Komşu ile para trafiği
Suriye ile Türkiye arasındaki para trafiği ilginç, daha doğrusu ‘ders alınması gereken’ bir durum haline dönüştü.
Ne olup bittiğini herkesin öğrenmesi ve de üzerinde düşünmesi gerekir.
***
Suriye’de huzursuzluk başladığında Türkiye’ye, özellikle Gaziantep’e para akmıştı. Çoğu, sağlam olur diye kamu bankalarına giderken, özel sektör bankaları da akan paradan paylarına düşeni almışlardı.
‘Para’ ürkektir, kaçar!
Suriye’den önemli miktarda para geleceğini tahmin etmiştik. Nitekim tahminimizin de üzerinde geldi. Hatta bir kısmı da gayrimenkule, atıl durumdaki kelepir fiyattan alıcı bekleyen fabrikalara gitti.
Suriye’nin geleceğinden endişe eden para sahiplerinin güvenilir gördükleri komşu ülkeye servetlerini kaçırması dünyanın her tarafında makul telakki edilir.
Buraya kadar her şey normal.
***
Şimdi tersine bir trafik başladı.
Suriyeliler paralarını bankalarımızdan çekip ülkelerine götürüyorlar. Banka müdürleri şaşkın! Yıl sonu da yaklaşırken böylesine ‘tatlı’ mevduatı kaçırmayı kim ister?
***
Aslında rahat bir kafa ile düşünürseniz, paranın neden gittiğini tahmin etmek o kadar zor değil.
Ben bizzat büyük mevduat sahibi bir Suriyeli dosta sordum, neden parayı geri götürüyorsunuz diye…
İşte yanıtı:
“Suriye’de tam bir kargaşa, huzursuzluk, endişe ve korku hakim. Kimse ne olacağını, işin nereye varacağını bilmiyor. Herkes birbirine akıl veriyor ama kimse kimseye inanmıyor! Gayrimenkul fiyatları acaip düştü! Neredeyse herşey yarı fiyatına satılır oldu. Acaip bir durum var, yani! Risk alıp malı yarı fiyatına alırsan, sonra da işler düzelirse iyi para kazanırsın. Belki biraz daha beklesek, gayrimenkul daha da ucuzlayabilir. Bilemiyorum ki! Ama işler felaket olur, sistem tamamen çöker, mal mülk ortada kalır, paralar da yanar! ‹şte böyle bir durum yaşıyoruz. Herkes kendi kafasına göre bir şeyler yapıyor. Ben paramın yarısını Suriye’ye götürüp ucuz gayrimenkul alacağım. Diğer yarısını da Antep’te, Türkiye’de tutacağım. Aslında Türkiye’ye de güvenmeyip, parasını Amerika’ya gönderen çok tanıdığım var. Yani, durum çok karışık!..”
***
Eh işte, paran var mı, derdin var!
Suriyeli arkadaşıma takılmadan edemedim!
“Valla benim bir kabahatım yok! Bizim başbakanımız Esad’a çok kızıyor!”
“Tayyip Bey mi?”
“Evet.”
“Durum bildiğin gibi değil. Recep Tayyip Erdoğan bugün gelsin Suriye’de adaylığını koysun, açık ara seçimi kazanır. Öyle çok seviliyor ki, sana anlatmam mümkün değil, gözünle görmezsen inanmazsın!”
***
Şimdi durumu özetleyelim.
Huzursuz bir ülke. Halk bölünmüş. İnsanlar birbirini öldürüyor. Şimdiye kadar 3 bin 500 kişinin öldüğü tahmin ediliyor. Mal, mülk, para etmiyor! Bazıları parasını kaçırıyor. Herkes canından korkuyor. Komşu ülkenin başbakanı kurtarıcı olarak görülüyor. ‹nsanlar sefalete sürükleniyor. ‘Yarın ne olacak?’ endişesi insanları mahvediyor.
***
Gerçek durum bu!
Ama…
Sakın komşunuza gülmeyin…
Akıllı mısınız?
Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar:
“Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?”
Doktor cevaplar:
“Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç şey veriyoruz: Bir kaşık, bir fincan ve bir kova. Daha sonra ise kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz. Siz ne yapardınız?”
Adam:
“Hımmm.. Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder, çünkü kova hem kaşıktan hem de fincandan büyük.”
“Hayır” der doktor. “Normal bir insan küvetin tıpasını çeker!”
Ders: Akıl, sadece bize sunulanlar dışında çözüm bulmaktır.
TIME’ın anketi
28 Kasım’da kapağında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın resmi ile çıkacak olan TIME Dergisi şu sıralarda bir anket yayınlıyor.
Başbakan’ın yandaki resmini yayınlayarak şu soru soruluyor: Recep Tayyip Erdoğan, TIME’ın seçeceği ‘Yılın Adamı’ olmalı mıdır?
http://www.time.com/time/specials/packages/article/0%2c28804%2c2098471_2098472_2098512%2c00.html
fiimdi size verdiğim linki tıklayın, sol tarafta kırmızı yazılı soruda “Yes veya No’ tıklayarak oyunuzu kullanın. Son olarak ‘Submit’e tıkladığınızda oylama neticesini de göreceksiniz.
Dün, 22 Kasım 2011 Saat: 20.04’te durum, Evet yüzde 36, Hayır yüzde 64 idi.