Gerçekten Yanıldınız mı?

YAYINLAMA: 02 Ağustos 2016 / 20.00 | GÜNCELLEME: 02 Ağustos 2016 / 20.00

Ülkede başarısız darbe sonrasında yanıldık diyenlerden geçilmiyor. Yazarından, siyasetçisine, işadamına çok değişik kesimler geçmişte cemaat ile bağ kurmuş kimileri 17 25 Aralık operasyonundan sonra kimisi de 15 Temmuz sonrasında ''yanıldık'' diyerek pişmanlık sergiliyorlar. Bazı işadamları cumhurbaşkanına hitaben çarşaf çarşaf ilanlar vererek af diliyor senin yanıldığın gibi biz de yanıldık diyorlar. Kimileri demokrasi nöbetinde bayrağın en büyüğünü eline alıp sallayarak geçmişini örtmeye çalışıyor.

Yanıldık diyenlerin ölçüsü nedir? Neye göre yanıldılar? Kim yanılttı? Nasıl yanılttı? Bu sorular uzatılabilir.

Önce Başta cumhurbaşkanı Erdoğan'dan başlamak gerekirse;

AKP'yi birlikte kurmadınız mı? Laik devlet sistemine tepeden karşı çıkmak yerine alttan alta değiştirmek fikrinde ortaklaşmadınız mı? Milli görüş geleneğinden gelenlerle, Gülen hareketinden gelenleri birbirinden ayıracak hangi retoriğiniz vardı? 28 Şubatçıların İslamcılar üzerinde ki baskıları sizi ''doğal'' bir birleşme yakınlaşma ve dayanışma içine itmedi mi? Ordu içinde atılmalara karşı hep muhalefet şerhi koymadınız mı?

Tüm bu nedenlerle AKP'yi birlikte kurdunuz. Ancak sonrasında Kürt sorununda çözüm sürecinde ayrıştınız. Filistin sorununa yaklaşımda ayrıştınız. Mavi Marmara hataydı diyen Gülen'e karşı Mavi Marmara’yı savundunuz. Ancak zaman sizi de Gülen çizgisine getirdi. Çözüm sürecini bitirdiniz. Mavi Marmaracılar için bana mı danıştılar dediniz.

Bu ayrışma devlet içinde iktidar paylaşımında da ortaya çıktı. Ve birbirinize karşı kılıçları çektiniz. Oysa 2007 yılına kadar devlete yerleştirilen cemaat üyelerinin en büyük destekçisi ve referansı siz oldunuz. Belediyeler cemaatlere arsa tahsisinden, kat irtifasına kadar bir çok kolaylıklar sağladı. Ülke dışında okul açılmalarında bizzat siz teşvikçi ve referans oldunuz.

Yanıldık demek sizi tüm bu günahlardan kurtara bilir mi dersiniz? İnsanlar yanılabilir. Ancak bu yanılma marketten meyve alırken bir dikkatsizlik sonucu ortaya çıkmış değildir. O anlamda yanıldık demek sizi sorumluluklardan kurtarmaz. Çünkü siyaset ve siyasette ki ittifaklar bilinçli tercihtir.

Siyasetçiler, bakanlar, milletvekilleri parti kurulunda yer alanlara gelince cemaat için muhalif kesimlerin eleştirilerini aslanlar gibi savunmadınız mı? Hoca efendi diye başlayan kaç konuşma yaptınız hatırlıyor musunuz? Cemaatin kaç açılışına, Türkçe Olimpiyatlarına ve benzeri etkinliklerine katıldınız hatırlamak ister misiniz?

Medyada kimi kalemini günlük kiraya verecek kadar değersiz yazarlar dün ''hizmet hareketinden gelenlerin devlet kadrolarında yer almaları analarının ak sütü gibi helaldir'' diye yazmışken 3 yıl içinde ne değişti de Fetullahçı köpekler diye yazabilecek kadar bir değişim gösterdiniz?

İşadamları en az siyasetçiler ve Erdoğan kadar sorumludur. Çünkü kimse size silah mı dayadı da milyonlarca lira ''himmet'' adı altında cemaate yardım ettiniz. Çocuklarınızı okullarına gönderdiniz. Yardım toplamada, Zaman gazetesinin aboneliğinde iş yaptığınız şirketlere bir tür mobbing uyguladınız. En son TOOB seçimlerinde cemaat bağlantılı adayları seçmediniz mi?

Şimdi bu kadar yapılan işler üzerinden bir günde ''vahiy'' mi geldi de cemaatin kötülüklerini anladınız. Sanmam. Çünkü sizlerde cemaatin devleti aşağıdan yukarıya ele geçirme hedefinde olduğunu biliyordunuz.

Bir anekdotla cemaatin ya da diğer İslamcı tarikatların devleti ele geçirme hedefinin olduğunu size anlatabilirim.

Yıl 1990. Bir kuran kursundan bir gurup geldi. Kuran kursuna yardım topluyorlardı. Bir broşür verdiler. Kuran kursunun sosyal tesislerini resimlerle tanıtıyorlardı. Dedim benim evimde 5 yıldızlı otel lüksü yok, ancak yardım istediğiniz öğrenciler böyle bir lüks içindelermiş diye. Hocalardan birisi bu sözüme tepki gösterip dedi ki;'' Tabi beş yıldızlı otel lüksü olacak çünkü geleceğin başbakanları cumhurbaşkanları buralardan çıkacak'' Bu söz on iki yıl sonra gerçek oldu.

Darbe girişimi sonrasında AKP fırsatı ganimet görerek devletin bütün kurumlarını yeniden dizayn ediyor. Ne ülke güvenliği nede demokrasi kaygısı var bu yeniden yapılandırma girişiminde. Tamamen AKP kendi iktidarını güvenceye alma hesapları yapıyor.

Eğer bugün cemaatle bağlantılı insanlar bir bedel ödüyorlarsa, dün cemaatin palazlanmasında destek veren herkes bu bedeli ödemelidir. Erdoğan başta olmak üzere cemaate maddi manevi destek veren aktörler yanıldık diyerek sorumluluktan kurtulamazlar. Onlarında ödeyecekleri bir bedeli olmalı.

Celal DENİZ

 

 

Gerçekten Yanıldınız mı?