DOGA İntikamı
Karadeniz’de hidroelektrik santralları ile bozulan ekolojik dengenin intikamını doğa almakta, ormanlar yok olmakta, çok zor günler kapıda, izleyin. Daha da kötü olacak, dere yatağına ev yaparsan yıkılır, bunu bilmemek aptallık.
Eğer bindiğin dalı kesersen düşersin. Bu doğa kanunudur.
Sadece ülkemizde değil bütün dünyada ekolojik denge bozuldu ancak, ülkemizdeki duyarsızlık had safhada.
Trabzon’dan Uzungöl’e gidip bakınız, doğayı nasıl katletmişler. Tabiat harikası bir gölün sahilleri Araplara satılmış, gölün etrafına beton binalar çıkmış. Elektrik üretme adına yapılan barajlar, denizdeki balık üremesini durdurmuş. Nasıl kayıtsız kalır bir ülke böyle bir yağmaya, anlamakta güçlük çekmekteyim.
Türkiyen’den bir kaç misli yağmur Zürich’e de yağar. Siz hiç Zürich’te sel olduğunu duydunuzmu?
Ülkemin çivisi tepeden dibine kadar oynamış. Hala önemli kurumların eğitim sistemlerini kapatmaktayiz, ancak kaosa neden olan cemaatlerin, dergahların, tarikatlerin, şer yuvalarına bir söz söylememekteyiz. Bu nasıl bir mantıktır bilen varsa söylesin.
Kendi iç sorunlarımızın şikayetini gidip Birleşmiş Milletler’de dile getiriyoruz. Ülkemdeki Cemaat problemi ne Şili nede Arjantin’i ilgilendirir. Türkiye Cumhuriyeti’nin vekilleri, şikayet konusu cemaat başı hakkında ‘saygın bir din adamıdır’ demediler mi? ‘Ne istedilerde vermedik’ cümlesinide ben söylemedim. Kimse kimseyi kandırmaması gerekir. Yıllardır F tipi yapılanma ile ilgili onca yazıya , bunca ikaza sırtını çevirmiş kişilerin, bıçak kemiğe dayandığı anda feveran etmesini yadırmaktayız.
Ne zaman zülfiyare 17 ve 25 Aralık dokundu, birilerinin aklı başına gelip ‘Bizi bile dinlemişler’ demelerini anımsamak gerekir. Hani toplumun balık hafızalı olduğunu kabul ederek, olayların hiç olmadığını düşünüp, toplumun yönlendirilmesini sağlıyan danışmanlar, Beş Tepeyi çok güzel gütmekteler. Aylar önce bir hadisenin olacağını bilenlerin, gerekli önlemleri almamaları düşündürücüdür. Çok önemli yerlerden istihbarat temin eden birimlerin, bu bilgiden yoksun olması, bu ülke için ayrı bir ayıptır. Hele bu ayıbı gidip Birleşmiş Milletler gibi bir platformda delegelere dile getirmelerini de garipsemekteyiz.
Delegeler arasında Lichtenstein’ın veya Avusturya’nın ne ilgisini çeker FETÖ kelimesi. Düne kadar Cemaatlerden nemalanan insanların, bugün tu-kaka demelerini ciddi bir cehalet olarak görmekteyim. Esas olan, bu gün yüzlerce FETÖ parallelinde faaliyet gösteren cemaat, tarikat ve tekkelerin çalıştırdığı ve çocukların orada ne ile eğitildiği meçhul akibeti görmezden gelmek, çok daha büyük bir hatadır.
Aynı Karadeniz’in ekolojik dengesini bozduğumuzda sel felaketleri, taşkınlar meydana gelerek onlarca canı aramızdan nasıl alıyorsa, yalnış algılanan din ve buna bağlı yapılanma, bu ülkede çok can yakacağını düşünmekteyim diye bir sözün geldi söyledim, hem nalına hem mıhına.
Metin Atamer