Bizim kültür/sanat ustalarının büstleri uçtu da...
Soru ile başlayalım söze... Siz, ölmüş Ata'sına, dedesine, babasına bırakınız küfrü, bu büyüklerini aşağılayan, hor gören, karalayan bir kişiye rastladınız mı hiç?..
Rastlayamazsınız, çünkü böyle bir gelenek olmadığı gibi; böyle davrananlar da hiç hoş karşılanmaz.
Bu kötü tutum, gelenekten öte; kutsal dinimizce de yasaklanmış olup "ölüleri hayırlarıyla anınız" emri de var üstelik bu konuda.
Ne demek istediğimi mi merak ettiniz?
Bir kişinin kimliği niçin tartışmaya açılır hiç düşündünüz mü?
Adam yaşıyor/hayattadır, yaptığı bir eylemin yanlışlığı eleştirilir, doğrunun ne olduğu da bu arada gösterilir.
Bu tutum, doğru bir davranış kadar hak bilirliktir ayrıca...
Ama görüyoruz ki; kimilerimiz buna hiç dikkat etmiyor, saygı göstermiyoruz.
Ülkemiz son yıllarda böyle bir kısır döngünün içine düşmüş, bu durumdan kurtulmak için sağduyunun galip gelmesini bekliyor.
İnşallah "sağduyu" galip gelir.
***
DP iktidarının ilk icraatı; Arapça olan namaza çağrı olan ezanı Türkçeleştirmesiydi. Bu, durduk yerde olmadı tabii ki... Daha önce iş başındaki CHP iktidarını ve Cumhuriyet'in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü kulislerde karalamakla başladı bu fitne...
Din elden gitmişti, bu fitne cephesine göre...
Bu anlayışla yola çıkan bir iktidar; daha ilk yıllarda tutumunun karşılığını "Ticani" denen dini grubun Atatürk büst ve heykellerine saldırısıyla alır oldu.
Bakıldı ki, bu saldırılar artıyor, Atatürk'ün Başbakan'larından DP iktidarının Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın önerisi üzerine "Atatürk'ü Koruma Yasası" çıkarıldı.
Çıkarıldı ama, "Atatürk'e saldırmanın hafifliği" zaman-zaman yaşandı bu ülkede ve de yaşanıyor hala...
Oysa, Mustafa Kemal Atatürk sevgisi bu ülke insanının yüzde 99'unun yüreğine/beynine silinmez şekilde nakşetmiş dünden-bugüne...
Diyeceğim o ki; yurdu düşman işgalinden ulus/millet imece birlikteliğiyle kurtaran Atatürk, bu toplumun içine güve gibi girmiş/yerleşmiş yeteneksiz, bağnaz, kimliksiz kişilerce kulislerde karalanıp; belleklerde ona karşı duyulan sevgi silinmek isteniyor maalesef...
***
Rize Belediyesinin Cumhuriyet Alanı'ndaki düzenlemesinde Atatürk Heykelinin kaldırılacağı ve yerine "çay bardağı fiğürü" dikileceği iddiası/savı ülkemiz gündemine birden oturdu.
Öfke ve kınama...
"Atatürk heykeli kaldırılamaz!.." öfkeli söylemi Türkiye gündeminde...
Rize Belediye Başkanı Recep Kasap konuyla ilgili açıklamasında " Cumhuriyet Meydanının düzenleme projesinde 'Atatürk mü- çay bardağı mı?' şeklinde referanduma gidileceği iftiradır" diyor.
İnandırıcılığı tabii ki zamana bağlı...
Ben olsam, o alanın bir köşesine "çay bardağı fiğürü" değil, Rize'ye çay üretimini getiren Zihni Derin'in heykelini yerleştirirdim. Çünkü, Atatürk çayın ülkemizde ve Rize'de yetiştirilmesi konusunda ilk uygulamaları başlatan önder kişi olmuştu.
***
Bu arada bir şey belirtmeme izin veriniz lütfen...
Trabzon'da Belediye Başkanları Atay Aktuğ ve Volkan Canalioğlu zamanlarında kentin ana parkına ve uygun görülen yerlerine yerleştirilen Trabzonlu kültür/sanat büyüklerinin büstleri kimi düzenlemeler nedeniyle yerlerinden kaldırıldılar.
Trabzon'un kültür/sanat çevreleri kaldırılan büstlerin yerlerine konulmasını bekliyor hala birkaç yıldır.
Geçenlerde İstanbul'da sanat dostlarıyla olan sohbetimizde -neredense- söz bu büstlere geldi.
Akıbetlerini bilmediğimi söyledim. Ama "kulağı delik" sanat dostu bir arkadaşım,
"-Ben biliyorum. O büstler kayboluş!.." demesin mi?
Doğru- yanlış... Vebalı söyleyenin başına...
***
Ya Rabb'im nelerle meşgulüz, acı bize...