Artık hep böyle mi olacak?

YAYINLAMA: 23 Eylül 2016 / 20.00 | GÜNCELLEME: 23 Eylül 2016 / 20.00

Gaziantep dün berbat bir gün yaşadı.

Kesik yollar, havada uçan haberler, boş AVM’ler, korku dolu insanlar…

Fıstık Festivali’nin de iptal edilmesiyle doruğa çıkan endişe Gaziantepliler’i hayatından bezdirdi.

Daha yakın bir zamanda 56 ölümlü büyük bir terör olayı yaşayanlar alınan tedbirlere harfiyen uydu. İstihbaratın ne kadar önemli ve hayat kurtarıcı olduğu böylece anlaşıldı.

 

IŞİD, belli ki ortalığı yine kana bulayacaktı.

İlk uyarı Amerika’nın resmi devlet sitesinden 21 Eylül’de yapıldı. Gördüm ama haber yapmadık, çünkü benzer uyarılar daha önce de olduydu.

Ulusal basın da vermedi. Ancak, olayın ciddi boyutlarda olduğu tahmin edilince, uyarıdan 2 gün sonra gazetelerde yer aldı.

Bu uyarıda Amerikan istihbaratının ne kadar rolü var, anlayamadım. Uyarı mesajında, “Bir terör hücresi, polisin araştırma raporlarında yer aldı” diye başlayıp Gaziantep’te alış veriş merkezlerinde bulunan Amerikan menşeeli lokanta, kahve içilen yerler gibi mekanlara tehdit olduğu bilgisine ulaşıldığını ifadeyle bu gibi yerlerden uzak durulması Amerikan vatandaşlarına tavsiye ediliyordu.

Uyarı, yalnız Gaziantep için değil, Ankara ve İstanbul için de yapılıyordu.

 

Ulu Cami, AK Parti il ve ilçe binaları, CHP il merkezi için özel önlemler alınırken, yolların kapanması, okul servis araçlarının okul bahçelerine girmesine izin verilmemesi, boşaltılan AVM’ler derken anlaşıldı ki, bu kez papuç gerçekten çok pahalı!

Eh, dünü alınan önlemler sayesinde kazasız belasız atlattık da, bundan sonra ne olacak?

Hep böyle teyakkuz halinde mi yaşayacağız?…

 

Kartel oluşturmanın anlamı dolandırıcılık demektir!

 

Bu ülkenin başı her zaman bankacılarla sorunlu olmuştur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sık sık yaptığı uyarılarla bankacıları dizginlemeye çağırmıştır. Onlarla zaman zaman toplantılar yaparak, akıllarını başlarına toplamalarını ikaz etmiş, aksi halde gereken tedbirin alınacağını en yetkili ağızdan duyurmuştur.

Parayla uğraşan bu insanların dili, dini, imanı, hayat felsefesi, görüşü, duruşu, tavırları normalin çok dışındadır. Aklı başında bankacı pek nadirdir.

Yalnız görevdekiler değil, emekli olan bankacıların da çoğu tuhaf!..

 

Bu kadar lafı etmemin nedeni dün açıklanan bir davanın sonucuyla ilgili.

Tüketici Hukuku Enstitüsü Başkanı Hakan Tokbaş, Rekabet Kurulu tarafından 12 bankanın kartel oluşturduğuna yönelik verilen kararın, Danıştay tarafından da hukuka uygun bulunduğunu ifade ederek, "Banka müşterisinin, 21 Ağustos 2007 ve 22 Eylül 2011 arasında, 12 bankadan herhangi birisinden mevduat, kredi ve kredi kartı hizmeti almışsa, suni şekilde oluşturulan kartel faizi oranında zararı için 3 kat tazminat davası açma hakkı bulunuyor" dedi.

 

Tokbaş yaptığı açıklamada, Rekabet Kurulu’nun, 8 Mart 2013'te 12 bankanın mevduat, kredi ve kredi kartı konularında birlikte fiyat tespit etmek amacıyla kartel oluşturduğunu belirlediğini ifade ederek, bu tespit sonucunda Kurulun, 12 bankaya toplam 1 milyar 116 milyon 957 bin 468 lira idari para cezası kestiğini anımsattı.

 

Ankara 2. İdare Mahkemesi’nin, 2015 yılının başlarında Kurul kararını hukuka uygun bularak, bankalarca açılan iptal davalarını reddettiğini aktaran Tokbaş, "Daha sonra Danıştay 13. Dairesine, İdare Mahkemesinin kararının bozulması ve Kurul kararının hukuka aykırı olduğuna karar verilmesi için temyiz başvuruları yapıldı. Kurul kararı hukuka uygun bulunarak, Ankara 2. İdare Mahkemesinin verdiği karar Danıştay tarafından onanmış oldu. Bu karar, Rekabet Kuruluna tebliğ edildi" diye konuştu.

 

Kartel oluşturmak ne demek?

Tüketiciyi, işadamlarını vehasıl bütün kredi kullananları, mevduat sahiplerini dolandırmak demektir. Nokta!

 

Türkiye bankacılık sisteminde bulunan 49 bankanın 37’sinde yabancıların payı bulunuyor. Türk bankacılık sisteminde yabancıların toplamdaki payı yüzde 25’lere yaklaşıyor. Borsa İstanbul’un yabancı hisse sahiplik oranına göre bu oran yüzde 42’yi geçiyor. Batı Avrupa ülkelerindeki bankalarda yabancı payı en fazla yüzde 12.

 

Bilmem anlatabildim mi?

 

 

Kadın dünya güzeli de olsa…

 

Biz ne haldeyiz, dünya neyi konuşuyor?

Dünya, Brad Pitt ile Angelina Jolie’nin boşanmasını konuşuyor…

En ciddi bildiğim gazeteler bile bütün birinci sayfalarını bu boşanmaya ayırıyor.

6 çocuklu ailenin anne ve babası, Fransız film yıldızı Marion Cotillard nedeniyle ayrılıyor.

Marion hamileymiş. Ancak, çocuğun babası herkesin tahmininin hilafına Marion’un erkek arkadaşıymış. Marion gazetecilere öyle demiş.

 

Çok saçma buluyorum ama kendimi okumaktan da alamıyorum!..

Aman Allahım, yabancı basında neler yazıyorlar, inanılacak ve bu köşeye alınacak gibi değil…

Ama sizinle ne düşündüğümü paylaşabilirim.

Brad, ünlü film yıldızı Jennifer Aniston ile evliydi. Jennifer, Altın Küre ve Emmy Ödülü almış çok yetenekli bir aktris. 2007’de Forbes Dergisi’nin belirlediği “Dünyanın En Zengin Ünlüleri” listesinde 110 milyon dolarlık servetiyle de 10. sırada yer alıyordu.

Brad, bir filmde birlikte oynadığı Angelina Jolie ile yakınlaşınca Jennifer’dan boşanıyor.

 

Tarih tekerrür ediyor, bu kez Fransız aktris Marion ile oynadıkları ve yakında vizyona girecek filmde yakınlaştıklarına dair dedikodular çıkıyor.

Angelina tecrübeli bir hafiye tutuyor ve kocasını izletiyor. Dedikodunun doğru çıktığı anlaşılınca Angelina hemen avukatına talimat veriyor.

 

Brad’in kadınları sıradan değil; Angelina da, Marion da ‘En İyi Kadın Oyuncu’ dalında Oscar’lı.

Marion 40, Angelina 41 yaşında. Angelina, Brad’den önce iki evlilik daha yapmıştı. Marion ise bekar! Ama erkek arkadaşından bir erkek çocuğu var.

Veee… Bence Marion, Angelina’dan daha diri ve daha güzel!..

 

Bir arkadaşımın sözleri bu konuda metafor oluşturacak nitelikte:

Kadın dünya güzeli de olsa yanında mutlaka bir bıkanı  vardır…

 

 

 

 

Artık hep böyle mi olacak?