Irak’a ihracat tehlikede mi?

YAYINLAMA: 27 Kasım 2011 / 18.00 | GÜNCELLEME: 27 Kasım 2011 / 18.00

Yerel bir gazetede Irak’a ihracat yapanları uyaran bir haber okudum.
İhracatının yüzde 40’ını Irak’a yapan Gaziantep için haliyle kötü bir haber!
Amerikalılar, yıl sonuna kadar bütün askerlerini Irak’tan çekmiş olacağı için bölgenin istikrarsızlığa sürükleneceğini söylemiş, Güvenlik ve Terör Uzmanı Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, Gaziantep’te “Gelişen Kentler Zirvesi”nde.
Çok şaşırdım.
Konuşmasını dinlemediğim için eğer gazetedeki yazıldığı şekliyle konuştuysa bir gariplik var.
19 Mart 2003 tarihinde Irak’ı işgal eden güç, neredeyse 9 yıl sonra evine dönüyor.
Geride resmi rakamlara göre 4 bin 483 kayıp vermiş, 33 bin 183 kişi yaralanmış ve 4 trilyon dolar savaş gideri oluşmuş. Gelecek sene ABD’de seçim yılı olduğu için “Hadi bize evvallah” deyip gidiyorlar yani! Peki, bıraktıkları ne olacak?
ABD, Irak’ı neden işgal etti?
Çünkü nükleer gücü vardı veya açıklanmayan, adı bilinmeyen bütün dünyayı tehdit eden dehşetli silahları vardı!..
Bunların hepsinin fasa fiso olduğu zaten biliniyordu ve işin hemen başında da belli olmuştu. O halde? Enerji bölgesini kontrol etmek, Saddam’dan kurtulmak (Saddam’dan Irak’ı değil,İsrail’i kurtarmak) için girdiler, doğrusu bu!
Üstelik bir deİran problemi var!
ABD,İran’a saldıracaksa böylesine stratejik bir mevkiyi neden harcansın ki!
Bütün bunları ABD’nin Irak’ı kaderine terkedip gitmediğini, bölgenin istikrarsızlık zaafına uğramasının beklenmediğini belirtmek için yazıyorum.
Halen yürürlükte olan bazı uluslararası antlaşmalar, kendi isteği ile Irak’taki savaşı sona erdirip dünyaya ‘zafer’ kazandıkları göstermek ve işgalci bir ülke olarak imaj törpülenmesini durdurmak için Obama’nın daha önce ilan ettiği takvim uygulanıyor. Ama Amerika’nın bölgedeki politik gücü, otoritesi ve Irak’ın geleceğine ilişkin etkisi tabii ki devam edecek.
ABD, dünyanın en büyük Büyükelçiliğini Irak’ta açtı. 3 binden fazla istihdamın olduğu büyükelçiliği de 5 bin güvenlik taşaronu koruyacak.
Ben Irak’a ihracatımızda bir güvenlik sorunu olacağını tahmin etmiyorum.2011 Ocak-Ekim, 10 aylık ihracatımız olan 4 milyar 40 milyon 531 bin doların yüzde 45’ini, yani 1 milyar 814 milyon 916 bin dolarını Irak’a yapmışız. Bu rakam sürekli artıyor ve artmaya da devam edecektir.


Gelenekten Geleceğe Gaziantep Yemekleri



Son günlerde Gaziantep’in adı sıkça geçiyor ülke basınında.
Zeugma Müzesi büyük övgü alayor. (Dr. Asım Bey’in kulakları çınlasın!)
Medyayı her fırsatta kentimize davet edip ağırlamak için yapılan masraf misliyle bize dönecektir. Bu konuda hep bonkör olunmalı.
Tahir Tekin Öztan’ın kitap hamlesi de Gaziantep’in tanıtımını yaptı.İnsanlar artık mideleriyle düşündükeri için bu çeşit organizasyonlar her bakımdan başarılı oluyor. Kitap ses getirdi. Ama ben Öztan’ın kitabını beğenmedim.
                                                                              ***
“Gelenekten Geleceğe Gaziantep Yemekleri” kitabının hedef kitlesini kavrayamadım.
Kitabın kapağında, resimdeki hanımefendi hehalde ‘geleneği’, sevimli küçük kız da ‘geleceği’ temsil ediyor olmalı. Yemek kitaplarında böyle resimler kullanılmaz ama olsun, orasını anladım… Peki, ‘Tahir Tekin Öztan’ ismi neyi temsil ediyor? Bunu anlayamadım. Kapağa kitapların yazarının ismi konur. Gerçi Batı’da şöyle de bir adet vardır, eğer kitabın bilinen klasik bir yazarı olmayıp, öykücü, hikayeci varsa, ismin önüne ‘Narrated by” denir. Böylece neyin ne olduğunu anlarsınız.
Burada kitap yazma ‘ego’su tatmin edilmiş gibi geldi bana. Gerçi kitabın içeriğinde bu biraz daha doğru anlatılıyor ama herkes orayı okumak mecburiyetiinde değildir, okunmazda…
Kitabın hedef kitlesi eğer, Gaziantep mutfağına ilgi duyanarı bu yemek kitabı ile mutfağa sokmaksa, bu kadar hantal bir kitap hatalı bir seçimdir. Yani, formatı, kağıt kalitesi seçimi yanlıştır. Hangi hanım bu kadar ağır bir kitabı mutfak tezgahına taşıyıp, okuyup, yemeği pişirecek!
Gaziantep’i tanıtan resimler o kadar kötü ki, Öztan, aynı resimlerin basıldığı çok sayıdaki başka kitapları incelerse, kendi de hak verecektir. Ama yemek resimleri oldukça güzel, övgüyü hakediyor.
                                                                                        ***
Gelelim yemek tariflerine…
Bu yemekleri bir Antepli hanım okuyup pişirecekse, bir sözüm yok. Ama, örneğin Antep mutfağını bilmeyen bir hanım bu tarifleri okuyup, resimdeki yemeği pişirebilir mi? Emin değilim.
Bir de, kitapta yeralan bazı bilgileri nereden almışlar, hep yanlış. Örneğin, 2010 yılı antepfıstığı rekoltesinin 40 bin ton olduğu bilgisi verilmiş. Olur mu hiç! 2010 yılı antepfıstığı için mükemmel bir yıldı, tüm zamanların hasat rekoltesi elde edildi.
Ama ne olursa olsun! Kitap kitaptır.
Emek verilmiş, para harcanmış, ortaya bir şeyler çıkmış. Yapanı tebrik etmek lazım.

Irak’a ihracat tehlikede mi?