Bir seçimin anatomisi...

YAYINLAMA: 11 Mayıs 2016 / 20.00 | GÜNCELLEME: 11 Mayıs 2016 / 20.00

     Seçmek, tercih yapmak zor bir iş olarak görünür ya da kabul edilir.  Doğrudur... Çünkü, yapılacak bir seçimin sonunda; yararı kadar zararı da böyle bir  tercihi yapana  yöneleceği elbette ki olur. Olması da doğrudur.

        Siyasal yaşamda seçmen bunu çoğu zaman yaşar, ama "sonradan vahlanma para etmez" tabii ki...

        ***

        Geçen hafta Cumartesi günü yapılan Trabzon Gazeteciler Cemiyeti'nin olağan genel kurulunda  seçilip yönetimi almak isteyen dört grubun varlığı demokrasi adına  güzel bir manzara oluşturdu. Nitekim genel kurul örnek bir olgunluk içinde yaşandı. Bunda  genel kurulu yöneten/yönlendiren "Genel Kurul Divan Başkanlığı"nın payı olduğunu söylemek hakbilirlik olur. Nitekim, seçimler de bu olgunlukla yaşandı. 

        Ancak, nedendir bilinmez Başkanlık için yarışan Tekin Atay arkadaşımızın oluşturduğu yönetim kurulu listesinden bir kişi genel kurul devamı boyunca suskun kalıp, seçimlere geçildikten ya da daha sonra istifa ettiğini sözlü ve yazılı olarak kongre divanına sunmuş...

        İşte bundan sonra "İşler Arap saçına döndü" denir ya, onun gibi olmuş... Kongre  başkanlık divanı  bu istifa dilekçesini dikkate alıp kabul etmiş... Sonra da kongre seçim tutanağını düzenlemiş tabii ki... Ama nasıl?  Seçime geçtikten ya da daha sonra sunulan istifa dilekçesini  dikkate alarak (istifa edenin boşalan yerine) rakip Başkan adayı Yusuf Turgut arkadaşımızın listesinden yönetim kurulu üyesi bir adayı (seçimi kazandı) diyerek kongre tutanağını düzenlemiş...

         Eee... Ne var bunda derseniz, açıklayalım.

         İstifa eden kişinin bu isteği önceden genel kurul görüşmeleri sırasında değil; seçime geçildikten sonra yapıldığından geçerli saymayıp işleme koymaması gerekirken kabul etmiş... Seçim başlamış çünkü... İşe bakınız ki, seçimi kazandığı halde istifa eden kişinin adı seçim sonuç tutanağında da yer alamamış. Seçime geçildikten sonra sunulan istifa dilekçesini oluşacak yönetim kuruluna sunması gerektiği anımsanmamış... Üstelik seçimi kazandığı halde tutanakta istifacının adına yer bile verilmemiş...

        İşte "Arap saçı" buna denir.

        Şimdi ne mi olacak?

        Elbette böyle yanlışların üzerine gidilip düzeltilmeli ki, bir daha yaşanılmasın...

        Mensubu bulunduğu kurumda böyle bir durumun yaşanmasını kim arzular ki?

        Hele de, konu kendi aramızda çözüme kavuşturulması gerekirken  adliyelik olmak camiamız adına  çok üzücü bir manzara...

        Dün maalesef sağduyuyu galip getiremedik.

 

 

Bir seçimin anatomisi...