CHP delegeleri ‘eğitimin öncüleri’ midir?
Bu şehirde kime sorsanız kentin en önemli sorunlarından biri eğitim der. Bana göre de bir numaralı sorunudur eğitim, bu kentin.
Ancak bu sorunu kavramada ortak bir bilincimiz yok! Çoğunluk eğitim sorununun çözümünü derslik sayısının artırılması olarak görüyor. Örneğin para ve arsa mucizevi olarak bulunsa, binalar süratle yapılsa, eğitim sorunu halledilecek…
Hiç şüphesiz o binalar, derslikler hemen yapılmalı. Ama bu ancak eğitimin, aysbergin su üstünde görünen kısımını halleder. Oysa sorunun asıl önemli kısmı suyun altındadır. Fakat üstü hallolsun çoğumuz razıyız!..
Bu Pazar günü CHP İl Başkanlığı ve Yönetimi için seçim var. Böylece ana muhalefet partisi kayyumdan kurtulup hür bir seçimle yeni yönetimine kavuşacak.
Bağımsız yargı gözetiminde, insanlar hür iradesiyle gidip sandığa oylarını atacaklar. Her şey şeffaf. Gizli oy, açık tasnif. Ne kadar güzel değil mi?
Her şey uygarca olacak. AB standardlarına göre yapılan seçim sonucuna herkes de saygı duyacak.
Ben bu yazdıklarıma inanmıyorum, okuyanların da inanacaklarını zannetmiyorum. Ama yazıyorum. Çünkü, hayal ederek yazdığımın bir gün gerçek olmasını dileyerek yazıyorum.
Oysa, hür irade falan yok. Sayın ve muhterem delegeler var. Hani, annesi oğluna kız istemeye gittiğinde sormuşlar, “Oğlunuz ne iş yapar?” diye. Anne de, “Oğlum CHP delegesidir” demiş ya, işte o hesap.
Neyse, biz eğitime dönelim.
CHP İl Başkanlığı için iki aday yarışacak.
Avukat Nesrin Tuncel ve Hayri Sucu.
Hangi aday CHP’yi Gaziantep’te daha ileri taşır, başarılı olur bunun yanıtını saygıdeğer delegeler verecektir. Ancak hangi kriterileri gözeterek oylarını kullanacaklar, çok merak ediyorum.
Örneğin ben olsam önce ‘eğitime’ bakarım.
Adaylardan Nesrin Tuncel avukat. Yüksek öğrenim görmüş, hukuk okumuş.
Diğer aday Hayri Sucu, bastırdığı, kendisini tanıtan yazılı bir belgede eğitim konusuna hiç değinmemiş. Belli ki, eğitimi ‘saklanması gereken’ düzeyde.
Şimdi şu soruyu soracaklar mutlaka olacaktır: “Ne yani, ilkokul mezunu olmak ayıp mıdır?”
Ne münasebet, tabii hayır! Zamanında şartlar uygun olmamıştır, fırsatı olmamıştır, okuyamamıştır veya ilkokuldan öteye gidememiştir. Ne denebilir ki!
Şu denebilir: Kardeşim sen CHP İl Başkanlığına aday olmamalısın. Eğitimi olmayanların böyle görevlere talip olmamaları gerekir. Böylece topluma örnek olursun. Bak, adam aday olmayı çok istiyordu ama eğitimi olmadığı için aday olmadı. Bunu gören diğer insanlar da, ileride böyle görevlere gelebilmek için eğitimin şart olduğunu görerek, ona göre kendilerine bir hayat standardı seçerler.
Yasa müsait diye, her şeye, her yere aday olmamalısınız, böylece topluma mesaj vermelisiniz. AK Parti bu konuya öncülük etti. Eğer yüksek öğrenim görmediyseniz, nereye olursa olsun, aday olmayı unutun.
Hayri Sucu, eğer varsa, ilkokul diploması ile CHP İl Başkanlığına aday olabiliyorsa, topluma şu mesajı veriyor demektir:
“Bakın, eğitimin hiç önemi yok. Ben bir üniversite mezununun, bir avukatın karşısında aslanlar gibi aday oldum. Siz, okula giderek vakit kaybetmeyin. Boş verin okulu mokulu. Bir an önce hayata atılın, para kazanın, bir yerlere gelin. Okuyanlar çok vakit kaybederler. Biz o vakti iyi değerlendirdiğimiz için onların bizim karşımızda şansları olmaz!”
Kızmaca yok! Verilmek istenen mesaj bal gibi budur.
CHP’nin asil ve uygar delegeleri bunun aksini ispat etsin, kendilerini “eğitimin öncüleri’ ilan edeceğim.
Tıp Bayramı neden 14 Mart’ta kutlanıyor
Merak edenler için çok kısa bilgi notu…
14 Mart’ın Tıp Bayramı olarak seçilmesinin iki nedeni vardır.
Biri batılı anlamda ilk tıp okulunun, II. Mahmut’un izniyle, Tıbhanie-i Amire ve Cerrahhane-i Amire adıyla, Veznecilerde 14 Mart 1827 de açılmış olmasıdır.
İkinci ve esas neden ise tıbbiyeli öğrenci ve hocaların Kadıköy’de bugünkü Süreyya Paşa Sinema salonunda İstanbul’un işgalini protesto etmek için 14 Mart 1919 da bir direniş toplantısı düzenlemiş olmalarıdır.
İstiklal Harbi kazanılana kadar 14 Mart’larda bu direniş toplantıları her 14 Mart’ta tekrarlanmış, İstanbul’un kurtuluşundan sonra da Bayram kutlamasına dönüşmüştür.