Dün Cemaate bugün AKP'ye biat

YAYINLAMA: 14 Mart 2016 / 18.00 | GÜNCELLEME: 14 Mart 2016 / 18.00

Ülkede tek adam hayalleri kuran bir siyasetin pekiştirilmesi için devlet, tüm hegemonya araçlarını fütursuzca kullanmaktan çekinmiyor.

Bir yandan silahlı güçleri ile Kürt illeri harabeye çevrilmiş, Kürtler teslim alınmaya çalışılmış, savaşta bile olmayacak ahlaksız davranışlara tanık olmuşuz.

Diğer yanda devlet maliyesi ile kayyımı ile muhalif olan şirketlere dönük operasyonlarıyla korku imparatorluğunun sınırlarını genişletiyor. Gazetelere kayyım atıyor, televizyonları keyfi bir biçimde uydu vericisinden çıkartıyor, medyada muhalif olanları işinden ettiriyor. Ülkede bir anlamda korku terörü estiriliyor. Zaten devlet şiddetinin en büyük yöntemi topluma çeşitli araçlarla korku salmaktır.

Son olarak cemaate dönük operasyonlar hız kesmiyor. İpek Koza gurubuna yapılanlardan sonra Boydak ve Naksan holdinge ve Zaman gazetesine dönük operasyonlar yapıldı. Sırada cemaat bağlantılı düşünülen üniversiteler var.

Cemaatin geçmişte Kürtlere yaptıklarını bir an için aklımdan çıkarmadan, unutmadan yazıyorum bu yazıyı. Evet cemaatin geçmişi özgürlüklere, sola ve Kürtlere karşı oldukça kirlidir. Bugünkü operasyonlar cemaati masum noktasına getirmiyor. Burada cemaate dönük operasyonlara soldan bir itiraz yapacaksak, o da AKP'nin bu operasyonları hukuk adına değil güç tahkimatı için hukuksuz bir biçimde yaptığına dair bir itirazımız olmalıdır. Evet AKP bu operasyonlarla dün birlikte paylaştıkları iktidar nimetlerini bugün tek başına almak ve kendi yolsuzluklarını operasyonlarla perdeleme girişimindedir. İtirazımız da bu yöndedir.

Ancak bu yazıda esas sorgulamak istediğim daha farklı bir durum vardır.

Toplum cemaat operasyonlarına hangi psikoloji ile bakıyor. Dün cemaate sempati ile bakanlar bugün bu operasyonlara karşı duruşu nedir? Dün Zaman gazetesinin bir milyondan fazla okuru varken bugün Zaman gazetesine kayyım atanmasına tepki verenlerin oranı nedir? Dün Boydaklarla, Naksan‘la iş ilişkisi kurmaya çalışanlar cemaate yaklaşırken, bugün bu operasyonlara karşı nasıl bir tutum içerisindeler? Dün cemaat üzerinden öğrencilere burs verenler, cemaat toplantılarında yardım için birbirleri ile yarışan iş adamları 17-25 Aralık operasyonları ile nasıl çark edip AKP'ye biat ettiler? Dün TUSKON üyesi olup AKP'nin cemaate karşı tutumundan sonra üyeliklerini sonlandırmalarını hangi akılla izah edeceklerdir.

Soruları uzatmak mümkündür. Ancak toplumsal ilişkilerde "sürü psikolojisi" etkisiyle hareket edenlerin ortak özelliği güçlünün yanında olmaktır. Dün cemaat ekonomik ve siyasal olarak güçlü iken gerek yurt içinde gerekse yurtdışına pazar payından nemalanmak için cemaate yaklaşanlar bugün cemaatin iktidar ilişkilerinden dışlanması ile birer birer ayrılmakta iktidara yaklaşmaktadırlar. Bu durum toplum sosyolojisi ve psikolojisi açısından incelenmeye değer bir durumdur.

Aynı zamanda bu durum bugün iktidarda güç sahibi olanlar tarafından da dikkatle incelemeleri gereken bir durumdur. Bugün Erdoğan nefes alsa alkışlayan bir çoğunluk var. Ancak bu çoğunluk Erdoğan'ın iktidarını kaybettiği bir durumda "şimdi ki zaman ortaklığı" da anında bitecektir. Dün Demirel’e baba, Çiller'e ana diyenler bugün neredeler ? Bunu göremeyenler tarihten ders çıkarmalıdırlar.

Bir zamanlar Osmanlıda başarılı olan yıldızı parlayan siyaset ve devlet adamı Mithat paşa vardı. Abdulhamit döneminde sadrazamdı. Abdulhamit Mithat Paşa'nın popülaritesinden rahatsız olur. Onu itibarsızlaştırmak ve ülkeden kovmak için ortamı kollar. Gün gelir Mithat Paşa sürgüne gönderilir. Bir zaman sonra Mithat Paşa İzmir'den İstanbul’a getirtilir. Abdulaziz’i öldürmekle suçlanır. Mahkeme idama karar verir. Mahkemenin idam kararının halkta öfke yaratacağı düşünülür ve İngiliz hükümetinin de isteği ile ceza ömür boyu hapse dönüştürülür. Mithat Paşa Taife gönderilmek üzere İzzettin vapuruna bindirilir ve boğazda tam iki ay bekletilir. Halkın tepkisine göre Mithat paşa ya Suudi Arabistan'ın bir şehri olan Taif'e gönderilecek ya da yeniden İstanbul’a getirilecektir. Bir kaç kısık ses duyulur ama Mithat Paşayı seven halktan bir tepki gelmez. O zaman Abdulhamit Mithat Paşayı Taif'e gönderir. 2 yıl sonrada kaldığı zindanda bizzat muhafızlar tarafından boğularak öldürülür.

Bu hikayede bize gösteriyor ki güç geçicidir. Her güçlü bir gün o gücü kaybetmektedir. O gün güçlünün yanında yer alanlar hızla yön çevirebilmektedirler. O nedenle de bugün iktidarda olmaktan baş dönmesi yaşayanlar bu gücün son bulacağını bilmeli, hukuk dışılıklardan vaz geçmelidirler. Bir zamanlar Irak'ta o güçlü Saddam’ın nasıl fareler gibi kanalizasyondan çıktığı görüntüleri hep hatırlanmalıdır.

 

 

Dün Cemaate bugün AKP'ye biat