunun yerleşme sahası olmuştur. Hz. Ömer döneminde İslâm topraklarına katılmıştır. Osmanlı Devleti topraklarına dahil olmadan önce Abbasî, Selçuklu, Eyyubî, Memlûk ve Dulkadir Beyliği hâkimiyetinde kalmış, zaman zaman bu bölgede Doğu Roma ve Haçlılar hüküm sürmüştür. Yavuz Sultan Selim döneminde 1516 yılında Osmanlı topraklarına katılmış, 1531 yılında Zülkadriye Beylerbeyliği’nin (Maraş) kurulmasıyla buraya sancak statüsünde bağlanmış ve bu durum XVI. yüzyılın sonlarına kadar devam etmiştir.

 

Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde 2010 yılında doktora tezi olarak sunulan ve oldukça uzun bir sürecin sonucunda ortaya çıkan bu çalışmada Ayntâb şehrinin XVI. yüzyıldaki; idarî, sosyo-ekonomik yapısı, nüfusu, fizikî durumu ve Ayntâb'da hukuk uygulamaları konuları ele alınmıştır.

 

Giriş kısmında Ayntâb adının anlamı, Ayntâb'ın coğrafî özellikleri, XVI. yüzyıl öncesi tarihi gelişimi ve kullanılan kaynaklar hakkında bilgi verilmiştir.

İncelemede temel kaynak olarak şer'iyye sicilleri kullanılmıştır.

Buna ilave olarak tahrir ve mühimme defterleri, vakıf kayıtlarındaki verilerden yararlanılmıştır.

 

Antep Savaşı’nı başka bir açıdan anlatan kitap

 

Fırtınalar estirecek bir kitap çıktı!..

İki sene önce yazılan bu kitabın piyasaya çıkış zamanlaması üzerinde pek durmayacağım.

Aslında buna benzer, Fransız kaynaklarından yazılan Antep Savaşı ile ilgili bir kitap baskıya gönderilmedi. Gaziantep’te bir kasada muhafaza ediliyor. Beş kişinin, hepsinin onayı ile ancak basılabilecek bu kitabın şimdilik yayınlanma şansı görünmüyor. Belki bu kitaptan sonra o 5 kişinin fikirleri değişebilir.

 

Antepli Ermeniler 1915’de tehcir edildikten sonra İttihat ve Terakki’nin iktidardan uzaklaşması üzerine dönüyorlar.

Bazı Antepliler tarafından el konulan mallarını ararken Antep’i işgal eden İngilizler bu konudaki şikayetleri dikkate almıyorlar.

Fransızlar Antep’i işgal ettiklerinde, Fransız ordusunda bulunan Ermeni askerler el konulan Ermeni mallarının iadesi için destek veriyorlar.

İşte bu nedenle deniyor ki, Antep Savaşı’nın bir gerçeği de Ermeniler’e karşı verilen mücadele...

 

Antep’in Varoluş Mücadelesi’ kitabının ‘Tanıtım Bülteni’nde şöyle deniyor:

Şimdiye kadar Antep Harbi'ne ilişkin anlatılanlar ve aktarılanlar oldukça milliyetçi bir skalada kalmış, olaylar milliyetçi ve hamasi bir dil üzerinden 'kurgulanmış' ve epik bir 'Antepli Türklerin onurlu ve haklı mücadelesi' söyleminden öteye gidememiştir.

Gesar, Antep'in Varoluş Mücadelesi başlıklı kitabında Antep Harbi'nin bütün veçhelerini ele almış, 1 Nisan 1920 ve Aralık 1921 itibariyle vuku bulan bütün olayları etraflıca kaydetmiştir.

Zira, Gesar bu harpte aktif olarak yer almış ve Ermenilerin savunma hattında önemli görevler üstlenmiştir. A. Gesar'ın bu tercüme eseri bize 'farklı' ve 'alternatif' bir perspektif sunmaktadır. Daha da önemlisi 'mağdur'un dilinden ve sesinden Antep harbini aksettirmektedir.

 

 

16. Yüzyılda Ayntab Şehri