Bir teklif ve temenni…

YAYINLAMA: 25 Temmuz 2016 / 20.00 | GÜNCELLEME: 25 Temmuz 2016 / 20.00

Türkiye’nin şu sıralarda dünyaya çok ciddi ve dürüst mesajlar vermesi lazım.

Bunu hükümet yaparsa inandırıcı olmaz. Bunu bağımsız ve etkili Sivil Toplum Kuruluşları’nın yapması lazım.

TÜSİAD’ın uluslararası kamuoyunu Türkiye ile ilgili doğru yönlendirebilmek ve Türkiye algısını güçlendirmek amacıyla ABD, Almanya, Fransa ve İngiltere'nin etkili gazetelerinde "Türkiye'de Demokratik Anayasal Düzeni Korumak" başlıklı yayınlanan ilanları çok başarılı oldu.

 

Buradan GSO Başkanı Adil Konukoğlu’na sesleniyorum…

Siz de Gaziantep’teki STK’lara öncülük edin, aynı amaçla hiç olmazsa yurt dışındaki bir gazeteye ilan verin. Bu ilanın çok etkili olacağından eminim. Böylece Gaziantep’in tanınırlığını bütün dünyaya yaymış ve prestijini pekiştirmiş oluruz.

 

Arkeoloji ve gastronomi de Gaziantep’in bir dünya kenti olduğunu, 500 bin (Doğumlarla 700 bini aştığını tahmin ediyorum) mülteciye kapılarını açtığını, bu vesileyle bütün dünyaya duyuralım. Demokrasiye bağlılığımızı, zaten üretim ve ticaretin de ancak bu koşullar altında yapılabileceğini inandırıcı kılarak hem ülkemize, hem kentimize yararlı bir paylaşımda bulunalım.

 

Bu öneriyi Adil Konukoğlu’na yönlendirmemin nedeni, bu gibi ulusal ve uluslararası organizasyonları yapabilecek tek adres o.

Umarım ilgi gösterir, diğer STK’ların da onun etrafında birleşeceğinden eminim.

Ayrıca, bütün Türkiye’ye Gaziantep olarak birlik ve beraberlik mesajı vermenin tam sırası olduğunu düşünüyorum.

 

 

  

 

İşte TÜSİAD’ın ilanı ve tercümesi

TÜRKİYE'DE DEMOKRATİK ANAYASAL DÜZENİ KORUMAK

 

15 Temmuz gecesi, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden bir grup darbe yanlısı subay kendi iradelerini halkımıza silahlı bir darbe yoluyla kabul ettirmek istemiştir. Türk halkının, siyasi liderlerin, ülkenin tüm kurumlarının, toplumun tüm kesimlerinin, harekete geçmesi sayesinde, bu girişim başarısız olmuştur. Tüm kesimler, anayasal düzenin ve kurumlarının ihlaline itirazlarını ve hukukun üstünlüğü ilkelerine, temel hak ve özgürlüklere ve insan haklarına olan bağlılıklarını ifade etmişlerdir.

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki siyasi partilerin bu müdahaleye karşı ortak tutumu, toplumun tüm kesimlerinde yankı bulmuştur. Toplum içindeki farklılıklara rağmen, barışcıl ve demokratik koşullarda uzlaşının mümkün olduğunu gördük.

 

Demokrasiye müdahaleler ancak demokratik standartları daha da yükselterek ve hukukun üstünlüğünü güçlendirerek önlenebilir. Türkiye 2005 yılında AB ile üyelik müzakerelerini başlatarak, bu yolda ilerlemekte olduğunu gerçek anlamda göstermiştir. AB'nin demokratik standartları ve üyelik süreci, Türkiye'nin güçlü demokrasisinin ve küresel rekabetçiliğinin en etkin kaynaklarından biri olmuştur. 

 

Bugün Türkiye dünyanın en büyük 18. ekonomisidir ve küresel piyasalara tam entegredir. Avrupa'nın ötesinde, Türkiye ekonomik, siyasal ve kurumsal olarak transatlantik topluluğunun vazgeçilmez bir üyesidir.

 

Küresel ekonomik krizin yarattığı belirsizliklere ve artan jeopolitik risklere rağmen, Türk ekonomisi büyük bir dayanıklılık sergilemiştir. 3 milyon sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye, genç, dinamik bir nüfus yapısıyla nispeten yüksek ve istikrarlı bir büyümeyi sürdürmüştür. Mali disiplinin ve bankacılık sektörünün güçlü olması, Türkiye'nin ekonomik istikrarının temel unsurları olmuştur ve olmaya devam etmektedir. Piyasa ekonomisi kural ve kurumları, rekabetçi Türk ekonomisinin temel yapı taşları olmayı sürdürecektir.

 

Türkiye, demokrasiye olan bağlılığını ülke çapında açıkça ispatlamıştır. Bizler, Türkiye’nin demokrasisinin dayanıklılığını ve hukukun üstünlüğüne olan bağlılığını göstermeye devam edeceğinden eminiz. TÜSİAD bu evrensel ilkelerin ve hedeflerin samimi bir destekçisidir ve destekçisi olmaya devam edecektir.

 

 

 

Bazı gazetelerin birinci sayfalarını alıyorum köşeme.

Türkiye’min böyle olmasını özlüyorum.

Tanrı bu ülkeye her şeyi vermiş. Üç tarafını denizlerle çevirmiş. Altı zengin, üstü zengin toprak parçasını burada yaşayan insanlar varlıklı ve mutlu yaşasın diye ihsan etmiş.

Ama öyle mi?

Bu ülkede bir avuç zengin, kalanı fakir ve hatta bir kısmı da muhtaç insanlar yaşıyor.

Bu da yetmezmiş gibi birbirimizi yiyerek tüketiyoruz!..

Birlikte, varlık ve mutluluk içinde yaşayabilmek bu kadar mı zor…

 

 

 

 

Nereden bakarsanız bakın…

Diyalogsuz hiçbir şeyi başaramazsınız.

Biliyorum, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirecekler. Hani, hiç oraya gitmeyecektin, neden gittin diyecekler!

Bence doğrusunu yaptı.

İddialaşmanın kime ne faydası var, Allah aşkına…

Şu hale bakın, adamlar ülkeyi bölmek, parçalamak için asker kurşunluyor, polis öldürüyor, masum vatandaşlarımızın bedenine kurşun yağdırıyor, Türkiye’nin bütün ekonomik hedeflerini yok ediyor, bizi dünyaya rezil ediyor, ama bunları yapan vatan hainlerine, işbirlikçilerine Gaziantep’in bazı yerel gazeteleri sessiz kalıyor.

Olup biteni, tutuklananları yazamıyor! Nolur nolmaz, belki geri gelirler, niye kötü olalım saplantısı ile demokrasiye sahip çıkamıyor. Ama demokrasi meydanında ellerinde Türk bayrağını en çok onlar sallıyor!..

Yutturuyoruz sanıyorsunuz, değil mi?

Bir teklif ve temenni…