YARINLARDA
Her hafta, bir evvelki haftaya bakarak ne kadar geriye gitmekte olduğumuzu izlemekteyim. Bugünler ve yarınlar. Bir muhasebe yapmamız gerek. Yarınlar adlı bir şarkı vardı çok eskiden, ümit verirdi çocuklara, büyüklere, hatta herkese ümit dağıtırdı.
1975 senesinde Eurovision amatör şarkı yarışmasında Istanbul Teknik Üniversitesi mezunu mühendis Ali Rıza Binboğa isimli şarkıcı, bu yarışmada çok başarılı olmuştu. ‘Özgürlük ve barış, tüm insanlarınözlemi olacak yarınlarda’ cümleleri ile başlayan bu şarkı, 1970’li yıllarda, sağ ve sol görüş ayrılıkları yaratılan ülkemizde kardeşi kardeşe düşürülen noktaya gelmiştik.
Kanımca bu şarkının terennüm edildiği yıllar, yine dış güçler tarafından, alevi-sünni nifak tohumları ekilmeye çalışıldığı döneme gelmekteydi. Kardeşin kardeşi öldürdüğü günleri görerek yaşamıştık. ‘Düşmanlık yok, dostluk var yarınlarda seni sevmek var’, diye şarkısında bağırıyordu, Ali Rıza Binboğa.
Aradan geçen 40 yılda bu şarkının gereğini yapamadık. İnsanları sevmek yerine, nefret tohumları dış güçler tarafından ülkenin içine ekildi.
Bıngıldağı gelişmemiş insanların şahsi menfaatlerini kullanan dış mihraklar, ülkenin bütün etrafını yangın yerine çevirmekte gecikmediler. Güneyde oluşan kargaşada, Türkiye bir anda konuya dahil olmaya kalkınca, iki savaşanın ortasında kaldık. Yani filler tepinmekte, olan farelere olmakta.
1930’larda Adolphda Almanya’da, ekonominin kırıldığı noktada, Çekoslavakya’ya girdiğini hepimiz biliriz. Çekoslavakya’ya giren Hitler’in ilk ele geçirdiği yer ülkenin Devlet Bankası ve oradaki altın rezervi idi. Daha sonra İngilizlerle altın külçeleri üzerinde anlaşmazlık yaşayınca, elinden kaçan külçeler yerine, bu sefer Polonya’ya savaş açtığını tarih kitapları söylemekte. Naziler, bu altınların taşınmasında bir çok problem yaşadığı bir hakikattir. Hatta bu altınların taşınmasında bir göle atılan altın külçe sandıklarının, yakın bir tarihte su üstüne çıkarılmasında, araştırmacıların büyük titizlikle Nazi arşivlerini kullandıklarını biliyoruz.
Hatta bazı kaynakların anlattığı gibi Nazi Almanyası, tarihin bir çok karanlık noktalarında iki denizaltı içinde altın külçeleri ile elmas yığınlarını Arjantin’e gönderdiğine dair bilgiler bulunmaktadır. İnsanlık suçunu işlemeden evvel Yahudiler’in üzerlerinde ne varsa alıp, çıplak fırınlarda öldürdükleri insanların, altın dişlerini bile eriterek depoladıkları bir acı gerçektir.
Hoş, ülkemizde böyle acı hadiseler yaşamadık, ancak ülkemizdeki bazı kaynakların, dolaylı bir şekilde körfez ülkelerine kaydırıldığı söylenmekte. Bu kadar dış borçlanma olduğu ülkemizdeki duran yatırımlarda, artan borçlanma etkisinin, enflasyonun yavaş tırmanma eylemi göstermesini anlamakta zorlanıyorum. Birileri içeriye para pompaladığı muhakkak.
Ali Rıza Binboğa’nın Yarınlar adlı şarkısı, bugünler için düşünüldüğünde, insanlar yarınlarına endişe ile bakmakta, hayırcı veya evetçi olarak iki ayrı kutup haline gelecek bir ülkeye doğru gidilmekte olduğunu endişe ile seyretmekteyiz. Cumhur, toplum karşısında muhalefetin muhalefeti olmakta diretmesini hayretle izlemekteyiz diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.