Siyasetçinin omuzlarındaki vebal...
Siyasetin kimi konularda belirleyici rolünü; sadece kendi çıkarları üzerine kurgulayan kişiler var kimi ülkelerde... "Parti ve kişisel çıkar" ön plana çıkınca/çıkarılınca toplumsal beklentiler de; bu nedenle yanıt bulamaz oluyor böyle ortamlarda...
Seçen ve seçilenin "ortak hedef" belirlemesinde; " kişisellik" ön plana çıkıp egemen olunca; siyasette "senin partin, benim partim" anlayışı toplumsal yaşamın göbeğine gelip oturuyor böylece...
O zaman; "O bizim partiden değil" anlayışı da giderek bir güve gibi yurttaşın belleğini/benliğine yerleşiyor. Toplumsal birlikteliklerdeki eski heyecan; yavaş-yavaş sönüyor.
Xxx
Hep yaşadıklarımdan örnekler veriyorum. Bu da öyle olacak..
DP (1950-1960) döneminin sonuna doğru "iktidar-muhalefet çekişmesi" birden sertleşmişti. İktidar (DP), yurttaşları "Vatan Cephesi"de toplanmaya; muhalefet (CHP) de "Güçbirliği" ne çağırmıştı anlamsızca...
Yanlış bir anlayış, yanlış bir siyasi tutum tabii ki...
Yurttaşların kimileri bu çağrıya uydu...
Devlet hizmeti veren kimi memurlar da; muhalefet cephesinde değil; -istemese de- iktidar yanında saf tutmak durumunda kaldı o zamanlar.
Bu ve buna benzer durumlar, siyasetin ucuzladığının işareti oldu her zaman...
Sonuçta, devlet çarkı/motoru, siyasetle çalışmaya, sorunlara siyasi yorumlarla bakılmaya başlanınca; devletin adaletli disiplini, adil, planlı hizmet verimi de kendiliğinden aksamaya başladı.
Olan; sade/arkasız yurttaşa oldu.
Xxx
Siyasetin ayırımcı yönü/yanı olmamalı elbet...
Bu pozitif ortam, bu manzara, kalkınmış; demokrasisi oturmuş, kültürel, sanatsal alanlarda doyuma ulaşmış toplumlarda yaşanır ancak.
Bunun aksi/tersi durumlarda ise; yurttaşı sadece günlük siyasal çekişmelerin labirentlerine çeken kimi siyasetçi tipi, ülkenin genel sorunlarını değil; ucu kişiselliğe uzanan, kişisellikle sonuçlanan amaçlarının gerçekleşmesi beklentisinin peşine düşer, yelken açar.
Xxx
Ülkemizde demokrasi deneyimi iyi niyetlerle başlatılmış; üzerine demokratik değerler kazandırılmak istenmiş ama, "ağacın kurdu kendinden olur" örneği; yaşanan kimi olumsuzlukların kaynağında "demokrasi treni"ni yönetecek "demokratlar"on iş bilmez olduklarını yaşayarak gördük ve bugünlere geldik.
Demokrasilerde "uzlaşı noktası"ında buluşamamak, siyasetçinin omuzlarındaki en büyük vebal olsa gerek...