İŞİD SALDIRISI ÜÇ BEŞ SERSERİNİN Mİ İŞİDİR

YAYINLAMA: 03 Mayıs 2016 / 20.00 | GÜNCELLEME: 03 Mayıs 2016 / 20.00

Günlerdir içimden bir yazı yazma isteği gelmiyordu.

Gün geçmiyor ki ölüm haberleri gelmesin. Gün geçmiyor ki hukuksuzluklarına alıştırıldığımız cumhurbaşkanının öfkeli sesi birilerini tehdit etmesin bir yerlere emir vermesin. Gün geçmiyor ki siyaseti işlevsizleştirmek için dokunulmazlıklardan anayasaya, taciz tecavüz olaylarından laiklik konusuna içimizi daraltan haberler gelmesin. Yazmanın bir işlevi var mı ki diye düşünmüyor değilim.

Böylesi bir süreçte 1 Mayıs savaşa, sömürüye, eşitsizliğe, Ekolojik yıkıma karşı mücadelenin yükseltileceği bir gün olarak kutlanacaktı. Bu konuda günler öncesinden genç arkadaşlarımız dövizlerini pankartlarını hazırladılar. İlk kez 1 Mayısa katılacak olanların heyecanı 1976 1 Mayısını kutlamış olanların heyecanına karıştı. Yeşil Sol Parti olarak Ekolojik eşit ve özgür bir yaşam için 1 Mayısa çağrılar yapıldı.

Ne ki 1 Mayıs sabahı günün ilk saatlerinde içimde bir kaygı vardı. Ya bir saldırı ile karşılaşırsak, gencecik insanların bu saldırıda hayatlarını kaybetmelerinin tanığı olursam gibi iç karartıcı bir ruh haliyle evden çıktım. Sabahın erken saatlerinde Yeşil Sol Partinin kapısında bekleşen gençleri buldum. Heyecanlıydılar. İçimde ki kaygıları paylaşmadım.

Saat dokuzu geçiyordu. Biz saat 11.00 de yürüyerek kutlama alanına gidecektik. Arkadaşların toplanmasını bekliyorduk. Bir ara telefon geldi balkona çıktım. Arayan arkadaşta yürüyüşte güvenliğe dikkat çekiyordu ki -o da kaygılıydı- o anda bir patlama ile sarsıldım. Karşımda eski Ermeni Kilisesinin üzerinden sarı bir toz bulutu kalktı. Kilisenin çatısında ki kuşların havalandığını, yan tarafımızda ki binanın kırılıp yere düşen camlarını gördüm. Caddede bulunan polisler ağaçları kendilerine siper edip silahlarını çektiler. Şaşkın bir halde sağa sola koşuşturdular.

Beş dakika sonra durum netleşti saldırı bombalı araçla emniyet, maliye ve belediye arasında caddede yapılmıştı. Saldırının şiddetinden 300 metre ileriye bile demir levha parçaları saçılmıştı. Yüzlerce metre ilerideki binaların camları kırılmış bazı dairelerin asma tavanları çökmüştü. Ambulans ve cenaze araçları vızır vızır gidip geliyordu.1 Mayıs tertip komitesi hemen toplanıp kutlama etkinliğinin iptal edildiğini duyurdu.

Çok kısa sürede haberlere yayın yasağı geldi. Sahi bu yayın yasakları neyi gizliyordu. Toplumu şiddetin sarsıcı etkisinden mi koruyordu. Patlamadan 3 saat sonra bir alışveriş merkezine uğramam gerekiyordu. İçerisi bomboştu. Parkalarda tek tük insanlar sessizdi. Sanki şehir bir hayalet şehrine dönmüştü. Pazar günü şehrin en işlek caddelerinde o görülen kalabalık guruplar görülmüyordu. Şimdi yayın yasağı koyulsa da şiddet insanlarda korku, panik ruh halini hakim kılmaya yetiyordu. Yayın yasakları ile neyi gizlediğini belki de o kararı aldıranlar bile bilmiyorlardı.

Oysa şiddetin boyutunu gözden kaçırmayı becerebilirsiniz. Ancak insanların o şiddetin korkunçluğunu hissetmesini engelleyemezsiniz. O zaman çözüm yayın yasakları değil, şiddetin kaynaklarına dönüp bakmak gereklidir.

Patlamadan sonra AKP il başkanı kendi hesabından bir tweet yazıyor.'' Gaziantep üç beş sokak serserisine boyun eğmeyecektir. Huzurun bozulmasına boyun eğmedik eğmeyeceğiz'' diyor.

Teşhis tedavinin en önemli adımıdır. Eğer ki siz şiddetin kaynaklarına dönüp bakmaz olan biteni üç beş serseriye bağlarsanız o şiddeti bitiremezsiniz. Başbakan da daha önceleri üç beş öfkeli genç olarak tanımlamıştı İŞİD terörünü.

Burada AKP il başkanına sormak gerekiyor. Şu an itibarıyla Kilis'te İŞİD bombalarından 19 insan hayatını kaybetmiş durumda. Ankara'da, Suruç'ta, Diyarbakır'da, Sultanahmet'te, İstiklal'de yüzlerce insan bu İŞİD saldırılarında öldü. Bunca saldırıya karşın hala üç beş serserinin işi olarak mı göreceğiz bu eylemleri. Terörle mücadele hamaset yaparak maalesef sonuç vermiyor.

Şiddet ancak nedenleri ortadan kaldırılınca biter. Eğer hükümet Suriye politikasını gözden geçirmez ise, hatta dünkü İŞİD’e karşı tutumundan vaz geçmezse, şiddet üreten İŞİD'e karşı ciddi önlemler almazsa, sınır güvenliğini sağlamazsa önümüzde ki süreçlerde daha çok dünkü yaşanan bombalı eylemlere maruz kalacağız demektir.

Bugün ihtiyacımız olan hamaset söylemleri değil ciddi şiddet karşıtı tutum olmalıdır. Yoksa ekonomik yaşamdan tinsel yaşama hayatımız zindana dönüşür. Bundan herkes zarar görür.

Celal DENİZ

 

 

 

İŞİD SALDIRISI ÜÇ BEŞ SERSERİNİN Mİ İŞİDİR