Büyük provokasyon!
Türkiye, yine büyük bir felaketin eşiğinde!
Ruslarla zor da olsa düzeltilen ilişkiler acaba bu suikastla tekrar durağan döneme girer mi?
Ne kadar talihsiz, istenmeyen ve aleyhimizde sonuçlar doğurabilecek bir felaket. Bakalım altından neler çıkacak?
Terörle uğraşırken, şehitler verirken, kanlı ve vahşi örgütlerle uğraşırken şu hale bakın, olacak iş mi?
Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'a silahlı saldırı düzenlendi.
Ankara Çankaya'da bulunan Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde düzenlenen saldırıda saldırgan özel harekat polislerinin operasyonuyla etkisiz hale getirildi.
Rus Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova Büyükelçi Karlov'un hayatını kaybettiğini duyurdu.
Saldırı Ankara Çağdaş Sanatlar Merkezi'ndeki bir resim sergisi açılışı sırasında gerçekleşti. Saldırının olduğu sergi Ankaralı Gezginlerin düzenlediği Gezgin Gözüyle Kaliningrad'dan Kamçatkaya Fotoğraf Sergisi açılışıydı.
Açılışın ardından konuşma yapmak için kürsüye gelen Büyükelçi Andrey Karlov bu sırada silahlı saldırıya uğradı.
Saldırının olduğu sırada olay yerinde bulunan cHürriyet Muhabiri Haşim Kılıç, "Saldırgan Büyükelçi'ye arkadan ateş etti. İnsanları dışarı çıkarttı, yerde yatan elçiye birkaç el daha ateş etti" dedi.
Saldırıda Büyükelçi Andrey Karlov,maalesef hayatını kaybetti.
Saldırının Suriye Zirvesi'ne saatler kala gerçekleşmesi dikkat çekti. Zirvede, Suriye'dekison durum değerlendirilecekti.
Türkiye, Rusya ve İran Dışişleri Bakanlarının 27 Aralık’ta gerçekleştireceği Suriye Zirvesi, 20 Aralık'a çekilmişti.
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov, Moskova’da Türk, Rus ve İran Dışişleri Bakanlarının görüşme gerçekleştireceğini belirterek, “Üçlü görüşme Moskova’da 20 Aralık’ta yapılacak. Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, Türk ve İranlı mevkidaşlarıyla telefon görüşmesi gerçekleştirdi” açıklaması yapmıştı.
Görüşmenin Moskova’da gerçekleştirilmesiyle ilgili konunun daha önce ele alındığını bildiren Bogdanov, “Üçlü bir formatta öncelikle Suriye ve çevresindeki konuları, durumu görüşmek lazım. Suriyeli taraflar masa arkasına oturmaları ve ateşkesin istikrarlı şekilde sağlanması, bazı insani sorunların çözülmesi ve siyasi çözüme ulaşılması gibi konularda anlaşmalı. Bunun için elimizde bir temel de var, bu BM'nin 2254 sayılı kararı” ifadelerine yer vermişti.
Meraklılara kitaplar…
Bir arkadaşım, ‘Salkım Hanımın Taneleri’ni okumamı istedi.
Yılmaz Karakoyunlu’nun eseri ‘Salkım Hanım Taneleri’, 1942’nin son günlerinde çakartılan ünlü ‘Varlık Vergisi’ yasasının uygulamalarıyla ilgili yaşanan sevgi,nefret,pişmanlık,gerilim,ihanet gibi bir çok duyguyu anlatıyor.
Varlık VergisiKanunu’nun resmi gerekçesi, hükümet tarafından "Olağanüstü savaş koşullarının yarattığı yüksek karlılığı vergilemek" olarak dile getirilmiş ve herhangi bir dini veya etnik grup hedef alınmamıştır.
Oysa basına kapalı olarak yapılan CHP grup toplantısında Başbakan Şükrü Saracoğlu'nun vurguladığı gerekçeler farklıdır:
"Bu kanun aynı zamanda bir devrim kanunudur. Bize ekonomik bağımsızlığımızı kazandıracak bir fırsat karşısındayız. Piyasamıza egemen olan yabancıları böylece ortadan kaldırarak, Türk piyasasını Türklerin eline vereceğiz."
Varlık VergisiKanunu ile toplam 315 TL vergi tahsil edildi. Toplam tahsilat, 394 milyon TL olan 1942 devlet bütçesinin yüzde 80'ini buluyordu.
11 Kasım 1942'deVarlık VergisiKanunu TBMM'de hiç tartışılmadan kabul edildi. Kanun her il ve ilçe merkezinde kimin ne kadar vergi ödeyeceğini belirleyecek servet tespit komisyonları kurulmasını, komisyon kararlarının nihai ve kati olmasını, vergi ödeme süresinin 15 gün olmasını, 15 gün içinde tahakkuk eden vergiyi ödemeyenlerin mallarının haczedilerek icra yoluyla satılmasını, buna rağmen borcunu 1 ay içerisinde ödemeyen mükelleflerin bedeni kabiliyetlerine göre genel hizmetler ve belediye hizmetlerinde çalıştırılmasını öngörüyordu.
Arkadaşıma, Karakoyunlu’nun eserini okuduğumu söyledikten sonra, ”Sen asıl Amerikanedebiyatının usta kalemi Pulitzer ödüllü John Cheever’in ‘Güz Nehri’ni oku” dedim.
Konusunu sordu, “Okuyunca anlarsın” dedim ama yine de ipucu verdim:
“1929 Büyük Buhran’ın yıprattığı Amerika ve ekonomik çöküşün yansımalarını anlatıyor. Güz Nehri; umudu, pişmanlıkları, işsizliği, kısacası ‘sıradan’ insanın hayatına ayna tutan bir eser. Senin bana ima ettiğine bu kitap daha uygun!..” dedim.