Daha yastık altı kaldı mı ki?
Hangi insan bu dünyadan göçerken beraberinde/yanında maddi değerlerini götürebiliyor? Hiç birimizin böyle bir şansı yok. Yok da nedir bu tamah/açgözlülük/tatminsizlik?
Hangi yöne, hangi işe baksanız aynı manzara...
Kazanmak... Kazanmak... Kazanmak...
Sınırı herkese göre değişen bir tutku oldu kazanmak... Kimileri emlak, kimileri döviz, altın zengini olmak için çırpınıp duruyor yaşamları boyunca...
Kasaları dövizlerle, altınlarla dolar taşar.
Tapu senetleriyle koleksiyon yapar böyleleri...
Bir büyük tatminsiz yaşamdır onların dünyası.
***
"Kıt kanaat" bir yaşam dünyası olanlar da var bu dünyada tabii ki... "Azdan az, çoktan çok..." bir dünyanın "geçimlik savaşımı" için çırpınır dururlar. "Dişinden artırdığı..." ile dar'a düştüğünde "el eline bakmamak" için bir kenara koyduğu, kapaklı sahanında biriktirdiği, yeleğinin iç cebinde kalbinin üzerinde sakladığı birikimleri olur böylelerin.
"Ölümlüğü"dür onların...
Kısacası, günümüz tanımıyla " yastık altı" değerleridir kimi insanımızın bu birikimler.
Hiç bilinmez kimde olduğu...
Hani derler ya; "para ile imanın kimde olduğu bilinmez" diye...
İşte o durum..
***
Küresel anlamda ABD Dolarının yarattığı küresel kriz, ülkemiz insanını da sıkıntıya sokacağı aşikar. Onun için de; "yastık altı" değerlerin sadece Dolar kısmının derhal ve ivedilikle TL'ye çevrilmesi isteği siyasilerin dilinden düşmüyor.
Kimileri koşup hemen bozdurdu Dolarlarını... Çünkü, "kasada durup da ne olacak?
Dolar yükseldi, bozarsanız dünyalar kadar TL alacaksınız."
Ülke de böylece ekonomik darboğazdan kurtulacak!
Böyle yapanlar "15 Temmuz Kahramanları" gibi "vatan kurtaracaklar."
Keşke benim de ABD Dolar'ım olsaydı.
***
Ekonominin çarkı ülkeden ülkeye hep farklı döner. Çünkü, devlet gemisinin dümenini tutan kaptanın hangi denizde, ne zaman, hangi fırtınanın yaşandığını bilmesi gerekir. Çıktığı her seferde, yakalanacağı fırtınaya göre fazla fazla akaryakıt alırsa/depolarsa fırtınalara karşı özgüveni olur.
Olmazsa ne olur?
Orasını bilemem... Babam Rahmetli bir yönden de denizciydi ama, bana öğrettiği bu kadardı.
"Yastık Altı" değerler meselesinde eskiye göre çok değer yitirdik diyebilirim. TOKİ'nin yıllardır kent merkezlerine yaptığı konutlara çağırdığı aileler hep kısal kesimden "yastık altı"nı kasa gören/yapan insanımızdı. Ne yazık ki, çoğu aileler bu birikimlerini TOKİ'ye bozup verdiler.
"Yastık altı" kaldı mı ki?
Dilerim; bilmediğim daha başka "yastık altı" kaynaklar olur/bulunur da bu küresel krizi çabuk ve ucuz atlatırız.