RTL’nin röportajı önemli…
“Acaba Erdoğan’ın bize ihtiyacından çok bizim ona mı ihtiyacımız var?” diyen Almanya’nın en çok izlenen televizyonu RTL’nin genel yayın yönetmeni ünlü gazeteci Antonia Rados iki gün önce Cumhurbaşkanı Erdoğan ile çok ses getirecek bir röportaj yaptı.
Röportajı, Almanya’nın en büyük gazetesi Bild’de manşetten verdi.
İşte Rados’un izlenimleri:
Erdoğan çok hırslı ve işkolik biri. Ekibimizi gece geç saatlerde Saray'da kabul etti. Bizden sonra da başka randevuları vardı. Erdoğan çok güçlü ve kendine çok güvenen birisi. Röportaj boyunca Almanya Başbakanı Angela Merkel'le basına yansıdığından daha fazla iletişim halinde olduğunu söyledi.
Erdoğan'ın sözlerine ne kadar güvenirsiniz sorusuna ise Rados şu şekilde cevap verdi: Türkiye'nin en güçlü adamı Erdoğan. Onun söylediklerine hepimiz kulak asmalıyız ve iyi tartmalıyız. Erdoğan'sız bir Türkiye düşünemiyorum. Sonuçta yüzde 52'lik oy oranıyla Türk milletinin başına gelen bir liderdir.
Kendisinin görevinin doğruları söylemek olduğunu anlatan Erdoğan, "AB bizi 53 yıldır oyalıyor. Siz bir gazeteci olarak şunu soruyor musunuz; AB, Türkiye'yi 53 yıldır niçin oyalıyor? Hep şunu söyledim; Türkiye'yi alacak mısınız, almayacak mısınız? Açık açık söyleyin, niye oyalıyorsunuz? değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan "Vize muafiyeti ve geri kabul çok önemli, süreç işliyor. Maalesef bu bağlamda Avrupa verdiği sözü yerine getirmedi. Eş zamanlı olarak biz de adım atmak istiyoruz. Oldu oldu, olmadı kusura bakmasınlar geri kabulü yapmayız" dedi.
Avrupa'ya, darbe teşebbüsüyle demokrasiye yapılan saldırıya karşı Türkiye'ye yeterince destek vermediği eleştirisini de yönelten Erdoğan, “15 Temmuz gecesi darbe teşebbüsü oldu. 18 Temmuz'da ise Almanya Başbakanı Merkel aradı. 'Yaşananların bizi endişeye sevk etmeyecek şekilde olması' mealinde bir ifadede bulundu. Tabii bunlar bizi üzüyor. Paris'te teröre karşı bir araya gelen Avrupalılardan, aynı şeyi Türkiye için beklerdik. Avrupa ülkelerinin en azından birer temsilci göndermeleri gerekirdi, ancak bu yapılmadı. Sadece Avrupa Konseyi Genel Sekreteri, bir Avrupa bakanı ve Katar Dışişleri Bakanı geldi. Bunun böyle olmasından üzülüyoruz” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İdam cezasının tekrar gelip gelmeyeceği" sorusuna da, “Yenikapı'da geçen pazar günü mitinge yaklaşık 5 milyon insan katıldı ve hepsi 'idam, idam, idam isteriz' dedi. Parlamentodan çıkarsa ben onay makamıyım, bana gelir, ben de onaylarım” yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya'nın Köln kentinde iki hafta önce gerçekleştirilen Darbe Karşıtı Mitinge telekonferansla bağlanmasına Almanya Anayasa Mahkemesinin izin vermemesini de eleştirerek, “Ben Alman yargısına bu noktada saygı duymuyorum” dedi. Mahkemenin, yüzde 52 ile seçilmiş bir cumhurbaşkanının konuşmasına izin vermediğini vurgulayan Erdoğan, "Ben bunu dile getirmeyeyim mi? Bunu Merkel'e de ilettim. Bana, 'bağımsız yargı' dedi. Nasıl bir bağımsız yargı? Bağımsız yargı dediğiniz adil karar vermelidir" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin NATO ile herhangi bir sıkıntısının olmadığına dikkati çeken Erdoğan, "NATO, kendi üyesini yalnız bırakmamalı. Suriye sınırında çok ciddi sorunlar, travmatik sorunlar yaşıyoruz. Suriye tarafından atılan bombalar neticesinde insanlarımız ölüyor. Bugün değilse ne zaman NATO yanımızda olacak? Halep zor bir dönemde. İnsani ihtiyaçlarını gidermek için ne yapabiliriz; soru bu" diye konuştu.
Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmesinde Halep konusunu da ele aldıklarını aktardı.
Bölge halkını korumanın önemine işaret eden Erdoğan, "Koridorlar olacak. İnsani yardım gönderilmesi için koridorlar olacak. Rusya'nın desteğiyle bu sorunu çözmüş olacağımıza inanıyorum" dedi.
Tanışıklık
Filipinler’in Devlet Başkanı Duterte, “ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin Büyükelçisi ile kavga ediyorum. Onun i.ne, o. çocuğu elçisiyle” dedi.
ABD’nin tepkisi üzerine de “İlişkilerimizi zedeleyeceğini sanmıyorum” dedi.
Ne dersiniz, Duterte ile büyükelçi birbirini yakından tanıyorlar galiba!..
Güney-Kuzey koordinasyonu çok önemli!..
Putin-Erdoğan, St. Petersburg zirvesinin perde arkası hala ortaya çıkmadı.
Bilgi akışı çok zayıf!
Ancak şunu anlıyorum ki, Suriye, Türk-Rus ilişkilerinin lokomotifi olacak.
Bunu da Putin’in şu ifadesinden çıkardım:
“Rusya ve Türkiye, terörle mücadelenin ikili işbirliğinde ana unsur olması hususunda aynı anlayışı paylaşmaktadır.”
Yani, Güney’de işler iyi gitmezse, bilin ki bu Kuzey’deki ekonomiye yansıyacak.