Dokunulmazlıklara dokunuyorlar

YAYINLAMA: 09 Mart 2016 / 18.00 | GÜNCELLEME: 09 Mart 2016 / 18.00

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Meclis'teki siyasetçi görünümlü terör örgütü yandaşlarının dokunulmazlıkları kaldırılmalı" ifadesiyle, dokunulmazlık dosyaları yeniden gündeme geldi. HDP'yi hedef alan Erdoğan'ın bu açıklamasının ardından çok sayıda fezleke Meclis Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonu'na ulaştı.

Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Sırrı Sürreyya Önder, Ertuğrul Kürkçü ve Selma Irmak'ın dokunulmazlıkları kaldırılmak isteniyor. Diyarbakır'da DTK kongresinde Özyönetim konusunda yaptıkları konuşmalar gerekçe gösteriliyor. Zira önceden savcılık bu konuda soruşturma başlatmıştı. Bu dokunulmazlık talepleri sadece bu isimlerle sınırlı kalacak gibi de değil. Yeni HDP milletvekilleri de listeye eklenebilir.

MHP'li vekillerin de katkısı ile AKP dokunulmazlıkları kaldırılabilecektir. Çünkü Erdoğan konuşmasında resmen ''gereği yapılsın'' emrini vermiştir.

AKP statükocu güçlerle ittifakından sonra Kürtlere karşı ilan edilmemiş bir savaşı başlatmıştı. Şimdi HDP'li vekillere karşı bu dokunulmazlık kaldırma girişimi bu savaşın daha üst bir aşamaya çıkarılmasıdır. AKP ve devlet aklı ortaklaşarak savaş konseptini her şekilde sürdürmeye kararlılar.

PKK'nin de bahar aylarında hem şehirlerde hem de kırsalda savaşı tırmandıracağını yapılan açıklamalardan anlıyoruz. Bu anlamda ülkede Kürt sorununda çözümsüzlüğün getirdiği savaşın yıkıcı etkilerini hep birlikte yaşayacağız, bu görülüyor. Bunu önleyecek barışçı girişimlerde şu an için etkisiz durumdadır.

Hükümet bu dokunulmazlığın kaldırılması girişimi ile Kürtleri sivil siyasetin dışına atmaya çalışıyor. Bundan 22 yıl önce DEP'li vekillere yapılan hukuksuz girişimler Kürt sorununun çözümüne ne kadar etki etti ise bu girişimde o kadar edecektir. Yani sıfır bir etki. Tersine Kürt siyasetinde silahlı güçlerin elini güçlendirmeye yarayan bir etki gösterecektir.

Dün Ağarların, Çillerlerin güvenlikçi politika yaptıkları dönemde '' dağda değil düz ovada siyaset yapsınlar'' söyleminin yerine, bugün AKP eliyle tamamen Kürt siyasetinin meclis zemininde sürdürülmesini imkansız hale getirmeye çalışıyorlar.

Bu siyaset meşru değildir. Çünkü siyaset eşit hukuki zeminde yapıldığında meşrudur. Evrensel hukuk normları çiğnenerek eşitsiz bir zeminde yapılan siyaset geçici başarılar elde etmişte olsa, toplumsal meşruiyetini kesinlikle kaybedecektir.

Kürtlerin % 10 baraj engelini aşarak parlamentoya girmelerini hazmedemeyip onları meclis dışına itmek ülkenin geleceği açısından siyasi bir intihardır. Bu tutum AKP ye geçici başarı kazandırsa da nihai kazanan AKP olmayacaktır.

Çünkü bugün AKP'nin  ''Kürt karşıtlığında'' ittifak yaptığı statükocu güçler bir gün gelecek Erdoğan'a dur diyeceklerdir. Bugün AKP darbe dönemlerinin baskı ve şiddet uygulamalarına devam ettikçe bu statükocu güçlerin desteğini alacaktır. Sonrasında AKP'nin ve Erdoğan'ın siyaseti kirli bir mendil gibi bir kenara atılacaktır. Askeri darbe yönetimlerinin bile sürdüremediği baskıcı koşullar Erdoğan Ve AKP tarafından da sürdürülemeyecektir.

HDP'nin meclis zemininden uzaklaştırılması, hatta partinin kapatılması Kürt siyasetinde sadece silahlı muhalefetin elini güçlendirmekle kalmayacaktır. Aynı zamanda son Kürt illerindeki yıkıcı ablukaların halkta yarattığı kopuşu siyaseten de koparacaktır. Ve Kürdistani bir siyaset daha da güçlenecektir. Bugün bir arada yaşama talepleri yerini doğal olarak ayrılma taleplerine bırakacaktır. Bu fikir halkta güçlendikçe bugün HDP siyasetine tahammül edemeyenler yarın bağımsız Kürdistan taleplerinin muhatapları olacaklardır. Bölgesel Konjonktür de bu süreci beslemek için elverişli bir durumdadır

 

 

Dokunulmazlıklara dokunuyorlar