Yoğurtçu
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır derler. Bu mutlaka doğrudur diye düşünmekteyim. Aslında yoğurt yemenin de şekli olur mu diye düşünmeyin. Mutlaka çeşitli şekilleri olsa gerek, yoksa atalarımız boşa böyle söz söylemezlerdi. Ben yoğurdu yemekle birlikte yemem, benim için yoğurt başka bir tad verir ağzıma. Bu nedenle onu bir kaseye alır, yemek sonrası kaşıklarım. Ağzımda çiğner gibi yapıp dolandırdıktan sonra yavaşca yutarım. Ağzımın içinde yoğurdun dolanması hem ağız içindeki yediğim diğer besini sıyırır, daha sonra yemek borusundan aşağıya doğru gider. Yoğurdun sağlık açısından insanın sindirim sistemi için çok önemli bir besin olduğu muhakkak.
Bende bütün doktorların yoğurt konusunda söylediklerine katılırım. Bazen seyahatlerimde bir kasabada veya yol üzerinde yemek için durduğumda, mutlaka yoğurt isterim. Bazen de rast gelir yoğurdu yemek için tahta kaşık isterim. Şimşirden yapılmış bir kaşıkla hiç yoğurt yediniz mi ? Bana daha başka lezzet verir bu şimşir kaşık. Belki kendimi köyde hissettiğimden mi nedir, inanılmaz keyif alırım. Bu tabir başka bir yiyecek için kullanılmaz.
Hani kimse ‘Her yiğidin bir dolma yiyişi vardır’ veya ‘Her yiğidin bir ıspanak böreği yiyişi vardır‘ diye konuyu şekillendirmez. İlle de yenecek malzeme yoğurt olmalı. Bir de yaptığın iş düzgün bir şekilde olmazsa ‘Şimdi ne halt yedin’ deyimi de sıklıkla kullanılır. Bir işlem yaparken yanlış bir adım atılırsa bu tabir çekinmeden ortaya atılır.
Yıllar önce İsviçre’nin küçük dağ kasabası Davos’ta her yıl toplanan ve çeşitli ülkelerin devlet adamlarının veya başbakanlarının dünya ekonomisini konuştuğu bir platformda, o tarihteki ülkemizin yöneticisi “One Minute” diyerek, bütün uluslararası diplomasiyi hiçe sayarak, çok yakın tarihte vefat eden, İsrail Devlet Başkanına ‘Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz’ diyerek bir yerde kendisine ‘Katil‘ yaftası takmış ve salonu bir daha dönmemek üzere terk etmişti. Sonraki süreçte, ülkemiz buna bağlı olarak çok sıkıntıya girmişti.
Daha sonra yakın tarihimizde 24 Ekim 2015’de Suriye sınırında bir Rus uçağını, sınır ihlalinden dolayı vurduk . Paraşütle atlayan pilotu da etkisiz hale getirdik. Biz yine efe tavrımızla özür dilemedik. Yani yoğurdumuzu ‘one minute’te olduğu gibi, taviz vermeden yedik. Rusya, ülkemizle ilişkilerini dondurdu. Sebze ve meyve ihracatımızın büyük bir bölümü Rusya’ya pazarlandığından, bu sektör ve buna bağlı yan sektörler durma noktasına geldi.
Güney sahillerimize Rusya’dan tur düzenleyen firmalar iflasın eşiğindeydiler. Tatil yörelerindeki esnaf, dükkanlarının önünde sabahtan akşama kadar tavla oynayarak vakit geçirmeleri, acınacak bir manzara idi. Geçtiğimiz son 11 ay içinde Türkiye’nin kaybını isterseniz oturup hesap edelim. Doğru veya yanlış yapıldı demek önemli değil, ne kazandık ne kaybettik esas bu önemlidir.
Şimdi dost ve müttefikimiz Amerika’nın müttefiklik esaslarına uymayan davranışlarından dolayı yönümüzü Rusya’ya döndürdük . Çok büyük bir bedel ödemek pahasına AKKUYU nükleer santral projesini Rusya ile yapmak için sözleşme yapıp Amerika’ya F tipini vermezsen bende yönümü değiştiririm anlamında mesaj vermeye çalıştık. Bu da başka bir yoğurt yeme usulü olsa gerek.
Yine bir oturup iki defa düşünüp bir defa söz söylememiz gerekiyor. Günlerdir sosyal paylaşım sitelerinde 2001’den evvel İstanbul Belediye Başkanının, Bakanların, Başbakanların mikrofonlara söyledikleri sözler ortada. Şimdi öküz öldü, ortaklık bozuldu gibi söylemlerle yurdum insanını kandırmaya çalışmanın doğru olmadığına inanırım. Amerika, bir çok ülkede, okullar ve işletmeleri F tip ile kurarak, milyar dolarlar yatırdı. Şimdi bu adamı biz istedik diye vereceklerini ümit etmek abesle iştigaldir.
Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete, elimizde bir kaşık düşünmeden saldırıyoruz sinideki sığ yoğurda, herkesin bir yoğurt yiyişi var amma etrafa sıçratıp örtüyü pisletmemek gerek diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.